Vedat BEKİ
Muhalefetin siperi, iktidarın siperini döver!
Geçtiğimiz günlerde bir okuyucu yaptığı yorumda "ülke gündemi ile ilgili yazılarınızı bekliyoruz" şeklinde bir cümle ile beklentilerini ifade etmişti.
Özellikle cumartesi ve pazar günleri ziyaretçi trafiğindeki azalmayı da göz önüne alarak, böylesi bir halisane talebi karşılayıp karşılayamayacağımı düşünürken, masamdaki fotoğraf kareleri, günün erken saatinde beni bu yazıyı kaleme almaya zorlamadı dersem yalan olur!
Doğaldır ki, bu yazı ile birlikte bundan böyle cuma ya da cumartesiden servis edilecek olan bir "ülke gündemi" yazısı ile de başbaşa kalacağınızın haberini de vermiş oluyorum!
Temennim odur ki, sabrınızı fazlaca zorlamamış olmak öncelikli arzumdur. Biline...
* * *
Malumunuz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gediktepe'ye gitti ve "çökmüş siper fotoğrafları" haftalardır tartışılagelmekte!
Özellikle "çömelen başbakan imajı" oldukça gündem yarattı! Ve ana muhalefet lideri de "çömeleceksem neden gideyim ki" (!) demecini bile patlatmıştı!
Ve çiçeği burnunda muhalefet lideri yerli malı "Gandi", kendisini bir şekilde "Gediktepe" semalarına uçurttu! Siirt'in Pervari ilçesi Doğan Köyü yakınlarında bir karakol ile Şırnak'ta Gürvil karakolunu ziyaret etti.
Genelkurmay Başkanı ile birlikte gerçekleşen seyahate CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yanında genel sekreteri (pardon genel patronu!) ile birlikte karakollardaki bilgilendirme ziyaretini tamamladı.
Ziyaretle ilgili fotoğraf ve haberler de dünden bu yana medyada geniş yer buldu.
Fotoğrafları yakından incelediğimde ortadaki tuhaflığı farketmemek mümkün değildi
Aman Allahım!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gediktepe siperi ile, anamuhalefet lideri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sıfır noktasındaki siperi arasında, tıpkı İsrail Dışişleri Bakanı'nın, Türkiye Büyükelçisine uyguladığı "alçak" protokol örneğinin bir benzeri ile karşı karşıyayız!
Başbakan Erdoğan'ın görüntü alanındaki siperler yaklaşık 80 cm, Kılıçdaroğlu'nun önündeki siperler, Genel Sekreterin boyundan yüksek!
Böylesi bir durumda CHP Genel Başkanı, ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu'nun çökmesi mümkün mü?
80 cm'lik siper önünde çöken (daha doğrusu çökmek zorunda kalan) Başbakan Erdoğan'ı kıyasıya eleştirenlerin, Kılıçdaroğlu'na böylesi bir sahneyi hazırlayanlara nasıl ve hangi düzeyde "eleştiri" yapacaklarını da önümüzdeki sıcak saatlerde hep birlikte göreceğiz.
Uzun lafın kısası; Genelkurmay'ın siperlerinin özelliği ortaya çıktı!
İki metre boyundaki Başbakana 80 cm, 1.65 boyunndaki Kılıçdaroğlu'na 2 metre siper!
Başbakana "alçak" (!), Kılıçdaroğlu'na "duvar" (!)
Bu ülkede siyaset hem çok zor, hem de çok kolay! İşin acı tarafı bunu sahneye koyanlar her nedense hiç mi hiç "yüzlerini" göstermiyor!
Sahnenin önündekilerini fotoğraflamayı bırakalım da, yüzlerini göstermeyenlerin peşine düşmenin zamanı çoktan geldi de geçti bile!
* * *
Gelelim gündemin bir diğer "tuhaf" gelişmesine!
Bildiğiniz gibi dün (2 Temmuz 2010) Ak Parti İstanbul milletvekili Murat Başesgioğlu partisinden istifa etti.
Yaklaşık 20 yılı aşkın bir süredir yakından tanıdığım Başesgioğlu'nun "istifasını" bir hayli anlamlı buluyorum.
Şöyle ki; aynı Başesgioğlu, zamanı geldiğinde ANAP'ı dağıtma organizasyonunda başrolü oynayan isimlerden biriydi. Ve o tarihlerde, üstlenmiş olduğu görevi de fazlasıyla yerine getirerek, ANAP'ın Türk siyasi hayatında yok olmasına neden olan önemli isimlerden biri olarak yerini almıştı.
Şimdi aynı Başesgioğlu bu kez Ak Parti'den istifa ederken yaptığı açıklamada "Türkiye'nin temel meselelerine ilişkin zamanla ortaya çıkan esaslı görüş ayrılıkları, Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinde birlikte siyaset yapma imkanını ortadan kaldırmıştır" diyor.
Bana kalırsa çok da doğruyu söylemiyor!
Aslında Başesgioğlu hiç değilse şunu söylemeliydi: “Benim özel görevlerim vardır… Bana tevdi edilen bu görevler çerçevesinde, gerek duyulduğunda ben bu görevimi ifa ederim… Şimdi de görev zamanı” (!)
Anlayacağınız, 10 yıl önce “birilerinin” tevdi ettiği görevi başarıyla yerine getiren Başesgioğlu, şimdi yeniden “şarj edilerek” servis edildi!
Türk siyaseti içerisinde 12 Eylül sonrasında önemli derecede aktif rol almış bakan – milletvekiline bu satırlardan bir hatırlatmada bulunmak isterim!
Ülke, 10 yıl öncesinin Türkiye’si değil!
Hele hele siyaset sahnesinin bugünkü “şartları” ile 10 yıl öncesinin "şartları" hiç mi hiç benzeş değil!
Ancak öyle görülüyor ki Murat Başesgioğlu hep “bildik Başesgioğlu” (!)
Ve yine görev başında! Bekleyelim ve görelim...