Ömer Lütfi KANBUROĞLU
Arabası olmayana trafik cezası
Suriye, seçim, yalan, talan derken bütçe o kadar eridi ki artık milleti yolmak için yeni bahaneler bulmaktan başka çare kalmadı.
Maliye birikmiş ceza ve vergi borçları için insanların adreslerine ödeme ihbarnamesi göndermeye başladı; ama ne ihbarname, evlere şenlik.
Posta kutunuzda bir ihbarname, açıp bakıyorsunuz “şu kadar borcunuz var ödemezseniz icra, zart zurt”…
Peki, ne bu kardeşim diye araştırıyorsunuz; trafik cezası imiş.
İyi de “benim arabam yok ki ne trafik cezası” filan diyecek oluyorsunuz.
Mecburen vergi dairesinin yolunu tutuyorsunuz. Araştırmalarınız sonucu 5 sene önce sattığınız arabanın trafik cezası varmış.
Haliyle “çüüüüşşşş” gibi bir tepki veriyorsunuz. Ulan “arabayı satarken aklın nerdeydi, satarken ilişik kesiyorsun ya?”
Kesiyorlarmış ama cezalar biraz geç giriyormuş sisteme, eğer mahkemeye verirsek kazanırmışız. Önce parayı ödeyelim, sonra mahkemede dava açalım, kazanınca parayı iade ederlermiş.
Yok ya…
Nüfusun yüzde ellisinin sığır olduğu bir ülkede devletin herkesi sığır zannetmesi gayet normal ama bu kadarı da biraz fazla…
İşim gücüm yok 100 lira trafik cezası için mahkemeye başvurup dava açacak, aylarca uğraşacağım kazanırsam parayı geri almak için maliye de kırk tane bürokratik işlemle uğraşacağım. Niye?
Zaten benim olan 100 lirayı geri almak için…
Peki, beni sığır yerine koyan ne olacak?
Hiç!
Bu ülkenin geldiği nokta ortada…
Gençlere verebileceğim bir tek tavsiye var; okuyun, derslerinize çalışın ve tekrar okuyun. Çok iyi bir eğitim alın, yabancı dil öğrenin ve demokrasi ile yönetilen özgür bir ülkeye yerleşin…
O ülkede bağımsız yargı, bağımsız hâkimler, savcılar, özgür medya ve insan haklarına saygı olsun; buna çok dikkat edin…
Eğer Türkiye’de yaşayarak bir gün bu ülkenin de demokrasi ile yönetileceğini, bağımsız ve özgür düşünceye değer veren kurumlara sahip olacağını düşünürseniz sükutu hayale uğradığınızda çoktan iş işten geçmiş olacaktır…