Siyasi konjonktür ve ÇANDEF Kongresi

Yeni yılın ilk yazısını kaleme alırken bir önceki yazının kaleme alınış heyecanını aklıma getirdiğimde arada çok büyük bir fark gördüğüm söylenemez…

Ancak şurası tartışılmaz ki, bu yazı 2012’nin ilk yazısı!

Madem ki “tarih” geleceğe böylesine bir izdüşüm gerçekleştirecek, bizler de bu mana ve yükleme uygun bir yazıyı kaleme alma sorumluluğumuzu layıkıyla yerine getirmenin gayretinde olalım dostlar…

Malumunuz Çankırı diasporasının İstanbul ayağı geçtiğimiz günlerde önemli bir sınavdan geçti.

“Çankırı Geleceğini Planlıyor” sempozyumuna ev sahipliği yapan Vakıf ve Federasyon, 2012 yılında görev değişikliğine de gidecekler.

Vakıf Başkanı Eşref Harmandar “Restorasyonu tamamlanmak üzere olan yeni evimize taşınma işlemi ile birlikte görevimi yeni yönetime bırakmayı düşünüyorum” derken ÇANFED Başkanı Ömer Lütfi Özenç de “2012’nin Şubat ayında kongremizi yapacağız” açıklamasında bulunmuştu bundan yaklaşık üç ay kadar önce…

HAZİRAN 2011 SEÇİM SONUÇLARI VE ÇANDEF

Hatırlarsanız ÇANDEF, Aralık 2010 tarihinde “olağanüstü kongre” kararı alarak İsmail Suaydın başkanlığında kongreye gitmiş ve Ömer Lütfi Özenç’le yenilenmeyi gerçekleştirmişti…

Bu yenilenme ile birlikte Haziran 2011’de yapılacak seçimleri “Çankırılı” açısından, özellikle “gurbetteki Çankırılı” penceresinden bir hayli önemsemiş ve “Çankırılı’nın oyu Çankırılı’ya” sloganıyla İstanbul’da “siyasi Çankırılı”nın seçim çalışmalarına katkı sağlama gayretine girmişti.

Bu konuda ne kadar başarılı olundu ya da “beklenen başarı gösterilmediyse” bunun nedenlerinin başında “Ömer Lütfi Özenç” başkanlığındaki mevcut yönetimin “icraat(ler)i” mi gelir? Orasını bilemem!

Ancak, benim üzerinde durmak istediğim konu bunların çok ötesinde…

Her zaman olduğu gibi ben yine “ağacın dallarından” ziyade “gövde”nin derdindeyim…

Haziran 2011’de ülkede yapılan genel seçimler sonucunda Ak Parti, yüzde 50’nin üzerinde bir oy alarak iktidarını yine + 4 yıl sürdürme yetkisini vatandaştan aldı.

İstanbul’da yaşayan ve TÜİK kayıtlarında 155 bin civarında olduğu belirlenen Çankırı insanının sahip olduğu stk’ların üst kuruluşu konumundaki ÇANDEF’in, kendi insanına hizmeti en üst seviyede ulaştırabilmesinin altında yatabilecek temel gerçek de “siyasi konjonktüre uygun bir yönetim” oluşturulmasından öte mevcut siyasi iktidarın düşünceleriyle yoğrulmuş bir “başkan” ile yönetilmesi kaçınılmazdır.

Yönetim Kurulunu oluşturacak isimlerin siyasi duruşundan ziyade "başkan" koltuğunda oturan ismin mevcut konjonktüre uygun olması, federasyonun üyesi durumundaki Çankırı insanının beklentilerini karşılamada bilinen ya da bilinmeyen birçok menfaat sağlaması işten değildir... 

Haliyle böylesi bir düşünceye “katılmayanlarınız” da olacaktır…

Ben dahi şu yazdıklarıma “muhalefet” ediyorum! Hem de en sert bir şekilde…

Ancak; beni “muhalif” olduğum bir düşünceyi kaleme almaya zorlayan önemli bir ayrıntıyı da paylaşmak zorundayım!

Şayet İstanbul’da Çankırı insanını temsil eden “iki” ya da üç federasyon olmuş olsa idi, benim böylesi bir düşünceyi ortaya koymama hiç mi hiç gerek kalmayacaktı!

