Metin YILMAZ
1958 Mayıs'ında Çankırı'yı vuran sel...
10 gün aralıkla yaşanan iki sel felaketi Çankırı’da büyük hasara ve can kaybına yol açmıştı. Çankırı, 1958 senesinin Mayıs ayında tarihinin en büyük sel vurgununa uğramış, şehir çamura bulanmış; yüzlerce ev yıkılmış, yüzlerce ev sular altında kalarak oturulamaz hale gelmiş, köprüler yıkılmış, yollar alt üst olmuş, bağlar bahçeler toprak ve kum yığınına dönüşmüştü.
16 Mayısta Çankırı’yı vuran ilk sel felaketini dönemin Belediye Başkanı Nurettin Ok, hatıralarında şöyle anlatıyordu:
"Belediyede çalıştığım sırada Korgun Belediyesi'nden gelen bir telefon haberi ile Korgun deresinin taştığını ve çok büyük bir selin önüne ne gelirse sürükleyerek Çankırı'ya doğru yol aldığını öğrendim. Derhal belediye zabıtası ile alarm durumunu ilan ettirerek, jipime binerek Korgun istikametine doğru yola çıktım. Yol üzerinde o zaman şehir kulübü olarak kullanılan dere kenarındaki küçük binaya uğrayarak 'büyük bir seylap olayını haber aldığımı ve süratle binayı boşaltmalarını…' ikaz ettim. Bazıları bu ikazımı hafife aldı ve 'Yahu Reis Bey, sel gelir geçer biz binadayız bize ne zararı var…' gibilerinden kale almadılar.
Jiple Karaköprü bahçelerine doğru giderken Dizdar Değirmeni'ne ulaşamadan korkunç bir taşkının arasında kaldım. Olay çok büyüktü. Daha önceleri bir iki metre genişliğindeki yatağında sessizce akan sular bütün dereyi 20-30 metre yüksekliğinde kahverengi bir seylap şeklinde önüne gelen ne varsa delicesine sürüklüyordu. Çankırı adeta tarihinin en büyük felaketine maruz kalıyordu. Köprüleri yıkıyordu, ağaçları kökünden söküyordu ve hatta dere kenarında bulunan evleri zorluyor ve Çiçinin Mehmet Efendi'nin evini kökünden sökerek bacasından duman çıkan bir halde yüzdürüyor ve hastane köprüsüne çarptırarak yok ediyordu. Derenin iki yanında ellişer metrelik genişliği çılgınca akan sular kaplamıştı.
Belediyeye döndüm ve Ankara'da Cumhurbaşkanı'nı, Başbakan'ı, Bayındırlık Bakanı'nı ve dönemin Devlet Su İşleri Genel Müdürü Süleyman Demirel'i aradım. Demirel, 'Üzülmeyin Reis Bey Allah beterinden saklasın, daha beteri de olabilir…' deyince bayağı öfkelendim. 'Beyefendi daha beteri olunca Çankırı bir havuz olur ve hepimiz burada boğuluruz!' dedim.
Dere kenarında belediye olarak yaptırmış olduğumuz birçok tesis ve yapı maalesef bir saat içinde selin azgın suları içinde yıkılmış, harap olmuştu. İkinci sel felaketi 24 Mayısta geldi ve dönemin DSİ Genel Müdürü Süleyman Demirel’in 'daha beteri de olabilir…' ikazı, ne yazık ki gerçeğe dönüştü."
Nurettin Ok, yaşanan ikinci sel felaketini şu sözlerle özetliyor:
"Bütün Çankırı büyük bir üzüntü içerisinde ertesi günden (15 Mayıs ) itibaren yaraları sarmaya gayret gösterirken ve aradan bir hafta geçmeden çok daha beteri olan yeni ve büyük bir sel felaketi daha oldu.
24 Mayıs 1958 günü beterin beteri yeni bir seylap olayı ile can evimizden vurulduk. Bu defa mal kaybının yanında maalesef can kaybı da oldu. “Sayın Nurettin Ok'la yaptığım görüşmede rahmetli Adnan Menderes'in Başbakan olarak Çankırı'ya hiç gelmediği bilgisini aldım. Tam da bu noktada, Ankara'nın burnunun dibinde Çankırı'nın yaşadığı sel felaketi sonrası bir başbakanın ziyarette bulunmamasını garipsediğimi söylemeden geçemeyeceğim..."
