Sadettin Saran Hülya Avşar’dan sizce neden ayrıldı? Çünkü bir gün Sadettin Saran’a ait, Hülya Avşar’ın bile bilmediği güvenlik kameralarında bazı görüntülerin ortaya çıktığını duydum. İddiaya göre Hülya Avşar her yere büyü yerleştiriyormuş. Bu da güvenlik kameralarında görülüyor. Bunu bir kere bir programda dile getirdim. Yalanlanmadı. Acaba neden?

 

Hülya Avşar artık öldü. Hangi şarkısını hatırlıyorsunuz. “Sen benim canım, sen kara sevdalım”... 12 yıl öncesinin şarkısı! Şimdi yine albüm yapıyor. Yenilen güreşçi yenilmeye doymaz hesabı. Olmuyor. Son filmi ‘72. Koğuş’un gişesi yok. Dizisi yok. Şimdi yeni büyüyen bir çocuğa Hülya Avşar’ın mesleğini sorun ‘jüri’ diyecektir.

 

Acun Ilıcalı, Televole zamanında Hülya Avşar’dan sorumlu muhabirdi. Şimdi onun vefasını ödüyor. Medyatik kalma eğilimini alkışlarım ama sanatçı olarak kayda değer olmak başka bir şey.

 

İbrahim Tatlıses’in Hülya Avşar’la aşkına da tanık oldum. Hülya Avşar toyken İbrahim’e çok âşıktı. Sonra malzemeyi tanıdı. O kadar âşık olmaması gerektiğini anladı. Çok kavgalarına şahit oldum. İbrahim Bey kaybetmeye tahammülsüzdür. Ayrıca ben buzdağının görünen kısmını söylüyorum. Yoksa onun Tanju ile yaşadığı dönem var. “Hülya, Tanju’nun metresiydi” dedim. Dava açıldı. Beraat ettim. Neden? Kararda “Metres hakaret değil, hukuki terimdir. Evli adamla olana metres denir” diyor. Bunlar zaten biliniyor. Yeniden dillendirmemin sebebi yeni jenerasyonda bilinmemesi.

 

Hülya Hanım’ın çocuğu var ama gelelim şu meşhur ‘çocuğum var’ tribine... Orada dur! Bu ‘çocuğum var’ tribini bana Seda Sayan çok yaptı. Seda Twitter’dan birini buluyor, ona şarkı yapıyor, ona kitap çıkarttırıyor. Güya sevgili değil. Sonra ben cümle kurunca “Ama benim çocuğum” var diyor. Bu ne? Nihat Doğan ne o zaman?

 

İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur ve ben Almanya’ya turneye gittik. PKK örgüt üyeleri gelip Türk sanatçılardan haraç alıyorlardı. Bizim otele de geldiler. Ferdi Tayfur haraç vermedi diye otelde ayaklarından tutup aşağı sarkıttılar. Yine de haraç vermedi. İbrahim Kürtçeyle falan işi kurtarıyordu zaten.

 

İbrahim Tatlıses’in tacı, vurulmasıyla değil, Tarkan’la elinden gitmiştir. Tarkan’a kadar ceketli, arabesk kökenli türkücü akımı vardı. Yılmaz Güney ekolü. Yarı mafya, yarı omuz düşük, yarı parlak ceket… Sonra Tarkan çıktı. Gömleğini açtı, göğsünü gösterdi. Klibinde öpüştü. Devrim o gündü. İbrahim Tatlıses yerine Tarkan taklitleri başladı. Çünkü artık star oydu. Ülkede cinsel devrim yaşandı. Tatlıses’in tacı Tarkan tarafından alındı.

 

İbrahim Tatlıses, “Asena’dan sıkıldım. Ben bundan nasıl kurtulacağım” dedi. Ama yollanmak istenen kadın birden bunu yolladı. Asena İbrahim’e “Bu hareme dahil olmak istemiyorum” dedi. İbrahim salya sümük ağlamaya başladı. Kaybetmeyi yediremedi. Albüm yapıyorduk. Koskoca albüme ‘Kız Aso’ diye bir şarkı koyduk. Bodrum’da kulüp açıldı. Adı Aso. Asena da bir oryantal hanımefendicik. İbrahim, Asena’ya büyü yaptıklarını düşündü. Bülent Ersoy’un falcıları arandı. Falcı, “yedi deve keseceksiniz” dedi. Bu develer bulunup Asena için kesildi.

