"Müslüm bana çok aşıktı"
Oya Aydoğan, İzzet Çapa'ya anlattı...
80’li yıllar deyince ilk akla gelen isimlerden biri o... Arabesk filmler altın çağını yaşarken o kocaman gözleri, simsiyah saçları, upuzun kirpikleriyle “esas kız” olarak çıktı karşımıza. Yeri geldi Müslüm Gürses’i “İsyankar” etti, İbrahim Tatlıses’e “Tövbe” ettirdi, hatta Ferdi Tayfur’u “Kara Gurbet”e gönderdi. Kim bilir belki de en çok Emrah’ın “küçüklük” günlerinde, onun hayatın sillesini yemiş annesi olarak kazındı hafızalarımıza. “Kötü kadın”ı oynadığı rollerde bile sevildi. Samimiyeti ve dobralığı beyazperdeden dalga dalga hissedildi. Oya Aydoğan “sessiz bir fenomen” olarak girip, öyle ya da böyle izini bıraktı bir jenerasyonun hayatında. Fransız okullarında başlayıp arabeskin bağrında devam eden, kendi elleriyle şekil verdiği hayatını en net, en dürüst şekilde paylaştı sevgili Oya. Umarım sözlerindeki tatlı yakınlığı satırlara yansıtabilmişimdir az da olsa.
* Şuh bakışlar, şen kahkahalar, saçları savurmalar... Sanki annenin karnından artist olarak çıkmışsın.
- Herhalde (gülüyor). Öyle meraklıydım ki o ışıltılı hayata, daha 7 yaşındayken merdivenlerin üzerine çıkar, saçlarımda örgülerle artist pozları verirdim.
* Ağaç yaşken eğildi diyorsun.
- O zamanlarda aklımda vardı ama artistlik hevesim asıl St.Pulcherie’de okurken başladı.
* Okulun tiyatro kulübünde falan mıydın?
- Yok canım. St. Pulcherie ve ardından gittiğim St. Michel katı okullardı ama oradaki yıllarım beni farklı etkiledi sanırım. Yeşilçam Sokağı’na giden yol bizim okulun oradan geçerdi. Kadir İnanır’dan Cüneyt Arkın’a kadar bütün artistleri okul yolunda görüp heyecanlanırdık. Gittiğim her yer yıldız kaynıyordu.
* Yeşilçam’a çıkan her sokağı dolaşıyordun herhalde.
- Ne gerek var canım? Bizim ev de o zamanlar Beyoğlu’ndaydı. Bütün hayatım oralarda geçtiği için ister istemez karşılaşıyordum ünlülerle. Onlara çok özeniyordum. Sinemaya gittiğimde bir filmden çıkar diğerine girerdim.
* Afişlerde kendi isminin yazmasını hayal eden küçük kız.
- Hem de nasıl. Ünlü olmayı kafaya koymuştum bir kere. Derken annemle birlikte o yarışma senin, bu yarışma benim dolaşmaya başladık.
* Bilgi yarışması mı?
- Yok havuza atlama yarışması (gülüyor). Güzellik yarışması ayol.
* Valide Hanım’la taç peşinde koştunuz desene.
- Vallahi birinci olana kadar uğraştık. İki defa Türkiye Güzellik Yarışması’na girdim, sonra Saklambaç gazetesi ve Ses dergisinin müsabakalarına katıldım, hepsinde de annemin desteğini aldım.
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.