Geride bıraktığımız Cumartesi günü tüm olumsuzluklara karşın Çankırı'da gazetecilik mesleğini yerine getirmeye çalışan Mehmet Türk kardeşim "Dinç'le Boz aylar sonra yeniden biraraya geldi" başlıklı bir haber yaparak aşağıdaki fotoğrafı yayımladı. 

Üzülerek belirteyim ki kendi gündemimi takip etmekten Mehmet kardeşimin haberini gecikmeli olarak yaklaşık 48 saat önce farkedebildim... Ve uzun süre sayfadaki bu kareden gözlerimi alamadım!

Karenin sol tarafında kendini duvara dayamış (!) zat-ı muhterem Çankırı'nın geride bıraktığı 15 yılı talan etmiş, başkanlığını yaptığı kurumu 'bakkal dükkanı'ndan beter bir şekilde yönetebilmiş (!) ve bunun sonucunda bizatihi mensubu olduğu siyasi parti tarafından tribüne gönderilmiş bir şahsiyet mevcut!

Öyle ki; 15 yıl belediye başkanlığını yaptığı şehirde bugün 3-5 kişinin uğradığı çay ocaklarında taş okey oynar durumda!

Çok değil daha geçen yıl bu zamanlar sahip olduğu yetkiler (!) nedeniyle çevresinde el-pençe divan duranlar bugün Çankırı'nın sokaklarında dahi karşısına çıkmıyorlar... Çıkmak istemiyorlar!

Peki ya aynı masada karşısındaki zat-ı muhterem?!

2018 Mayıs'ından bu yana Çankırı Belediye Başkanlığı koltuğunda oturuyor... Partisi 31 Mart 2019'da yapılacak yerel seçimlerde ismini Belediye Başkan adayı olarak açıkladı...

Varlığının en önemli gerekçesi; Çankırı'nın çalınan 15 yılını en kısa sürede telafi etmek, Belediye'yi içinde bulunduğu bataktan düzlüğe çıkartmak... Yıllarca gözardı edilen "saçı bitmemiş yetimin malını talan etme" uygulamalarına son vermek...

Olumsuzlukları say say bitmez... Sayılan her bir olumsuzluğun ilacı da mevcut belediye başkanlığında oturan Hüseyin Boz üzerinde...

AK Parti'yi seven de sevmeyen de yüzünü Hüseyin Boz'a çevirmiş; "Hadi bakalım buyur sahne senin! Göster yeteneğini de kır şu zincirleri... Eline gelen fırsatı iyi değerlendir de hem Çankırı'yı hem de bizleri komşu iller seviyesine getir!" derken gündeme düşen bu kare ister istemez kafalardaki soru işaretlerini ard arda sıralayıveriyor...

İlk soru!

- Hüseyin Boz'un işi gücü yok mu da İrfan Dinç'le yemek yemeye vakit bulabiliyor?

İkinci soru!

- Hüseyin Boz, İrfan Dinç gibi 'siyasi bir mevta'dan ne alabilir ki, böylesi bir zamanda böylesi bir masada kare veriyor?

Bu can alıcı soruların sayısını artırmak çok kolay! Lakin şu iki soru dahi Belediye Başkanı Boz'u az da olsa sıkıntıya sokar!

Lakin benim ve de Çankırı'nın işi Hüseyin Boz'u sıkıntıya sokmak değil! Bunları geçtik...

Gün, bugün Çankırı'nın içinde bulunduğu sorunların vakit kaybedilmeden çözümü yönünde ter akıtmak! Böylesi bir süreçte Çankırı'nın 15 yılını heba eden şahsiyetle yan yana gelmek kimse kusura bakmasın ama; Götü boklu merkeple çölü aşma gayreti içerisinde bulunmakla eşdeğerdir!

AÇIKLAMA BEKLİYORUM
Bu yazı kaleme alınana kadar Belediye Başkanı Hüseyin Boz'dan 'yemekli görüntü' için tek bir cümlelik açıklama gelmedi!

Hangi düzeyde bir açıklama gelirse gelsin kişisel olarak benim tatmin olmam mümkün değil! Hüseyin Boz böylesi bir kare verdikten sonra şu soruları sorma vakti gelmiş olmalı! İşte Çankırı'nın soruları:

- Sayın Boz; Görevi devraldığınız (4 Mayıs 2018) gün itibariyle Belediyenin kasasında kaç TL vardı?

- Bugün itibariyle (19 Aralık 2018) Çankırı Belediyesi'nin kaç milyon lira borcu var?

- 2018'in ilk 4 ayında Çankırı Belediyesi aylık olarak ne kadar harcama yapıyordu? Bugün geriye dönük Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım aylarında kaç lira harcama yaptı?

SÖZÜN ÖZÜ
Çankırı Belediye Başkanlığı koltuğunda oturmak 'başkanlık' yapmak demektir... Belediye'yi yönetmek demektir... Belediye Başkanlı koltuğu ateşten gömlektir... Bu gömleği sırtında taşıyanlar da hal ve davranışlarına senden-benden daha fazla dikkat etmelidir... Etmek zorundadır...

Hüseyin Boz da yıllardır peşinde koştuğu koltuğa oturma şansını yakalamış, bunu da tescilleme fırsatı bulmuş iken böylesi saçma sapan, böylesi ucuz karelerde kendisine yer verilmesine fırsat vermemelidir!

Başkan Boz'a nacizane tavsiyem; Batağa dönüşmüş Belediye'yi en acilinden düzlüğe çıkartma yönünde mesai ver! Böylesi ucuz karelere senin ihtiyacın yok!

Öte yandan bu fotoğraf karesinin çıkmasına neden olan mekan sahibinin de 'peynir peşinde koşan fare' misali kış ortasında bir yerlerinin açık kaldığı da gün gibi aşikâr...

Saygılarımla...

Vedat BEKİ