 

Bir dönem gazino camiasında Tatlıses ekolü vardı. Bir tek Müjde Ar ve Sezen Aksu ile ilgili bir icraati olmamıştır iddiasındayım. Hatta bir gün “Sezen Aksu’yu Beşiktaş’a inen yokuşta öpmeye kalktığını ve bir tokat yediğini” söyledi. Onun dışında bütün bekâr kadınlar zan altındadır. İddialar var. Onlara inanırım.

 

Ricky Martin çıkıp “ben gay’im” diyor. Bizde de Fikret Hakan ile Halil Ergün’ün gay, Bedia Akartürk ile Selda Bağcan’ın lezbiyen olduğu iddiaları var. Camiada, medyada herkes bunu bilir ama zikretmez. Ama şahit olmadım. Nasıl şahit olayım canım! Yanlarında mı duracağım?

 

Hadise bana ah etti! Spor yaparken dizimi incittim. Onun verdiği kiloları ben aldım. Altın Kelebek Ödül Töreni’nde Hadise dans şov yaptı. Baktım Hadise obez! Hormon bozukluğu mu var? diye kuşkuya da düştüm. Bunları da dile getirdim. Sonra kameralar Hadise’ye tutuldu: “Erol Köse, kim ben öyle birini tanımıyorum” diye açıklama yaptı. Ardından şaka yaptığını söyledi. Ben de ona şaka yapmaya karar verdim. Bir albüm tanıtımına üzerimde, sumo güreşçisi şeklinde Hadise resmi olan bir tişörtle gittim. Sonra kilo verdi ama meğer onun tadı balık eti olmasındaymış. Şimdi çinakop, hamsi gibi oldu.

 

Hadise’nin olumsuz değişiminin bir sebebi var tabii. Onu kim zayıflattı? Mehmet Ali Erbil’in eski baldızı Şeyda Coşkun. Temelinde bir spor hocası. Diyet uzmanı değil. Hakan Uzan’ın, Yeşim Salkım’dan boşandıktan sonraki ilk kız arkadaşıydı. Ayrılma sebepleri de yemekti. Çünkü Hakan Uzan çok yemek sever ve yer. Şeyda Coşkun da vejetaryendi. Bir et, bir ot yiyince aynı enerjide olamadılar işte. Ortak paydaları kalmadı.

 

Ajda Pekkan’ın bir boşanmaya sebebiyet verdiğine inanıyorum. KVK’nın Genel Müdürü Bülent Çavuşoğlu ile birlikteydi. Şahidim. Sonra Bülent Bey boşandı ve ilişkileri bitti. Sanırım aşk yasakken bir anlamı oluyor.

 

Hakan Uzan döneminde Cem Yılmaz’la da çalıştım. Onun için film şirketi kurup G.O.R.A.’yı yaptık. Ama Cem Yılmaz’ı nasıl transfer ettiğimizi kimse bilmez. Cem Yılmaz’ı Leman dergisinden tanıyordum. Bir gün geldi; “Ben mizah sektörünün Tarkan’ıyım. İşin zirvesiyim. Ama Yılmaz Erdoğan’ın yanında çalışıyorum. O da bu sektörün Mustafa Sandal’ı. Bu yüzden artık onun yanında çalışmak istemiyorum” dedi. Cem Yılmaz çok başarılıydı. Yalnız birçok başarılı insanda gördüğüm bir özelliği kıskançlıktı. Şafak Sezer’in ‘G.O.R.A’ filminde oynaması için ecel terleri döktüm. “Olmaz şımarır” dedi. Bir de o filmde Zeki Alasya ile Metin Akpınar da konuk oyuncu olsunlar istedim. İkisiyle konuştum ama Cem Yılmaz “Yeşilçam edebiyatına düşer, olmaz.Bizden rol çalarlar” dedi. Bir de Tarkan ve Cem Yılmaz projemiz vardı o zamanlar. Tarkan kabul etti. Yalnız Cem onu da kabul etmedi. Filmin sonuna doğru Uzan olayları yaşandı. Sonra TMSF filme el koydu.

