Yargıtay Başkanı'ndan itiraf gibi 'istinaf' açıklaması: Adaletsizliğe yol açtı!
Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni'nde konuşan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, istinaf mahkemeleri ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Konuşmasında Bölge Adliye Mahkemelerine değinen İsmail Rüştü Cirit “Bölge adliye mahkemeleri, karanlık FETÖ örgütünün hain darbe teşebbüsüne kalkışmasından 5 gün sonra, 20 Temmuz 2016'da faaliyete geçmiştir. Mevcut hakim ve savcıların 1/3'ünün FETÖ ile irtibatları sebebiyle meslekten atılmasının iki sonucu olmuştur. Birincisi, istinaf için planlanan kıdemli hakim ve savcı temininde zafiyet meydana gelmiştir.” dedi,
"Üç yıl önce faaliyete geçen istinaf sistemi, arzuladığımız hedefleri hangi ölçüde yerine getirmiştir? Bu soruya açık bir cevap vermek zorundayız” diyen Cirit konuşmasında şu tespitlerde bulundu;
"1. Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesindeki temel amaçlardan biri Yargıtay'a gelen aşırı iş yükünün azaltılması suretiyle Yargıtay'ın tam bir içtihat mahkemesi haline gelmesinin sağlanmasıydı. 2015 Yılı sonu itibarıyla Yargıtay'a gelen toplam dosya sayısı 1.004.281 iken, bu sayı ilk derece mahkemelerinde artan dava yüküne rağmen, 2018 yılı sonu itibarıyla toplam 276.379'a düşmüştür. Bazı hukuk daireleri şu an postaya çalışır hale gelmiştir. Postaya çalışan daire başkanlarına ve üyeleri ile tetkik hâkimlerine teşekkür ediyorum. Ceza dairelerinde ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda ise arşivlerde bekleyen dosyaların tamamen bitirilebilmesi için iki yıla daha ihtiyaç bulunmaktadır.
2. Bölge adliye mahkemeleri, karanlık FETÖ örgütünün hain darbe teşebbüsüne kalkışmasından 5 gün sonra, 20 Temmuz 2016'da faaliyete geçmiştir. Mevcut hakim ve savcıların 1/3'ünün FETÖ ile irtibatları sebebiyle meslekten atılmasının iki sonucu olmuştur. Birincisi, istinaf için planlanan kıdemli hakim ve savcı temininde zafiyet meydana gelmiştir. Bu açığın kapatılması amacıyla Yargıtayda görev yapan kıdemli ve nitelikli 572 hakim, başta bölge adliye mahkemeleri olmak üzere Hakimler ve Savcılar Kurulu, Teftiş Kurulu Başkanlığı gibi Yargıtay dışında farklı ve önemli görevlere atanmışlardır. Bu arkadaşlarımız, yargının yeniden inşa edilmesine son derece önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. Buna bağlı olarak gelişen ikinci sonuç ise bu süreçte hakimleri başka görevlere atanan Yargıtay'da meydana gelen verimlilik kaybıdır. 2015 Yılında 938 bin 005 karar veren daireler, yaklaşık olarak aynı tetkik hakimi sayısı ile 2018 yılında 511 bin 508 karar vermiştir. Yargıtay'da yüzde 45'lik bir verimlilik kaybı yaşanmıştır. Yargıtay'da verimliliğin bu şekilde azalması, adli yargı sistemindeki genel iş yükü ile mücadelede önemli bir zafiyete yol açmıştır. Bunun en önemli sebebi, daha önce meslekte 5 yıllık kıdeme sahip tetkik hakimlerinin Yargıtay'da görev yapmasına rağmen, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra stajdan kur'ayla ya da meslek kıdemi 5 yıldan az tetkik hakimlerinin Yargıtay'a atanmasıdır. Bu durumun bir an önce düzeltilmesi amacıyla Yargıtay tetkik hakimliğine ya da Yargıtay tetkik hakimliğinden başka bir göreve yapılan atamalarda Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun bağlayıcı görüşünün alınması zorunlu olmalıdır. Yargıtay Kanunu'nun kaldırılan 27 ve 36'ncı maddeleri yeniden geri getirilmelidir. İki yıldan beri Adalet Bakanlığı nezdinde sürdürülen yoğun çabalarımızdan bir sonuç alınamamıştır. Bu durum makul sürede yargılama dahil olmak üzere adil yargılama hakkı bakımından risk oluşturmaktadır.
3. Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesindeki temel amaçlardan birisi de dosyaların büyük çoğunluğunun istinaf aşamasında sonuçlanmasıydı. Üzülerek belirtmem gerekir ki, adli hizmetlerdeki kalite düşüklüğüne bağlı olarak dosyalar pinpon topu gibi yargı mercileri arasında gidip gelmekte ve bir türlü kesin hüküm ile sonuçlandırılıp, adli sistem dışına çıkarılamamaktadır.
4. Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonraki dönem esas alındığında hukuk davalarının istinaf aşamasında kesinleşme oranı yüzde 75 iken, ceza davalarında bu oran yüzde 85'tir. Davaların büyük oranda bölge adliyelerinde kesinleşiyor olması bazı hak mağduriyetleri sonucunu doğurmuştur. Bunun düzeltilmesi için Bölge Adliyesi Mahkemesi kararlarına karşı kanun yararına bozma yolu açılmalı ve buna ilişkin kanuni düzenleme yapılmalıdır. Diğer bir önemli sorun da değişik bölge adliye mahkemelerinin kararlarındaki farklılıklarının mağduriyetler oluşturması ve bu durumun hak ihlallerine yol açmasıdır. Kamuoyunda rahatsızlık duyulan bir diğer husus da aynı olayda aldıkları ceza bakımından bir kısım sanıkların istinafta itiraza, bir kısmının ise Yargıtay'da temyiz incelemesine tabi tutuluyor olması adil yargılanma hakkını zedeler niteliktedir. Bu halde suçlardan biri Yargıtay incelemesine tabi ise diğer suçların da bağlantılı olarak veya re'sen Yargıtay'a intikali adaletsizliğe engel olacaktır.
5. Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesini desteklerken, adli sistemin düzenli şekilde işlemesi için de bazı uyarılarda bulunmuştur. 2017 Yılında yaptığım adli yıl açılış konuşmasında, 'bölge adliye mahkemelerindeki mevcut iş yükü ile yakın gelecekte karşılaşacakları iş yükü arasında büyük bir uçurum olacağının farkında olmalıyız. … Bölge Adliye Mahkemelerinin performansını aşırı bir iyimserlikle bugünkü iş yüküne göre değerlendirmek ve ortalama yargılama süreleri bakımından Yargıtay ile karşılaştırmak bizi doğru sonuçlara ulaştırmaz.' demiştim. Bugün, Bölge Adliye Mahkemelerinin arşivlerindeki dosyalar büyük bir hızla artmaktadır. 2017 Yılı sonunda Bölge Adliye Mahkemelerinde devreden dosya sayısı 183 bin 040 iken, 2018 yılı sonunda bu sayı iki buçuk kat artarak 453 bin 567'ye yükselmiştir."