Ömer Lütfi KANBUROĞLU
Türkiye'nin Usta'sı
Temel yolda yürürken bakmış ileride bir bina yanıyor. Etrafında kalabalık toplanmış, çatıda bir adamı kurtarmaya çalışıyorlar ama ellerinde merdiven filan yok, çaresizce ne yapacaklarını düşünüyorlar. Temel hemen koşturup binanın yanına gelmiş;
-Ben o adamı kurtarırım, bana bir ip bulun hemen.
Hemen ip bulup getirmişler, Temel’in eline tutuşturmuşlar. Temel ipi almış bir ucunu çatıdaki adama fırlatıp, bağırmış:
-Hemşerum, ipi beline sıkıca bağla!
Çatıdaki, can havliyle Temel’in söylediğini hemen yapmış; bağlar bağlamaz Temel ipi var gücüyle çekmiş. Tabi, Temel ipi çekince adam çatıdan kayıp düşmüş, yere çarpıp karpuz gibi patlamış. Etraftaki vatandaşlar hemen Temel’in etrafına toplanıp;
-Ne yaptın kardeşim, öldürdün adamı?
Temel başını kaşırken vermiş cevabı;
-Ya hu, ben birini böyle kurtarmıştım, ama çatıdan mı bacadan mı onu hatırlamayrum…
* * *
Hepimizin yaşadığı ve yaşayarak gördüğü, şahit olduğu bir konudur; ihtiyaç duyduğunuzda bir “usta” ararsınız. Evinizi boyatacağınız, tamirat yaptıracağınız zaman, çatınızın onarılması gerektiğinde, arabanız bozulduğunda ve bunun gibi durumlarda bir “usta” bulursunuz. Bu “usta” işi yapar, sonra bu “usta”nın yaptığı işi düzeltebilmek için başka “ustalar” bulursunuz, sonra bu başka “ustaların” yaptıkları işi düzeltebilmek için çabalar durur en sonunda tamirini yaptırdığınız her ne ise satar kurtulur ve rahat edersiniz.
İşte Türkiye’de “ustalık” böyle bir şeydir.
Adam “usta” olduğunu söyler ama hangi hususta “usta” olduğunu kendi de bilmez…
İş tecrübesi sorsanız, daha üç ay önce köyünde davar gütmüştür ama “usta”dır.
Referans isteseniz, metro inşaatı, marmaray, baraj, gölet, boğaz köprüsü her şeyi yapabileceğini düşünür ama çivi çakarken eğri çakar; olur o kadar… Çivi çakmayı öğrenirken davar suya girmiş o konuyu iyi öğrenememiştir.
Çivi çakmayı, boya yapmayı, sıva atmayı, oturmayı, kalkmayı hiçbir şeyi bilmez ama “usta”dır.
İşte böyle bir şey Türkiye’nin ustası…
Hiç bir şey bilmez, daha kötüsü bir şey bilmediğini de bilmez…
Her şeyi eline yüzüne bulaştırır, onun verdiği zararı düzeltmek için yaptığınız masrafın on katı daha çok harcarsınız ama bir türlü hatayı düzeltemezsiniz.
En iyisi yıkıp yenisini yapmaktır.