 

Cem Yılmaz, Ahu Yağtu’yla evlendikten sonra agresifleşti. Cansu Dere’yle uzun bir ilişki yaşamışlardı. Bu tip uzun ilişkilerden sonra insanlar tak diye alakasız biriyle evlenir. Hakan Uzan ve İbrahim Tatlıses gibi isimlerde de oldu bu. Bütün görüntülerinde de daha agresif. Aslında evlilik insanı sakinleştirir. Şefkat ve huzur hormonu salgılar. Eskiden medyaya fıkra anlatan Cem Yılmaz’ı şimdi neyin sinirlendirdiğini bilmiyoruz. Başka bir adam oldu. Bunu sadece ben değil sokaktaki insan soruyor.

 

Cem Uzan’ın siyasete atıldığı yıllardı. Bir gün sekreteri aradı. “Yarın Fransa’ya gideceksiniz” dedi. Paris’te üst düzey bir yerde toplandık. Türkiye’de parti kuruluyor ama konuşması Paris’te yapılıyordu. Ben o dönemde siyasete girmesine karşıydım. Zaten başkan olsaydı Cem Uzan üçüncü dünya savaşı çıkardı. O gün toplantıda “İngilizce bilmeyen başkanlara alışmışlar CNN’den yer kiralayacağım bütün uluslararası antlaşmaları canlı yayında yırtıp atacağım” dedi.

 

Cem Uzan’ı yanlış yönlendiren biri vardı: Ali Taran. Bütün konuşma metinleri ona aitti. Genç Parti’nin seçim konuşmalarında bir tane Atatürk kelimesi geçiyor mu bakın. Bir Atatürk düşmanlığı olduğu iddiasını savunuyorum. Bunu da uyguladı. Canlı şahidiyim. O zamanlar reklam gurusuydu. Ulaşılamazdı. Bugün looser bile diyemiyorum.

 

Ayşe Özyılmazel babası turnelerde olduğu için baba yoksunluğu yaşamış bir kız. Bu yüzden yaşı büyük erkeklere ilgi duyuyor. Tutunacak bir dal aradı. Ali Taran’la evlendi. Ali Taran rahmetli eşinin yanında olmuştu. Fakat 90 dakikanın son 10 dakikasında bütün 80 dakikanın emeğini çöpe attı.

 

Hande Yener değerli bir ses. Çok yatırım yaptım. Bir gün elektronik müzik yapmak istediğini söyledi. Helal olsun, başarıdan vazgeçti ve istediğini yaptı. Ama bir faturası var: Bakın her yerde ‘Hasta’ değil ‘Türkan’ çalınıyor. Eğer Hande elektronik müzik yapmasaydı bugün Demet Akalın olmazdı. Sonra yine U dönüşü yaşadı ama son pişmanlık fayda etmiyor.

 

Bizim dünya yalan dünya... Büyük bir maskeli balo...

 

- Kendime baktığımda dünyanın en verici, en iyi, en çok adım atan insanını görüyorum. Karşımdakilere hep ben gül uzatıyorum.

 

- E gül verdiklerim bana kaktüsle vurunca benim de agresyonum başlıyor. İnsanların bilinmeyenlerini ortaya dökmekten zevk mi alıyorsunuz? - Bilinmeyenleri ortaya döktüğümü düşünmüyorum.

 

- Kendini olmadığı gibi gösterenlere karşı malumun ilanı. Yoksa oldukları gibi olanlarla bir problemim yok.

 

- Hayır ama ben bunun bedelini ödedim. Ailem parçalandı. Kariyerim zarar gördü. Magazin basını beni lime lime doğradı. Ayrıca geçmişte hata yapmış olmam başkalarını eleştirme hakkımı elimden mi alıyor? Bir de şu var: Siz bu olaylar sonrası bizi kanlı bıçaklı sanıyorsunuz. Yalnız biz karşılaştığımızda “canım cicim” deyip öpüşüyoruz. Bizim dünya, yalan dünya. Büyük bir maskeli balo.

