Ömer Lütfi KANBUROĞLU

Ömer Lütfi KANBUROĞLU

Türkiye toprak kaybetti

Türkiye Cumhuriyeti ülke dışındaki tek toprağı Süleyman Şah Türbesindeki askerlerini geri çekerek türbedeki binaları bombalayarak imha etti.

Böylece Türkiye dışındaki tek toprağımız olan Suriye sınırları içerisindeki Süleyman Şah türbesini düşmana terk ederek ülkemize geri döndük.

Hayaldi gerçek oldu; Osmanlı'nın torunları olduğunu övünçle ifade eden, fakat Osmanlı yaşasaydı sarayda bahçevan dahi olamayacak bir zihniyetin torunlarına Cumhuriyet tarihinin ilk toprak kaybı nasip oldu.

Bu, vatana ihanetten yargılanmayı gerektirecek vahim bir hatadır. Kime sorulmuş, bunun kararını kim vermiştir?

Suriye ile yıllardır yaşadıklarımız ortadadır; Esad'a 'iki ay' ömür biçenler ömrünün son demlerine gelmiş, oysa Esad'ın hiçbir yere gittiği yoktur. Tam tersine dünya Esad ile anlaşma yoluna giderek yaptığı hatayı telafi etmeye çalışırken biz Türkiye'deki 2 milyondan fazla perişan Suriyeli mülteci ile ne yapacağımızı düşünüyoruz. Tüm bunların sorumlusu olan şahıs Türk vatandaşlarının cebinden zorla alarak Suriye için harcadığı milyar dolarları ballandıra ballandıra anlatırken dünyada hiç kimsenin kendisine yardım etmediğinden söz edebilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük borç yükü, bölünme tehlikesi, beka sorunu ile karşı karşıyadır.
Ekonomi durma noktasına gelmiş, insanlar yarın ne olacağının telaşı içindedir.

Durum gece mezarlıktan geçerken korkudan ıslık çalan garibin halini andırmaktadır; insanlar durumun farkında ama ne yapacağını bilmemektedir...

Gerçekler ile söylenenler arasında büyük bir fark vardır, iktidar önümüzdeki günlerde halkın isyan etmesinin önüne geçeceğini düşündüğü tedbirleri alabilmek için "iç güvenlik" yasasını bir an önce TBMM'den çıkarabilme telaşı içindedir. İç güvenlik yasasının PKK'nın eylemleri ile hiçbir alakası yoktur, zaten PKK'nın eylemlerine yönelik hiçbir müdahale yapmamaktadırlar.

Ege Üniversitesi'nde ülkücü öğrenciler PKK militanları tarafından aylardır sınavlara alınmamakta, derslere girmeleri engellenmektedir. Hal böyle, öğrenciler yetkilileri sürekli uyarmalarına rağmen hiçbir tedbir almamış ve sonunda ülkücü bir öğrencinin PKK'lılar tarafından öldürülmesine göz yummuşlardır. Seçim meydanlarında timsah gözyaşı döküp kapalı kapılar ardında PKK ile pazarlıkk yapıp Türkiye'nin Güney Doğu'sunu, IŞİD ile pazarlık yapıp Süleyman Şah Türbesini terk edenler bunun açıklamasını nasıl yapacaklardır?

Eğer üniversitelerde gerekli tedbiri almazsanız bunun gereğini şiddete maruz kalan taraf yapar; Bunun örneğini 1970'li yıllarda yaşadık. Üniversiteye alınmayan ülkücü öğrenciler mecburen kendilerini korumak zorunda kaldılar, sonuçta binlerce vatan evladı kaybettik. Eğer tedbir almazsanız olacağı budur.

Vatan toprağı babanızın malı değil, canınızın istediği gibi ite köpeğe veremezsiniz; verirseniz bedelini ödersiniz...

Yürütmenin görevi "yürütmek" değil, ülkeyi adil bir biçimde yönetmektir. Türkiye yasama ve yürütmeyi tek bir başlık altında birleştirerek her şeyi yürütmeye endekslemiştir.

Halkın büyük bir çoğunluğu koyun gibi bu olanları seyrediyor olabilir; Bu sizi yanıltmasın. Bugün bunu seyreden yarın da darağaçlarında sallananları seyreder. Bunun örneklerini gördük, sanmayın ki "bu halk hiçbir şey demez"...

Der, deeerrr...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.