İsmail YILMAZ
Tavşan Sezonuna Veda
Biz avcılar için zor olacağı belliydi ama yapacak bir şey yoktu, artık vedalaşma zamanı gelmişti. 30 Ekim 2010 tarihinden bu güne kadar yaklaşık 3 aya yakın bir zamandır avlanılması serbest olan İç Anadolu Bölgesi I. grup memeliler sınıfındaki yaban tavşanı avı 23 Ocak 2011 tarihi itibari ile bitiyordu. Bundan sonra 27 Şubat 2011 tarihinde sonlanacak olan II. grup memelilerden yaban domuzu ve yine aynı tarihte avlanılması sona erecek olan III. grup kuşlardan ördekgiller ve çulluk avı devam edecekti. Çulluk bölgemizde ender olarak bulunduğundan ötürü ve sert kış şartlarının oluşmamasından aynı zamanda da uzmanların ifadesi ile göç yolları değişen kaz ve ördeklerin gelmemesinden dolayı birazda zorunlu olarak yaban domuzu üzerinde avcılar yoğunlaşacağa benziyor.
2010-2011 av döneminin son tavşan avı gününde her zamanki şevk ve heyecan ile içimizde sezon sonu olmasının verdiği biraz buruklukta olsa av arkadaşım Ali Osman Bey ile yine av meralarındaydık. Bu güne kadar hiç bozmadığımız ve hayati risk almadığımız avlanma disiplinimizden taviz vermeden doğa’da gönlümüzce dolaştık. Şu derenin içine de bakalım, bu ot kaplamış tarlada da yatabilir diyerek erken saatte başladığımız tavşan avımızın öğleden önceki kısmını tek tavşanla tamamlayarak yemek molası ve biraz dinlenmenin ardında öğleden sonraki avımızda kısa süreli bir dolaşmanın ardından ikinci tavşanımızı da elde ettik. Artık tavşan sezonu bizim için kapanmıştı limitler dahilinde avlanmış ve aracımızın yanına gelerek son tavşanlarımızı fotoğraf karesinde ölümsüzleştirerek kahvelerimizi yudumlamaya başladık ve yaptığımız av ve avcılığımızın kısa bir muhakemesini yaptık.
Avımıza olan saygımızı asla kaybetmeden, köylümüzün bağına bahçesine zarar vermeden, yudumladığımız çayımızdan, yediğimiz av yemeğimize kadar insanlığımızı kaybetmeden, birbirimize olan nezaket ve saygıdan asla ödün vermeden, avlakta bir lokma ekmeğimizi bir yudum suyumuzu paylaşarak, rahatsızlanma ve tehlikeli bir duruma düşmemek adına sürekli göz ucumuzla birbirimizi takip ve kontrol ederek, avladığımız avlarımızı evimizde pişirilecek bir et yemeği olduğunu düşünmeden ve birbirimizden kıskanmadan, avladığımız birer tane tavşandan sonra kulaklarını geriye verip hızla bizden kaçan bir tavşanı tebessümle ve gürültü ile kanat çırparak önümüzden havalanan keklikleri hayranlıkla seyredip keklik avı yasağından dolayı silah doğrultmadan, hırslarımıza yenik düşmeden, kuralların ve yasaların öngördüğü limitler dahilinde kazasız belasız, bol esprili ve kahkaha dolu, neşeli güzel bir av sezonu geçirdiğimiz noktasında fikir birliğine varmıştık. Mümkün olduğunca “avcılık” ifadesinin daha çok “cılık” kısmı ile uğraşmış, belki de sırf bu yüzden bu sene güzel av yapmıştık.
Biz belgeli avcılar sürdürülebilir avcılık ve bizden sonraki nesillerinde avlanma haklarını ellerinden gasp etmemek adına önümüzdeki sezonlarda da av yapabilmek umudu ile her türlü yasal kurallara riayet ederek avlanma eylemimizi gerçekleştirdik ve yaban domuzu ve ördekgiller avı için yaklaşık 1 ay kadar daha meralarda olacağız.
Genel anlamda belgeli avcılarımız av sezonu açılmadan o sezon için ihtiyaç duyacakları av malzemelerinin teminini sezon başında yaparlar. Bu malzemelerin en başında kullanacakları av tüfeği fişeği gelir ki muhtemelen kullanacakları fişek miktarına göre fişek alımlarını sezon başında gerçekleştirirler. Tavşan mevsiminin bitmesi ile de artık tavşan avı içi kullanılacak fişek alımını da bırakırlar. Ne var ki ilimiz genelinde yaptığım gözlemlerde kırsal bölgede ki insanlarımız tavşan avı için kullanacakları av tüfeği fişek alımını henüz yeni yapmaya başladılar. Bu da demek oluyor ki onların avlanması, av meralarına girmesi daha yeni başlayacak. Acaba biz belgeli avcıların sürekli açığını aramak için yerli yersiz her türlü ihbarı değerlendirmeye çalışan sevgili bürokrat, güvenlik güçleri ve milli parklar koruma ve kontrol birimleri aynı hassasiyeti kırsal kesim için hayvanların üreme mevsimine girdikleri bu günlerde de gösterecekler mi ? Merak etmiyorum desem yalan olur doğrusu. Zira 16 Ocak 2011 Pazar günü Ankara merkezli Doğa ve Çevre Dostu Oltacılarder Derneği’nin Yönetim Kurulu’ndan bazı arkadaşlarımız ile Sulakyurt civarında piknik ve olta atmak amacı ile buluşmak üzere giderken Kırıkkale/Hamzalı Beldesinin karşı yamaçlarında ve Çankırı bölgesinde kalan 2010-2011 Merkez Av Komisyonu kararlarında avın yasaklandığı sahada aleni olarak yolun kenarına park etmiş avcı araçlarını Çankırı koruma kontrol birimine bildirmemize karşın akşam dönüşümüzde aynı araçlardaki avcıları vurulan av hayvanlarını büyükçe bir ateş başında yerlerken şahit olduk. Meğer kocaman Hamzalı yolunu bulamamış ve müdahale edememişler !!! Yasal bölgede yasal olarak avlanan bizleri ise ne hikmetse anında buluveriyorlar !!! Nasıl olsa işin çözümü gayet basit, 2011-2012 sezonunda da Çankırı il genelinde keklik avını yasaklarız kırsal kesimi kontrol etmek yerine belgeli avcıya yasak koyarak kırsal kesimin bilinçsizce yaptığı katliamın bedelini ödetiriz.
Bu sayfadan olta balıkçısı arkadaşlarımızı da Çankırı Amatör Olta Balıkçıları ve Doğal Hayatı Koruma Derneği (ÇANOBDER) Yönetim Kurulu olarak ayrıca bir konuda uyarmak isteriz ki, elimizde akademik olarak herhangi bir veri olmasa da iklim şartlarının ılıman gitmesinden ötürü balık olan sularımız yeterince soğumadığından sazangiller familyasına ait balıklarda havyar dökme dönemi her ne kadar mart ayından itibaren başlasa da ılıman hava şartlarından ötürü erken havyar dökümü ihtimalini sürdürülebilir olta balıkçılığı adına göz ardı etmemelidirler.
Doğa ve çevre dostu bütün avcı arkadaşlara rastgesin…..