İbrahim ZENCİRCİ
Arısız bal'ın başkenti!
En sonunda emelimize nail olduk.
Her fırsatta memleketinin adını duyurmak, dernek olsun, vakıf olsun, işadamı, bürokrat olsun ve hatta üstüne vazife olsun olmasın biz Çankırılıların birinci görevi gibidir.
Nedeni ise belli, Çankırı’yı Çankırılı’dan başka tanıyan, bilen pek yok. Oysa tanıtım için neler yapmadık?
İlbay paşalarımız, belediye başkanlarımız, Tuz Mağaramızın, Yıldız Tepemizin, Goca Meşemizin adını duyurmak için az mı koşturdu?
Yaren oğlanlarımız, memleketin adını duyuracağız diye tuzu gösteren televizyonculara, ‘hıyarı bende’ hemi de ‘Karaköprü hıyarı’ diye seğirtmediler mi televizyonlara.
Meşhur ‘ebemin tavuğunu kim çaldı’ orta oyunumuzu bezleri ıslatarak “şap şap” diye birbirinin kafasına vurarak oynamadılar mı? O yüzden çoğu kel kalmadı mı?
Ne için tüm bu çaba? Elbette memleketin tanıtımı için.
Ama birisi var ki hakkını teslim edelim.
Hep övünürdük; “biz pipolusunu, papyonlusunu gördük” diye.
Bu güne kadar gelmiş, geçmiş İlbay Paşaların encin birinci çalışkanı. Bildiğiniz gibi değil ama, pek çok çalışkanı eski İlbay Paşamızı ne çabuk unuttunuz? Vefasız Çangırılılar.
Hani şu Yıldız Tepe’nin mucidi, Goca meşenin kaşifi.
On iki eylül paşaları gibi her bir şeyi öğreten, İstiklal marşının prozodisinin bozuk olduğunu bilen, kiraz bahçelerinde sek sek oynayan, Çavundur’un sıcak bulaklarında abıhayat bulan, Ilgaz’ın doruklarında çiçek sulayan, bal yapmaz arılar gibi vızıldayan.
Yaren oğlanlarımızın ta Spartalar’a kadar gelin bohçasını götürdüğü, medarı iftiharımız, baş ağamız, İlbay Paşamızı ne çabuk unuttunuz?
Bu günler de televizyonlarda sıkça gördüğümüz bal reklamları ve kamuoyunda çıkan sahte bal tartışmaları gündemde.
Oysa eski ve dahi hiç eskimeyecek İlbay Paşamız, vali olarak son gittiği Kırklareli’nden Çankırı’nın adını tüm Türkiye ye çok daha önce duyurmuştu.
“Arısız balın başkentinin Çankırı” olduğunu söylemişti, Kırklareli’nde ‘arılı bal yapanlara’ yaptığı konuşmada.
Bizi mahcup etmişti. Bizim ne ağzımızaydı arısız bal ve başkent olmak.
Halbuki biz onu ne çok sevmiştik.
O da bizi seviyordu, hatta sevdiğinden olacak, başka şehirden vekil olduğu halde, Çankırı’yı hiç boş koymuyordu.
Sık sık Yıldız Tepe’yi ziyaret ediyor, otelde, motelde makama ayrılmış odalarda misafir oluyordu.
O değil miydi tüm dünyaya bizim memleketin adını, “arısız balın başkenti” diye duyuran
Başımızın üstünde yeri vardı.
- Merak edene: “Çankırı da arısız bal” Eski İlbay Paşamızın o güzel sesinden dinlemek için: