İbrahim ZENCİRCİ
"Almışın Memed Ağa"
Geçtiğimiz günlerde yerel basında çıktı, 2009’un Aralık ayında, kışta, kıyamette işten çıkarılan temizlik işçilerinin çilesini, çaresizliğini okuduk.
İşten çıkarılan işçilerin sözcüleri, Belediye Başkanı dahil birçok kapıyı çalmalarına rağmen, hiçbir sonuç alamadıklarını, işverenle de konuştuklarını, işten çıkarılmalarının çöp ihalesi ile alakalı olmayıp, tamamen siyasi olduğunu, hatta işverenin açıkça; “işten çıkarılmalarının kendisi ile alakalı olmadığını. Başkan Dinç’in talebi doğrultusunda bunların yaşandığını” söylemesinden sonra, çalmadık kapı bırakmadıklarını, Çankırı’nın çelini, çöpünü toplamak, sokaklarını temizlemek için, 7 gün, 24 saat canla başla çalıştıklarını. Oysa hiç çalışmadan “Çöpten” maaş alanların olduğunu, ihalede ince hesapların döndüğünü, bağıra çağıra söylemelerine rağmen, “çöpçüler” seslerini meclisteki “sağır sulatanlara” ve de yetkililere bir türlü duyuramamışlardı. (Portakal sen orda kal!)
Osmanlı dönemi
Oysaki geçen yüzyılın başında, Osmanlı döneminde şehrin temizlik işleri eksiltme yöntemiyle ihaleye veriliyor. Çankırı “şark ciheti”, “garp ciheti” ve “çarşı ve meydan yerleri” olmak üzere üç bölgeye ayrılarak temizliği yaptırılıyordu. 1327 [1911] yılının Mart ayından, 1328 [1912] yılının Şubat ayının sonuna kadar, şehrin tüm temizlik işleri yukarıda belirtildiği gibi eksiltme yöntemiyle ihaleye çıkarılmış. Kentin doğu bölümü Kiremitçioğlu Recep’e 1350 kuruşa, batı bölümü Yoğurtçuoğlu Kamil’e 1200 kuruşa ve Çarşı ile meydan yerleri de Yoğurtçuoğlu Salih’e 1175 kuruşa verilmişti. (Bu Yoğurtçuoğulları benim akrabam olabilir! i.z) [Kaynak: Bir Zamanlar Çankırı- Ömer Türkoğlu]
Batık Belediye
Geçen hafta belediye başkan yardımcısı, işçilerle yaptığı toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinde itiraf etti. “50 trilyon borç var. Belediye batma noktasına geldi! Sıfır zam vereceğiz! Bunu kabul etmelisiniz”
Oysa 1950-1960‘lı yıllarda öyle miydi?
-Başkanın ne çifter çifter makam arabası, ne de “dizi dizi inciyim güzellikte birinciyim” diyen, “top sakallı” yardımcıları vardı.
-Belediyespor yoktu. Oyuncakları ellerinden alınan çocuklar gibi ağlamayı henüz bilmiyorlardı.
-Hükümet binasından, ta belediyeye kadar sıcak asfalttı.
-Kars çok uzaktı.
-O yıllarda Kars henüz Serhat şehri değildi.
-O nedenle Çankırı’nın çöp ihalesine Kars Milletvekilleri bu günkü gibi pek hevesli değillerdi.
Vara vara vardım Kars’a
Kars’tan aldım bir arsa,
Arsada var bir kaya,
Ya o kaya birilerinin başını yararsa?
-Henüz çöpten para kazanmak icat edilmemişti.
-Çankırı’nın çöpü belediyenin kadrolu katır ve eşekleri ile kadrosuz çalıştırdığı kişilerce toplanırdı.
İşte aslı demirci olan Memed Ağa da o yıllarda çöp toplayan, belediyenin kadrosuz işçisiymiş. O zamanki belediye, bu gün ki gibi elli trilyonluk borçla battıklarını itiraf etmese de, Memed Ağa’ya olan borcunu bir türlü ödeyememiş. Ama söz vermişler Memed Ağa’ya;
Katır’ı satar satmaz sana olan bocumuzu ödeyeceğiz Memed Ağa, “üçten dokuza şart olsun” demişler.
Katır’ı satmışlar, arkasından eşekleri satmışlar sata sata şehremanetinde mal, mülk koymamışlar, ödememişler Memed Ağa’nın parasını.
Vatandaşa da verdik, ödedik, borcumuz yoktur, demişler.
Bunlara inanan Çankırılılar da Memed Ağa’yı her gördüğünde sormuş.
“Almışın Memed Ağa”, “Almışın Memed Ağa”
Zavallı Memed Ağa ne yapsın?
Yemin billah etmiş, Vallah almadım efendi ağalar, billah almadım demiş ama kimseleri inandıramamış.
Onu sokakta gören, bebeler ve dahi büyükler başlamışlar;
“Almışın Memed Ağa” “Almışın Memed Ağa” demeye.
İşte o günden sonra başlamış Şehremanetinde yalan-talan ve dahi dolan.
Tüm bunlar olur iken, Şehremanetinin bazı meclisi azaları derin uykudaymış,
Uyuyan güzellere ninniler söylemiş birileri.
Dandini dandini dastana,
Danalar girmiş bostana.
Kov bostancı danayı,
Yemesin lahanayı
Merak Edene Not:
Günümüze uyarlanmış, gelecek hikaye “Erkekmişsin Hasan Çavuş”