Tıpkı ülkedeki işçileri temsil eden TÜRK-İŞ ve DİSK gibi!

Ancak, bugün İstanbul’da 155 bin Çankırı insanını “temsil” noktasında karşımızda sadece ve sadece ÇANDEF bulunmakta!

Ve mevcut ÇANDEF Başkanı ve yönetimi de görevi aldıkları Aralık 2010 kongresinde “Çankırı insanına hizmet etme noktasında” çıtayı beklenenin üzerinde yüksek tutarak gerekli ve de önemli vaatlerde bulunmuşlardır.

Geçen süreye baktığımızda, mevcut ÇANDEF yönetiminin “kongre salonunda ileriye dönük vaatleriyle” bugünkü durumları arasındaki makas hayli açılmıştır ve de her geçen gün giderek daha da açılmaktadır.

Açılan bu makas aralığını “daraltmak” hatta hatta daha da pekiştirmek önümüzdeki süreçte gerçekleştirilecek ÇANDEF kongresinden, Çankırı insanının karşısına mevcut siyasi konjoktüre uygun bir isimle “hizmete devam” kararı çıkartmaktır.

ÇANDEF Genel Kurulunun böylesi bir karara varabilmesi için de, Ömer Lütfi Özenç başkanlığındaki bugünkü yönetimin “delege”ye bu fırsatı verebilecek hamleleri ardı ardına gerçekleştirmesi gerektiğini düşünüyorum…

Bütün bunları düşünürken, arkadaşım ve dostum olan Ömer Lütfi Özenç’in “başarısız” ya da “koltuğu haketmeyen” bir konumda olduğunu zerrece aklımın ucuna getirmediğimin de bilinmesini isterim…

Sevgili Özenç’i tanıdığım ilk gün “Çankırı insanı için bir umut” şeklinde yaptığım yorum, geride bıraktığımız yaklaşık beş yıllık süre içerisinde ortaya koyduğu icraatlerle (federasyonları birleştirme projesi hariç) kişisel takdirlerimi fazlasıyla haketmiştir…

Ancak, bu ülkenin gerçekleri “biz istesek de istemesek de” yeri geldiğinde adeta acımasız kalın bir sur gibi karşımızda yer almaktadır…

Karşı karşıya kaldığımız ve de kabul etmenin de hayli zor olduğu böylesi bir gerçeği sayın Özenç’in de gördüğünü düşünüyor, yüreğindeki “Çankırı sevdası”nın oturduğu koltuğa sığmayacak kadar devasalığını biliyor ve kendisinden beklenen “son hamle”nin İstanbul’daki “Çankırı” dalgasını Marmara’nın sığlığından Akdeniz’e oradan da okyanuslara ulaştıracağını düşünüyorum…

x x x

2012 yılı içerisinde yapılacak organizasyonların başında Bayramören’de gerçekleştirilecek “yamaç paraşütü”nü gözardı etmek mümkün olmasa gerek…

2011 yılında Çavundur’u üs olarak kullanılması ile birlikte uçuş pistlerinin Bayramören ve Işıkdağı olarak ikiye ayrılması belleğimizde kalan gerçeklerdi…

Yamaç paraşütünün  Çankırı’daki tanıtımına büyük katkı sağlayan ve Bayramören’in dünya yamaç paraşüt sporunda “bilinir” noktalardan biri haline gelmesinde katkısı tartışılmaz olan Tahsin Tekin’in ortaya koyduğu son icraati kendisine yakıştıramadım!

Bana ulaşan bilgiye göre Dünya Yamaç Paraşütünün en üst temsilcisi Bayramören’le ilgili olarak “Burası sporcular için tehlikeli bir uçuş bölgesidir” anlamındaki benzer bir cümleyi Çankırı Valisi Vahdettin Özcan’a iletmede Sayın Tekin aracılık etmiş!

İkinci bir “pijama partisi” uğruna böylesi bir icraate “yuh” demekten kendimi alamıyorum…

Siz siz olun küçük ya da büyük “kişisel çıkarlarınız” uğruna sakın ola doğduğunuz topraklara karşı böylesi davranışlar sergilemeyin…

Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
5 Yorum