26 Mayıs 1958 tarihli Milliyet Gazetesi’nin haberi:
Çankırı’daki sel felaketi 7’si merkezde, 11’i Korgun Nahiyesinde olmak üzere 18 kişinin ölümüne 7 kişin de yaralanmasına sebep olmuştur. 300 evi tamamen, 200 evi de kısmen tahrip etmiştir.10 gün içinde uğradığı ikinci sel felaketinden sonra Çankırı’nın bazı semtleri harabe manzarası arz etmektedir. 12 metre kadar yükselen sular, biri 3 katlı olmak üzere 25 evi sürüklemiş ve bir moloz haline getirmiştir. Sellerin geliş istikametindeki Apsarı, Ildızım, Ağva, Çavuş, Paşaköy, Gündoğdu ve Handırı köylerinde insan kaybı olmamakla beraber mahsulün geniş ölçüde zarar gördüğü anlaşılmaktadır. Korgun nahiyesinde 500’e yakın koyun sellere kapılarak telef olmuştur. Şehrin merkezinin beşte üçü çamur deryası ve göl halindedir. Yağmur ve dolunun gündüz başlaması, sellerden bir saat evvel haber alınması ve 10 gün evvelki su baskını sırasında hasar gören yerlerin valilikçe tahliye ettirilmesi, can kaybının az olmasını sağlamıştır. Kavurucu bir sıcağın arkasından başlayan ve yarım metre yüksekliğini bulan doluyu sağanak halinde yağmur takip etmiş ve seller dalgalar halinde önüne gelen her şeyi yıkarak Çankırı’ya inmeye başlamıştır. Şehir merkezindeki tahta köprüyü yıkan seller, Şehir Kulübü önündeki beton köprünün menfezlerini de tıkayarak felaketin büyümesine sebep olmuştur. Halk felaketten 1 saat evvel haberdar edildiğinden; yüksek yerlere ve ağaçlara çıkarak canlarını kurtarabilmişlerdir. Cezaevinde bulunan 3’ü idamlık, ikisi cinayetten sanık 284 mahkûm tahliye edilerek camiye yerleştirilmişlerdir. Saat 19:00 sıralarında şehre girmeye başlayan seller sıra ile İstasyon Mahallesini, Yeni Mahallenin eteklerini basmış, Belediye Mezbahası ile Askeri fırın ve depoyu istila etmiştir. Depodaki 35 ton şeker ile 30 ton un harap olmuştur. Dördüncü Yurtiçi Bölge Kumandanlığı, Verem ve Frengi dispanserleri, Karataş ve Kurtuluş İlkokulları ile Çankırı Lisesi ve ortaokulun birinci katları, Jandarma Merkez Kumandanlığı ile mezbaha harap olmuş un fabrikası kullanılamaz hale gelmiştir. İki ahşap, 7 beton köprü yıkılmıştır. Stadyum tribünleri yarısına kadar sular altındadır. 13 dükkân ile Valilik Konağı tahrip olmuş; vilayet konağının karşısındaki Hacı Fevzi Kut’a ait 3 katlı ev cephe değiştirmiştir. Bir çamur deryası ve göl halinde bulunan Çankırı’nın çoğu kerpiç olan evlerinin duvarlarını su erittiği için binalar bir iskelet halini almıştır. Atatürk Bulvarı ile Kastamonu Caddesi uğradığı hasarla güzelliğini kaybetmiştir. Çankırılılar'ın bütün ümidi Reisicumhur Celal Bayar’ın ziyareti sırasında sarf ettiği “Bu felaket belki de Çankırı’ya bir saadet getirecektir..." cümlesinde toplanmaktadır.
Çankırı Merkezinde selden hayatını kaybeden 7 kişiden kimliği tespit edilenler: Tapu Müdürü Suphi Gencer, Şehir Kulübü bulaşıkçısı Emine, ev kadını Münibe Kut, emekli polis Ağah Büyükdoluca. Zarar gören aileler arasında Piyade Atış Okulu Kumandanı Tuğgeneral Nuri Teoman da bulunmaktadır. Nuri Teoman’ın eşi gözyaşları içinde: "Hiç bir şey, bir iğne dahi kurtaramadım. 30 senede dişimizden tırnağımızdan ayırarak vücuda getirdiğimiz yuvamız bir harabe halinde duruyor.” diye gözyaşı dökmektedir.
“Ergenliğimin önemli bir bölümü Çankırı'da geçti...” diyen şair Ataol Behramoğlu, hayatında 1958’de Çankırı’da iken yaşadıkları sel felaketinin büyük izi olduğunu çok defa dile getirmiştir. Çünkü Çankırı’da Uzunyol'da oturdukları iki katlı evin birinci katı tamamen sel altında kalmış, annesi pencereyi açarak "İmdat! Kurtarın bizi!" diye feryat etmiş... Yanlarındaki tek katlı evde oturan bir kişi, o sel felaketinde boğularak can vermiş.
Sel, en büyük hasarı Korgun’da yaptı. Rahmetli dedem, ninem ve diğer büyüklerim 1958 senesinde yaşananlara “büyük afat” derler, dolu yağışında açıkta olan tüm hayvanların kurşun yemiş gibi yerlere serildiğini ve o gün yaşananların dehşet verici olduğunu anlatırlardı. Öyle ki; Korgun'a her yağmur yağdığında eğer yağışın şiddeti artıyorsa o günler akla gelir, sel korkusu yaşanırdı.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar sel afetinin akabinde Çankırı’ya gelerek incelemelerde bulundu ve evleri yıkılan ya da oturulamaz hale geldiği için çadırlara alınan ve misafir edilen felaketzedelere “Çankırı’yı yeniden ihya” sözünü verdi. Bayar'ın "Burada yepyeni bir Çankırı doğacak, halkın selde uğradığı zarar karşılanacaktır…" sözleri selzede Çankırılılar'ı memnun etmeye yetti. Çankırı’nın yeniden ihyasında önemli gayretler gösteren dönemin İmar ve İskân vekili Medeni Berk’i de rahmetle analım. Yüce Rabbim memleketimizi ve ülkemizi her türlü felaketten korusun.