 

- Sınırlarımı aşmıyorum ki. Benim söylediklerim buzdağının görünen kısmı. Yoksa İbrahim Tatlıses ve Hülya Avşar’ın benimle mezara gidecek sırları var. Onları asla konuşmam. Belki bir gün kitap yazarım. Yalnız ansiklopedi olmalı yoksa sığmaz.

 

- Dijan üniversite çağında. Ama Zehra’ya dönüşmesini istemediğim için onun hayatının altını çizmiyorum. İstanbul’da yaşıyor. Görüşüyoruz. Bir sorunumuz yok.

 

- Ergenlik dönemlerindeydi; yıprandı tabii. Bir de eskiden biz bir arkadaşımızın sorunu olduğunda hissetmesin diye çırpınırdık. Yeni nesil acımasız ve arkadaşlarını kanatmaya çalışıyor. Bunun sebebi de benim ama faturayı o ödedi. Ona karşı geri dönülmez bir mahcubiyetim var. Babalığı çok beceremedim. Parayla babalık yapmaya kalktım. Bir şey istedi, iki tane aldım.

 

- Benim bir karar vermem lazımdı. Ya bu işe devam edecektim ya da “ben kız çocuğu babasıyım” deyip kapıyı kapatacaktım. İçimdeki anarşist ruh buna elverişli değildi.

 

- Öncelikle Gülşen yüzünden boşanmadım. Evliliğim zaten belli bir sürece girmişti. Ama Gülşen’le ilişkim en temelinde büyük hataydı. Çocuğumu ve ailemi üzmemeliydim. Bir de ikimizin kariyerinden dört yıl çaldı. İşimize zeval gelmemeliydi.

 

- Hayır diğerlerinin hepsi yakıştırma.

 

- Her an olabilir. O zemindeyim.

 

- Hayatıma zaten beni algılayan insanlar girebilir. O da televizyondaki Erol ile gerçek Erol arasındaki farkı bilir.

 

- Onlar Uzan zamanı yaftaları. Bir kadın çıkıp “onlara eskortlar getiriyor” diye iddialarda bulunmuştu. Benim soyadım Uzan değil ki.

 

- Hayır gizli arşivim, kayıtlarım falan yok.

 

- İnsanlar.

 

- Çünkü ünlülerin yüzde 70’i kadın. Ayrıca erkek starlarımız renksiz, saman tadında. En renklisi herhalde Kıvanç Tatlıtuğ. Kendini sürekli geliştiriyor.

 

- O net. Bu ülkedeki temel sorunlardan biri servet ve başarı düşmanlığı.

 

- Müzik şirketlerim ve gelir ortaklıklarım devam ediyor. Bir de geçmişte yaptığımız ürünler değerli, telif gelirleri alıyorum.

 

- Doktorluğa devam etsem, buluş derdine düşer, hayattan vazgeçerdim. Renksiz bir yaşamım olurdu. Bazı hataları yapmamak kaydıyla bugün yine aynı hayatı yaşarım. Geldiğim noktadan pişman değilim. Sevdiklerimden ayrılacak olmasam bugün vefat etsem gözüm açık gitmez. Görmediğim hiçbir şey kalmadı.

 

- Bir gün göz ihtisası yaparken reçeteye ‘kontakt lens’ yazacağıma ‘kompakt disk’ yazmışım. Bir yandan müzik sektörü, bir yandan doktorluk... Şizofreni yaşıyordum. Diğer bir kırılma noktam da annemin kalp rahatsızlığı geçirmesi oldu. Okuduğum okul Hacettepe’de ameliyata girdi, doktor hatası yüzünden vefat etti. Hastanelere ve sağlık sistemine güvenim kalmadı. Çok anneciydim, psikolojik travma yaşadım. Müzik sektöründe isim olmaya başlamıştım. Bıraktım. Zaten kendimi hiçbir zaman da doktorluğa ait hissetmedim.

 

- Ben de hep encilik var. En yüksek tıptı, onu yazdım. Başarılı olamazsam, en sivri olmam lazım. Mor inek gibi olmalıyım, sürüye dahil olmamam lazım." (Hürriyet)