Yavuz PEHLİVANOĞLU
Dosdoğru dostluklara...
Bundan yıllar yıllar evvelisi rahmetlik yılan, bulunduğu mekandan sıkılmış. 'Alıp kafamı gideceğim buralardan' deyip düşmüş yollara...
Başka bir mekandan da tilki sıkılmış bulunduğu çevresinden 'N'apayım n'apayım' derken o da değiştirmeye kara vermiş yerini yurdunu ve vurmuş kendini yollara...
Az gitmiş uz gitmiş derepe düz giderken bir yol kavşağına gelmiş.. Aynı anda da diğer yoldan yılan gelmiş karşılaşmışlar... Birbirlerini iyicene süzdükten sonra yılan selam vermiş tilkiye..
'Selamun aleyküm tilki kardeş. Nereye böyle?' demiş..
Tilki bu, önce iyice emin olmadan selamın karşılığını vermemiş. Bir daha bakışmışlar. Bakmış yılandan bir hamle yok o da selamın karşılığını vermiş.. 'Aleyküm selam yılan kardeş' demiş..
Ve sormuş tilki: 'Nerden gelir nereye gidersin?' diye..
Yılan başlamış anlatmaya.. Komşularından, yaşadığı dağın taşından, kayasından... 'Bıktım usandım. Sorunlarımı değiştirmeye karar verdim, mıntıkamı değiştireceğim. Bu yüzden düştüm yollara'...
Dönüp tilki'ye sormuş; 'Sen nerden gelir nereye gidersin?'...
Tilki başlamış anlatmaya. Anlatmış da anlatmış, yaşadığı ormanı ve adaletsiz ormanın kralı ayıyı..
'Bıktım usandım. Ben de firar ettim kendi ormanımdan başka bir ormana gidiyorum yaşamaya' demiş..
Bakmışlar ki ikisinin de derdi aynı.. 'Gardaşlık olalım' demiş yılan. Tilki de kendinden ve kurnazlığından emin ya.. 'Kabul' demiş.. 'Bundan sonra anca beraber kanca beraber. Benim düşmanım senin düşmanın senin düşmanın benim düşmanım' deyip el ele tutuşup kardeş kardeş başlamışlar yol almaya...
Az gidip düz giderken önlerine bir akarsu dere çıkmış. Tilki yüzmüş karşıya gecmiş.. Yılan suyun öbür tarafında kalmış. Tilki seslenmiş; 'Hadi yılan kardeş sen de gel' demiş..
Yılan; 'Ben yüzme bilmem, boğulurum. Hem sudan çok korkarım' demiş.
'Sen gel ben senin boynuna sarılayım beni de karsıya geçir. Biz kardeşlik olmadık mı?' demiş..
'Doğru' demiş tilki 'Biz kardeş olduk, dost olduk. benim seni suyun bu tarafına geçirmem lazımdı kusura bakma' demiş.
Yılanın yanına geri dönmüş. Yılan sarılmış tilkinin boynuna karşıya geçmişler. Tilki 'Hadi karşıya geçtik in boynumdan gayri'..
Yılan; 'Olmazzzz! Ben yılanım. Benim kardeşliğim dostluğum buraya kadardı.'
'Eee ne olacak?' demiş tilki.
'Ben senin boynunu sıka sıka seni öldürecegim. Yediğimi yiyeceğim yemediğimi de kim yerse yesin' demiş başlamış tilkiyi boyıundan sıkmaya..
Tilki 'etme dostum tutma dostum' dese de yılan yılanlığını yapmaya devam etmiş...
Tilki'nin aklına oyun gelmiş ve yılana demiş ki; 'Lan yılan sen beni öldürmesine öldürecen de benim senden son bir arzum var. Ne olur bu arzumu yerine getir' demiş..
Yılan kendinden emin bir vaziyette 'Buyur neymiş son arzun?' demiş..
'Bizim ormanda anlatırdı diger mahluklar, bu dünyada en güzel göz yılanın gözüdür. Ben hiç yılan gözü görmedim. Son arzum senin o güzel gözlerini görmektir. Müsaade edersen. Sonra nasıl istersen öyle öldür beni' demiş..
Yılan birden bire gururlanmış, kibirlenmiş; 'Peki. Bak bakalım güzel gözlerime' deyip, yarı belinden bağlanmış tilkinin burnuna doğru kafasını dikmiş tersine..
'Bak bakalım gözüme' der demez tilki tek bir hamlede yılanın kafayı kapmış.. Kafası tilkinin ağzında yılan çaresiz çözülmüş ve başlamış tilkinin önünde debelenmeye ve zikzak çizmeye..
Bir yandan yılanı öldürmek için yılanın kafasını sıkan tilki bir yandan da yılanı ön ayağı ile düzeltmeye çalışırmış.. Ve 'Dosdogru ol dosdoğru! Ben dosdogru dostu ve kardeşi severim' demiş..
Bu hikayenin kimseyle bir münasebeti yoktur yok olmasına da; dostdoğru dostluklar kurulmak üzere yeni yılınızı candan kutlarım..