"Kendisine 'Başkan' arayan Çankırı'nın mevcut perişanlığı!" başlıklı yazımızın büyük bir çoğunlukla yarattığı olumlu dalgalanmadan cesaret alarak seriye devam edelim...

Sokaktaki Çankırı insanının bugün içerisinde bulunduğu ahval ile birlikte, şehir merkezinde yaşanan ya da yaşatılan her türlü olumsuzluk karşısında sergilemiş olduğu ve adına ister 'suskunluk', ister 'korkaklık' ya da 'çekingenlik' şeklinde adlandırabileceğimiz davranışların sonucu "halının altına sürülen pislikler" öylesine bir yumak oluşturmuş ki; "işin içinden çıkılamaz" durumu ile karşı karşıyayız!

Sakın ola bu tespitimi "abartma" ya da "muhalif" olma kimliğime vermeyin, aldanırsınız!

Ve sonuçta da 'ben' değil 'siz' ya da evlatlarınız, ya da 'torunlarınız' kaybedecek bilesiniz...

Hoş, içinizde bunun farkında olanlar da yok değil! Bir elin parmaklarının sayısı kadar da olsa böylesi duyarlı, yetkisi olmadığı halde kendisini 'sorumlu' tutan Çankırılı da var... Lakin üzülerek belirteyim ki bu 'nadide' Çankırı insanları da tıpkı benim gibi 'deli' yaftasıyla yaftalanmaktan çekinmiyorlar dersem yalan olur...

Gelelim yakın tarihimizde Çankırı'nın kaderini 'olumsuz' olarak etkileyen siyasetçi-bürokrat tiplemelerine!!!

x x x

Öncelikli olarak Çankırı insanının bugün içinde bulunduğu 'garipliğin' (!), daha doğrusu 'alıştırılmış bedavacılığının' altında yatan nedenleri başka bir yazıda analiz yapmayı uygun görerek karşımızdaki net sonucun müsebbibi ve sorumlusu olarak; 'siyasetçi' ve 'bürokrat' işbirlikçiliğini göstermenin bizleri çok da fazla "önyargılı hal ve davranış sergilediğimiz şeklinde suçlanmamalıyız" diye düşünüyorum.

Hoş, her ne kadar böylesine bir uyarı yapsam da 'huylu huyundan vazgeçmeyecek' (!) onu da biliyorum. Ve de bu yüzden bu türden eleştirileri de peşinen söyleyeyim hiç mi hiç ciddiye almıyorum.

x x x

Çankırı'da siyaset sahnesini son 16 yıldır ağırlıklı olarak AKP'li isimler doldurduğu için faturanın da bu kaynaktan gelenlere çıkması gayet normal! 2002'den bu yana bu partiden 'Çankırı milletvekili' olarak seçilmiş isimlerin tamamı için ortak eleştiri yapabileceğimiz tek konu; 'Günü kurtarma siyaseti güttüler' cümlesi olabilir.

Burada en ağır fatura da şehrin Belediye Başkanlığı koltuğunu 3 dönem 'işgal' eden zat-ı muhtereme çıkıyor!

Aslında bu tespiti; Yani Çankırı'nın içinde bulunduğu karmaşanın, kaosun, yetersizliğin müsebbibi olarak 3 dönem belediye başkanlığı yapmış şahsı hedef tahtasına oturtmanın da şehre bir faydasının olmayacağını da biliyorum! 

Neden mi?

O belediye başkanı 'kafasına göre hareket ederken' şehrin muhalefeti, şehrin sermayesi, şehrin STK'ları ve de en önemlisi şehrin 'akl-ı selimler'i neredeydi?

İşte tam burada devreye 'bürokrasi' giriyor!

Tıpkı 'anne-baba-çocuk' arasına giren 'okuldaki öğretmen' gibi!

Mantığım Çankırı'da 'sorumlu başkan' aranıyor ise bir o kadar da 'sorumlu bürokrat' aranmalı diyor!

