Vedat BEKİ
Eğitim camiasının "dezenformasyon"u (!)
Son 48 saattir Sözcü18 editoryal masası olarak gelen yorumları okumaktan ve onları aktif'e dönüştürerek yayımlamaktan başka iş yapar olamadık!
"Fen Liseli öğrenciler alkol duvarını aştı" başlıklı haberimize gelen ve ortalamanın çok üzerinde bir sayıya (58) ulaşan yorum sahiplerinin birçoğunun "öğretmen" olması bu yazının yazılmasına vesile olan en büyük unsur olduğunu öncelikle belirtmek isterim.
Haberle ilgili olarak yapılan yorumlardaki temel eleştiriyi "Süleyman Demirel Fen Lisesi" ölçeğinde değerlendirmiş olmamızla birlikte, "eğitimcinin öğrencinin 24 saatinden sorumlu tutulamayacağı" gerçeğiyle başta haber editörü olarak şahsım hedef alındı.
Bu iki temel eleştirinin ötesinde okula yeni atanan "müdür" ile ilinti kurularak şahsımın, "kinci" bir yaklaşım sergilediğim de yorumlarda ifade edildi. Sıraladığım üç temel eleştiri ile birlikte "IQ'mun yetersizliği", "yalan" ve "asparagas" haber yaptığımızla birlikte uzayıp gidiyordu özellikle "öğretmen" kimlikli şahsiyetlerin düşünceleri!
BELİRLİ BİR GRUP SÜREKLİ OLARAK
BENZER DEZENFORMASYONU GERÇEKLEŞTİRİYOR
Adı geçen habere yorum yapan öğretmen tip'lerine baktığımda; Cumhuriyetin ilk yıllarından 80 öncesine kadar bildiğimiz ve yaşadığımız "devrimci öğretmen" yerini çoktan, kendisine "dokunulmaz öğretmen" tipine dönüştürmüş! Bunu da yaşadığımız son olayda somut olarak gördük!
Hoş, ben bunu Anadolu Öğretmen Lisesi'nde üst üste yaşanan ve sadece Sözcü18'in gündeme getirdiği olaylarda, Ticaret Lisesi Müdür ataması olayında da gözlemledik!
Yine 80. Yıl Cumhuriyet Lisesi öğrencilerinin maruz kaldığı cinsel istismarı gündeme getirdiğimde olabildiğince doruklarda yaşadım!
Hangi okul ile ilgili olumsuz bir haber yaptıysam, karşılığı "Neden okulumuzun ismi verildi de, diğer okulların ismi zikredilmedi" (!) serzenişi sürekli olarak karşıma çıktı!
Yaşanan olayları haberleştirerek kamuoyu ile paylaştığımız bütün bu haberlerde, karşıma hep aynı taife arz-ı endam etti! Hem de hiç mi hiç fire vermeden! Bununla birlikte yorum sahiplerinin (herhalde tesadüf olacak) aynı algılama biçiminden yola çıkarak "dezenformasyon" eylemlerini başarıyla gerçekleştiren tiplerin sayısının hiç de azımsanmayacak ölçüde olduğu gerçeğini ortaya koymaları da oldukça düşündürücüydü benim açımdan...
ÖĞRENCİSİYLE İLİŞKİYE GİREN ÖĞRETMEN HALA GÖREVDE!
Bugün için Çankırı'da sorun yaşamayan, ya da sorun çıkartmayan okul ya da idareci sayısının ne olduğunu benim rakamsal boyuta dökerek sizlerle paylaşmam mümkün değil! Elimde böylesi bir veri mevcut değilken, bunun dokümantasyonunu yapmak herhalde olasılıklar dahilinde bir durum olmasa gerek.
Ancak; Yaklaşık son 10 yıldır Çankırı İl Milli Eğitim Müdürlüğü kadrolarında görev yapan şahsiyetlerin başarılı (!) icraatleri ile geldiğimiz şu günlerde yaşanan olayların da "tesadüfi" ya da "marjinal" olarak değerlendirmek herhalde safdillik olarak adlandırılabilir!
Çankırı genelinde, planlı ve sistematik olarak uygulamaya konulan icraatlerle eğitim camiasında hedeflenen çizgiye (!) sayfalarımızda yer verdiğimiz ve de (bilgi sahibi olmadığımız için) yer veremediğimiz olaylar ve eylemler, sadece bugünümüzü değil, geleceğimizi de karanlıklara dönüştürme gayretlerinin ötesinde düşünülemez ve benim de düşünmediğimin bilinmesini istiyorum.
Son haberi yayımladıktan 24 saat sonra, ismi geçen okuldan bir öğretmenin özel telefonumdan beni arayarak "Siz tek bir potası olmayan okulun Süleyman Demirel Fen Lisesi olduğunu neden haber yapmıyorsunuz da böylesi bir konuyu okulumuza atfediyorsunuz" (!) şeklindeki sitayişi karşısında söylemediğim cümleyi burada kaleme alma ihtiyacı hissediyorum:
- Sevgili öğretmenim! Süleyman Demirel Fen Lisesinde halen öğretmen olarak görevini sürdüren bir meslektaşınızın, öğrencisiyle yaşadığı ilişkiden de haberdarım!
İsterseniz bu konuyu hep birlikte masaya yatıralım da, hem bizim ufkumuz hem de "öğretmen - öğrenci" ilişkisinin Çankırı'da geldiği boyutu kamuoyu ile birlikte gözlemleme şansı bulalım!
Ne dersiniz!
Son olarak; Başta ben Vedat Beki ve yazı ailemiz olarak, hiçbir kimseye (hele hele tanımadığım) özel bir garezim ol(a)maz... Sayfalarımızda Çankırı hinterlandında faaliyet gösteren kurumları "tekil" olarak irdelememizin temel gerekçesi "bütüne" karşı olan duruşumuzdan kaynaklanmaktadır.
Balığın başını eleştirmek de, bizlerden önce bu camianın her bir "öğretmen"ine düşer!
Sadece hatırlatmak istedim... Saygılarımla...