Metin YILMAZ
Çankırı'nın elektronik dehası: Ferit Akalın
1939 doğumlu Ferit Akalın ilkokulu, ortaokulu ve lise öğrenimini Çankırı’da tamamladı.
Çankırı’da birçok ilke imzasını attığı elektronik dükkânını, radyonun popüler olduğu 60'lı yılların ortasında açtı. Dükkânının tabelasında "Elektronik Laboratuvarı" yazıyordu.
Ferit Akalın’ın elektronik dükkânı, o dönem Çankırı’da yaşayıp; teknolojik gelişmelere, elektronik dünyasındaki yeniliklere ilgi ve merak duyanların buluşma noktasıydı. Çankırı’ya elektroniği öğreten adam Ferit Akalın, radyo aşkını şöyle dile getiriyor:
"İkinci Dünya savaşının son yıllarıydı, Almanlar Bulgaristan’a girmişti. O zamanlar, Çankırı’da radyo yok. Radyo merakım mahallemizin tek radyo sahibi olan Berber Cemal’in annesi Gındaplar'ın Hacı Teyzenin radyosunu dinleyerek başladı. Aşırı ilgi duydum, sihirli kutu radyoya. Çankırı Kütüphanesi'nde radyoyla ilgili bütün kitapları inceledim, tekrar tekrar inceledim. İlkokul yıllarında kulaklıkla ve çok uzun antenle dinlenebilen 'Kristal radyo' denilen radyoyu yaptım. Daha sonra tek lambalı, iki lambalı, üç lambalı TRF alıcıları yaparak radyo işine iyice gönül verdim. Lise yıllarında ilk Süperheterodin radyomun bobin takımını ve ara frekans bobinlerini de kendim yaparak çalıştırdım. Daha sonraları elektronik hem tutkum, hem de mesleğim olmuştu."
Radyoculukla sınırlı değildi Ferit Akalın'ın elektroniğe olan ilgi ve yeteneği. O; televizyonu Çankırı’ya getiren, uzaktan kumanda ile Jeep’i Çankırı Stadyumu'nda tur attıran, tamamen kendi yapımı ses kayıt cihazını imal eden, Atatürk Kurtuluş İlkokulu'na diyafon sistemini kuran ve Çankırı’da elektronik adına her ne varsa, orada alın teri olan adamdı.
Çankırı'ya ilk televizyon vericisini kuran Ferit Akalın’ın Çankırı'ya yenilikleri getirme çabaları sürüyordu. Bu çaba, onun bir zanaatkâr olarak hayat felsefesinin de bir gereğiydi. Akalın, o tarihlerde eğitim teknolojisi boyutunda da Çankırı’da bir ilkin sahibiydi. Kendi anlatımıyla:
"Diyafon yaptık Atatürk Kurtuluş İlkokuluna. Sömestr tatilinden faydalanarak duvarları kazıp, sınıflara kablo çektik. Okul Müdürü Tahir Selenay Bey; odasından öğretmenler odasına ve istediği sınıfa bağlanarak konuşuyor, gerektiğinde öğretmen ve öğrencilerle doğrudan iletişim kuruyordu. Böylece otomatik olarak dersleri denetliyor; bu sayede eğitim kalitesi ve başarı da artıyordu."
SİNYALLE YÜRÜTTÜĞÜ JEEP'İN HİKAYESİ:
"Soğuk savaş esnasında kızışan ABD - Sovyet Rusya rekabeti, uzay programlarına hız kazandırdı. İki devlet, uzay yolculuğu konusunda birbirine üstünlük sağlamaya çalışıyordu. 12 Nisan 1961’de Ruslar Vostok 1 uzay kapsülünü fırlattı ve uzaya insanlı ilk uçuşu gerçekleştirdi. 3 Kasım 1957 tarihinde uzaya ilk kez Laika adlı bir köpek gönderdiler. Ruslar, 1969 yılı Mayıs ayı başında uzaya bu defa maymun gönderdi. Gönderdikleri uydu, yerden kumanda ile yörüngede tutuluyordu. O dönem benim dükkân Çankırı’da elektroniğe meraklı birçok insanın uğrak yeriydi. Sanat Okulu öğretmenleri de benim dükkânın müdavimlerindendi, sık sık uğrarlardı. Sanat Okulu öğretmenleriyle okulun yılsonu sergisi için elektroniği, planı, projesi tamamen bana ait olan ses alma makinası yani teyp yapmıştık. Öğretmenlerle muhabbet, Rusların uzaya maymunla gönderdiği uydudan açıldı. 19 Mayıs törenlerine, 2 hafta zaman kalmıştı. Sanat Okulu öğretmenlerine, “Ben de aynı düzenekle 19 Mayıs törenlerinde bir arabayı uzaktan kumanda ile hareket ettirebilirim…” dedim. Bana, inanmadılar. “bunu size ispat edeceğim…” deyip, karşımdaki Terzi Yılmaz’ın dükkânına seyyar bir lamba koydum. Benim dükkândan sinyal göndererek lambayı yakınca önce şaşırdılar, sonra da bana inandılar.
