İbrahim ZENCİRCİ
Vay benim köse sakalım
Ne demişler? “Bana plakanı söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” Atasözü bu boru değil.
Böyle Atasözü yok mu, diyorsunuz.
Varı yoğu boşverin siz, seçimler yaklaştı herkes plakasını bilecek!
Plakasını bilmeyen, ya plakasını öğrenecek, ya da boyunun ölçüsünü alacak!
Seçim sathı mailine girdik ya, Ağlarkaya’dan yuvarlanınca, Kucaklama taşını bulamayanlar, uzun süredir ortalıkta görünmeyen efendi ağalar bir bir meydana çıkmaya başladı.
Arz-ı endam eylediler.
Meydan dedikse Avara Tepesi Meydanı, Kucaklama Taşı Meydanı değil. Hele hele Çankırı’nın orta yerine kurulmuş mal pazarı hiç değil.
Malum bu pazarda görücüye çıkanların, ya dişleri sayılır, ya sağrısı yoklanır, ya da toynaklarına bakılır. Mala davara faydası olur mu? Orağa, küreğe gelir mi? Tarlaya, ekine girer mi, diye.
Seçmece bunlar, seçmece...
Bir de Kızılırmak Kavunu Pazarı vardır. Bu pazar, meydan olmadığı için Büyük Otel yanındaki yola traktörler iki geceli dizilir. Aralara Germece Kavununun da girdiği olur. Kavun Pazarında seçmece vardır.
Önce gözünle seçersin, yatak mı değil mi diye bakarsın? Kavunun yatak olup olmadığı renginden, lacivert donundan belli olur. Yatak kavununu Ankara’ya yolla seneler sonra, özellikle seçileceği zaman pişkin pişkin geri gelir.
Bir de yoklayarak ve de koklayarak seçmece vardır. Kavunu eline alırsın, evirir çevirirsin, koklarsın, dibacesindeki mührün büyüklüğüne bakarsın, arada bir de şap şap vurarak nasıl ses veriyor dinlersin. Boş teneke gibi “tın tın“ ötüyorsa, ya içi geçmiştir, ya da kelektir. Çankırı’nın kelek turşusu da meşhurdur. Kelek turşusunun konumuzla alakası yoktur.
Karaköprü Hıyarı hiç unutulur mu?
Seralarda yıl boyunca yetişen salatalık ve Çengelköy Bademi karşısında, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan, yöremizin meşhur "Karaköprü Hıyarı"nın AB standartlarında ve akademik ölçütlere uygun olarak tekrar yetiştirilmesi için, geçtiğimiz günlerde Sayın Rektörümüz ve Sebze Üreticileri Birliği ortak proje geliştirmek için toplanmışlardı.
Sayın Rektör Beyin bilgisine, Tokat Kebabının yanında Karaköprü Hıyarı iyi gitmez.
Karaköprü Hıyarından ne çoban salata olur, ne de cacık. Tohumluktur O.
Seçime meçime gelmediği gibi ondan okeye dördüncüde olmaz. Koskoca sosyal bilimci bunlarla muhatap olur mu hiç?
Bana plakanı söyle!
Son zamanlarda adam seçme eğilimine yeni bir moda eklendi!
Plakasına göre adam seçme!
Plaka dediğin arkaya ve öne yapıştırılan teneke bir levha. Neyin arkasına veya önüne yapıştırdığının önemi yok. Yeter ki yapıştır.
Cep telefonu numarasına, arabanın plakasına 18 yapıştırmak yıllardan bu yana moda zaten. Son zamanlarda e-mail adresleri böyle alınmakta.
Yani, bilgisayar ortamında e-posta adresinde 18, telefon numarasının sonunda 18, araç plakasında 18’i görürsen, anla ki işin hem cılkını, hem de okunu çıkartan birisiyle karşı karşıyasın!
Hadi diyelim ki, Çankırılı, memleketinin Ankara’nın Çankaya’sı ile karıştırılmaması için bu tür önlemler alıyor olabilir. Milletinvekilinin benzer alışkanlığına ne demeli? Hem de seçimler yaklaşınca söylüyor bunu efendi ağa. Bayram değil seyran değil, Almışın Memed ağa hoş geldin.
Yoksa ben “Çakma Çankırılı” değilim demeye mi getiriyor?
Efendi ağa plakayı 18 yapmış!
Önünü mü? Arkasını mı 18 yaptınız diye sorsak ayıp mı olur?
O işi her önüne gelen Çankırılı yapıyor!
O işin kolay tarafı… Sen asıl, Çankırı’ya bu güne kadar ne hizmet yaptın? Reklamları geçelim bir yol. Kısa geçelim Aydın havası olsun.
Seni TBMM’ye gönderdiğine bin pişman etme adamı!
Ama bu saatten sora nafile!
Sen değil miydin, 2007 seçimleri öncesinde, “Seçilirsem evimi Çankırı’ya taşıyacağım” (!) diyen.
Ankara’nın Çankaya’sı, galiba senin Çankırı’n olmuş!
Yeni evi oradan aldın diye duydum!
Bana plakanı söyle!
Bir daha söyle!
Bende seniiii…