Metin YILMAZ
Çankırı'nın tezenesi Zeki Babadağ... Nam-ı diğer 'Teksaz Zeki'
Çankırı’nın simge isimlerinden sanatçı, sporcu, avcı, atıcı Zeki Babadağ 1927’de Çankırı’da doğdu. 6 yaşında iken annesini kaybetti. İlkokulu bitirdikten sonra maddi imkânsızlıklardan dolayı tahsiline devam edemedi. Bir elektrikçinin yanında çırak olarak çalışma hayatına atıldı.
1946 yılında Çankırı Belediyesi'nde "Elektrik hat çavuş muavinliğine" başladı. 1948 yılında askere gitti. Askerliğinin bir süresini Van’da, diğer süresini de Ankara’da tamamladı. 1950 yılında Şükran hanımla evlendi.
Saz ile evlendiği yıl bir merak sonucu tanıştı. Çankırı halk müziğinin son dönem en önemli ismi Dobi Ahmet’in Damlamca’dan komşusu olan Teksaz Zeki, ondan çok şey öğrendi. Sazla tanıştıktan kısa bir süre sonra düğünlerde, yaranlarda, köy odalarında sazı ile sözü ile aranan bir isim oldu. 1958 yılında TRT Radyosu'na girdi, 8 ay stajyerlik yaptı. Dönemin ünlü Türk Halk Müziği üstadı Muzaffer Sarısözen’den nota, solfej ve usul dersleri aldı. Ankara’da solo yaparak tanındı ve meşhur oldu. Çankırı halk müziği ve folklorunun daha geniş bir kesimce bilinmesi için büyük çaba gösterdi ve bu amaçla Çankırı dışında birçok ilimize giderek Yâran’ı tanıttı. Saz ustası olarak, Yâran’da yıldızlaştı. Türkiye’nin dört bir yanında yapılan Çankırı gecelerine damgasını vurdu.
Zeki Babadağ sırasıyla Çankırı Milli Eğitim Müdürlüğü, Teknik Ziraat Müdürlüğü, Toprak Su Müdürlüğü ve Bayındırlık Müdürlüğü’nde memur olarak görev yaptı. 27 yıllık memuriyetinden emekli olduktan sonra Çankırı’da 5 yıl taksicilik yaptı. Emekli olduktan sonra Çankırı Avcılık Atıcılık İhtisas Spor Kulübü Başkanlığı'na seçildi. Dernek Başkanlığını ve Çankırı Bölgesi Fahri Av Müfettişliği görevini de uzun müddet sürdürdü.
Adının önüne geçen, meşhur olduğu lakabı “Teksaz" mı, yoksa "Teksas" mı diye Çankırı’da hep tartışma konusu oldu. Zeki Babadağ bu konuya şöyle açıklık getirmişti:
"Benim gençlik yıllarımda Amerikan kovboy filmleri çok popülerdi. Ben de Çankırı sokaklarında kovboy şapkası, kovboy elbisesi ve çizmeleriyle dolaşırdım. Bu sebepten arkadaşlarım bana 'Teksas Zeki' adını taktılar. Saz ustası olup da şöhrete kavuşunca da Teksas’ın yerine, son harfi (s)değişerek, 'Teksaz’ın (z’si) geldi ve Teksaz Zeki olarak namım yerleşti". (1)
Zeki Babadağ, 2009 yılında gazeteci Vedat Beki ile yaptığı röportajda "Teksas Zeki"nin doğuş hikâyesini şöyle anlatmıştı:
"Bizim gençliğimizde körüklü çizmeler modaydı! Bu çizmelerle birlikte aynı zamanda fötr de büyük rağbet görmekteydi! Ben de bu modanın etkisiyle çizme ve fötr kullanıyordum! Ruhsatsız silah taşımanın cezası da o yıllarda sadece ve sade 1 liraydı! Ne yapıp edip derme çatma da olsa bir silah sahibi oluyorduk gençliğin verdiği heyecanla! Başımda fötr şapka, ayaklarımda körüklü çizmeler! Belde de derme çatma silah olunca!
Çankırı’da Askeri Piyade Okulu vardı. Ben de orada bulunan sinemada makinistlik yapıyordum. Bu kıyafetlerle makine dairesinde çalışırken, oraya gelen mezun olacak teğmenler de beni görünce başladılar bana takılmaya. 'Teksas Zeki'. Bu yakıştırma dalga dalga çevreye yayılınca, adımız kaldı Teksas Zeki. Daha sonra 50’li yıllarda ben saz çalmaya merak sardım. Hayli de ilerlettim. Bazen Teksaz Zeki diyorlar, bazen de Teksas Zeki.
Arasında önemli fark var! Benim gerçek lakabım Teksas Zeki’dir. Bundan da şikâyetçi olmadım. Bu günlere kadar geldik."
Sazın yanında keman, ud, cümbüş gibi çeşitli müzik aletlerini de ustalıkla icra eden Zeki Babadağ’ın beste ve güfteleri de vardır. Derlediği Çankırı türküleri "Kahve Yemenden Gelir", "Çarşılardan Üç Mum Aldım Yakmaya", "Cezayir’dir Koç Yiğidin Vatanı" TRT repertuvarına alınmıştır.
Emeklilik yaşlarında sazını duvara asan Zeki Babadağ'a "Sazı, neden bıraktın?" diye sorduğumda; "Yaşım ilerledikçe, sazım bana artık eski zevki vermiyor..." demişti.
Teksaz Zeki, yediği yemeğe çok titizdi. Gittiği düğünlerde ve cemiyetlerde kendisine soğansız yemek pişirilirdi.
Zeki Babadağ’ın vefatından önce bir isteği vardı. Kültür Sarayı yapıldığında, kendisine bir oda verilecek ve orada öğrenciler yetiştirecekti. Onun bu isteği ne yazık ki, gerçekleşmedi.
Zeki Babadağ da yaşarken kıymeti bilinmeyen büyüklerimizden biri olarak 10 Mart 2015 tarihinde aramızdan ayrıldı.
ÇARŞILARDAN ÜÇ MUM ALDIM YAKMAYA
Çankırı - Zeki Babadağ
Çarşılardan üç mum aldım yakmaya
Edalı suna boylum yakmaya
Sevdalı suna boylum yakmaya
Yakıp yakıp yâr yüzüne bakmaya
Edalı suna boylum yakmaya
Sevdalı suna boylum yakmayaÇarşılardan çarşaf aldım başıma
Edalı suna boylum yakmaya
Sevdalı suna boylum yakmaya
Bana verdin verme de kullar başına
Edalı suna boylum yakmaya
Sevdalı suna boylum yakmaya
Derleme Tarihi: 23 Kasım 1977 THM Repertuar Sıra No: 2061
Notaya Alan: Erkan Sürmen
(1) 1994/99 yılları arasında yayınladığım Keçiören Çankırı Haber gazetesinde yer alan, Zeki Babadağ mülakatından.