Kolları sıvadık... 15 gün Sanat Okulu atölyesinde gece gündüz peynir, ekmek, helva yiyerek; büyük bir heyecanla çalıştık. 1969 yılı 19 Mayıs törenlerinde radyo dalgasıyla Çankırı Atatürk Stadyumunda uzaktan kumanda ile yürütülecek Jeep'i törene hazır hale getirdik.
O dönem 3222 sayılı Yasa yürürlükteydi ve radyo dalgasını göndermek için izin almak gerekiyordu. Vali beye ve Garnizon komutanına yapacağımız işi anlattım. 'İzin verirseniz, bu gösteriyi gerçekleştireceğiz...' dedim. İzin verdiler. 19 Mayıs 1969 sabahı yaptığım kontrolde; değerleri sabah erken serinlikte kurguladığımız için, hava ısınınca ayarlar da değişmişti. Yeniden ayarladım.
Heyecanla beklerken, tören geçiş sırası bize geldi. Sinyal gönderdim... Önce, hareket olmadı. Bu defa güçlü bir sinyal daha gönderdim... Jeep yürümeye başladı. Olmuştu, derin bir “ohhhh...' çektim.
Eskiden bayramlara ilgi büyüktü, stadın etrafı insan seli olurdu. Gök gürültüsüne benzer alkış tufanı koptu! Jeep’e uzaktan kumandayla tur attırdım. Harika bir gösteri oldu. 'Radyo sinyaliyle yürütülen Jeep' haberi dönemin İstanbul gazetelerinde de yer aldı. Çankırılılar günlerce aralarında 'Bu arabanın içinde adam gizlenmiş, arabayı yürüten oymuş...' diye konuştular."
Ferit Akalın, elektronik üzerine 7 yıl Kastamonu’da çalıştı ve tekrar Çankırı’ya döndü, daha sonra da bugün yaşamakta olduğu İzmir’e yerleşti. 2000’li yılların başında, ticari faaliyetlerine tamamen son verdi. Kendi ifadesiyle, parayla olan ilişkisini kesti. Akalın’ın çalışır vaziyette 200 parçadan oluşan antika radyo koleksiyonu, internet ortamında İsviçre Milletlerarası Radyo Müzesi'nde sergileniyor.
Bu noktada 2013 yılında kaleme aldığım bir yazıyla Çankırı Belediyesi ve Çankırı Valiliği'ne seslenerek, "Ferit Akalın Radyo Müzesi" kurulması önerisinde bulunarak şu çağrıyı yapmıştım:
"Çankırı’da birçok yenilikte ve şehrin teknolojik miladında imzası olan Ferit Akalın’ın Çankırı Valiliği ve Çankırı Belediyesi tarafından davet edilerek 'müze konusu' karşılıklı değerlendirilmelidir. Çankırı’da tarihi başarılara imza atmış bir elektronik dehanın gelecek kuşaklar için örnek alınması adına ve Çankırı’nın bağrından çıkmış, ilk radyosunu ilkokul sıralarında yapmış müthiş bir yeteneğin adının ebedîleştirilmesi adına bu vefayı bekliyoruz."
Bu çağrı yankı buldu ve Çankırı Belediyesi, 1870’li yıllarda inşa edilen Sarı Kadı Konağı'nı restore ederek Radyo Müzesi'ne çevirdi.
Ferit Akalın’ın koleksiyonundan alınan radyoların yanı sıra iletişim tarihini kronolojik olarak günümüze aksettiren objelerle kurulan müze halka açıldı.
Büyük ilgi gören radyo müzemizle ilgili eleştirimi yazımın sonuna not edeyim:
Müzenin esası Ferit Akalın’ın radyo koleksiyonudur. Birbirinden kıymetli radyoların yer aldığı bu koleksiyon, 'iletişim' adı altında sergilenen objelerin çokluğu nedeniyle geri plana itilmiştir. Müze kurgusu en baştan yanlış yapılmış, kronolojik akışa göre bütün radyoların sergilenmesi gerekirken, az sayıda radyo müzede tutulmuş geri kalanı depoya kaldırılmıştır. Umarım yeni bir düzenlemeyle, Ferit Akalın koleksiyonundaki radyoları daha çok sayıda görmek mümkün olur...