Lakin 'arayış'ımın da boşuna olduğunu biliyorum!

Sadece ve sadece bölgenin milletvekili istiyor diye "Birinci sınıf ekilebilir araziye, 3'üncü sınıf ekilebilir arazi" raporu veren bürokratın koltuğunu hala koruyor olması gibi!

Vakti zamanında görevi T.C yasaları içerisinde belirlenmiş bir vali'nin icraatini hani o çok eleştirdikleri 'Milli Şef' dönemindeki valileri aratmayacak şekilde hal ve davranış sergilemekten imtina etmeyerek bulunduğu koltuğa sıkı sıkıya sarılı yıllarca Çankırı'yı yönetmesi gibi!

Devletin altına verdiği makam arabasıyla doğduğu topraklara bayram ziyaretine giden kıytırık bürokratla Çankırı'nın geleceğini karartmasına bugün dahi göz yumulması gibi...

Yine vakti zamanında sırf 'aileden' denilerek Çankırı'da getirildiği makamda mesai saatlerinde 'Face'den paylaşımlarda bulunmakla başka bir şehre terfi alarak giden bürokratlara meydan verilmesi gibi...

Kendi kurdukları 'çıkar düzeni' içerisinde 'rekabet ortamı' yaratma ihtimaline karşın Çankırı'ya gelen yatırımcıyı 'anasından doğduğuna pişman edercesine' her türlü engeli çıkartmakta beis görmeyen 'talimatlı bürokrat'(lar) gibi...

Her türlü kirli işlerini örtbas etmek, kendilerini 'sütten çıkmış ak kaşık' pozisyonuna büründürme adına Çankırı'ya gelen hukuk ve dava adamlarına 'sarmal' olan ve onların zaaflarından faydalanarak kendilerine 'sırça saraylar' inşa eden 'bürokrat'(lar) gibi...

x x x

Listeyi uzatmak hiç de zor değil! 'Kumpas'çı bürokratlar da gördü bu şehir, 'zalım' bürokratlar da!

Lakin bu bürokratlar da cesareti Çankırı'nın 'evladı' olduklarını iddia eden şehrin siyasetçilerinden aldılar!

Bu topraklar O siyasetçilerin yeşermesinde, yetişmesinde ve bugün CV'lerinde bulunan mevkilere gelmesinde vesile oldu!

Eksik olan neydi?

Kişisel tespitime göre o 'eksiklik' sadece ve sadece 'eleştiri'deydi!

Uyarmak gerekti... İkaz edilmeliydiler... 

Daha da önemlisi 'karşı fikir' oluşturulmalıydı...

Çankırı insanı bütün bunları bir kenara koydu ve kendisine sadece ve sadece 'alkışlama' rolünü seçti!

Hatta daha da ileriye giderek; Belediye Başkanı'nı, milletvekilini, il başkanını eleştiren(ler)i 'hain' yaftasına oturtarak 'ötekileştirme' gayretine girdi... Başardı da...

Sonuç!

Kocaman bir hiç!

Şehirde 3 dönem belediye başkanlığı yapmış zat-ı muhterem bugün yapayalnız!

Şehirde 3 dönem milletvekilliği yapmış zat-ı muhterem psikolojik olarak enkaz!

Vakti zamanında kendisini 'dev aynası'nda gören çok sayıda milletvekili bugün (mecbur olmasalar) Çankırı'ya gelmiyor, gelmez de!

Kesinleşmiş gerçek sonuç; Geçmişte Çankırı milletvekili olup da bugün Çankırı'da yaşayan tek bir isim yok karşımızda!

x x x

Kum saati işliyor... Zaman akıp gidiyor...

Sanma ki 'kazanıyorsun'... Acı ama gerçek 'kayıptasın' Çankırı...

Neden mi?

Aynaya bir bak ve kendine sor: Ben nerede yanlış yapıyorum?

Sağlıcakla kalınız...

NOT: Gelecek yazı; "Çankırı'daki perişanlığın medya ayağı" olacak. (V.B)