Tribünlerdeki 'yalnız' adam...

O'nu ilk kez gördüğümde boynunda Çankırıspor atkısıyla tribündeydi. Soğuk havaya, yorucu koşullara aldırış etmeden oradaydı. Çankırıspor için avazı çıktığı kadar bağırıyor, Çankırı'nın adını yüreğinden kopan bir sevdayla haykırıyordu.

Sahada futbolcuların gösterdiği mücadele kadar tribündeki bu samimi yürek dikkat çekiyordu.

Hangi taraftan baksanız, içtenliği gözlerinden okunuyordu. Eğer onu tarif etmek gerekirse, 'samimiyet' kelimesi belki de en çok O'na yakışır. İçindeki sevgi, emek ve bağlılıkta en ufak bir yapmacıklık yoktur. "Başkan olayım, öne çıkayım" ya da günümüz tabiriyle "PR yapayım" gibi bir düşünce O'nun için asla söz konusu olamaz! O'nu tanıyan herkesin ortak bir fikri var: O, Çankırı'nın öz evladı...

Zamanla dostluğumuz güçlendi, arkadaşlığımız derinleşti. Her geçen gün onun Çankırıspor'a olan bağlılığını, içtenliğini ve fedakârlığını daha yakından görme şansım oldu. İstanbul'da ya da Çankırı'da biraraya geldiğimiz her toplantı, O'nun heyecanıyla yeni projelere dönüşmekteydi. Fakat o projelerin hayata geçirilip geçirilmemesi O'nun için pek de önemli değildi! Asıl mesele, memleketimiz için bir şeyler üretmenin verdiği mutluluktu.

Bilenler bilir sohbetleri hep Çankırı içindir... Memleketimizin güzellikleri, Çankırıspor'un geleceği ve daha iyi bir futbol kültürü için yapılacakları konuşur.

Çankırıspor, 1074 Çankırıspor, bugün ise Çankırı FK... İsimler değişiyor ama O'nun için hiçbir şey değişmiyor! O, isimlerin ötesine geçen bir dava insanıydı. Tek bir hayali vardı: Çankırı'yı en iyi futbol liglerinde temsil eden, köklü, güçlü ve herkesin saygıyla andığı bir futbol kulübü inşa etmek. Bunun için gerekirse uykusuz kalır, gerekirse ailesinden-işinden, zamanından fedakârlık yapar.

Bir deplasman maçında O'nu tribünde tek başına otururken görmek mümkündür. Yanında kimse olmasa da orada dimdik durur, Çankırıspor'un adını gururla temsil eder. Görevli olduğu dönemde herhangi bir maçta ilk yarı bitmeden marketlerden aldığı suları soyunma odasına taşıdığını, futbolcuların en küçük ihtiyacını bile düşündüğünü bilirim.

Telefonla eşe-dosta ulaşıp "Kulüp için desteğe ihtiyacımız var" diyerek yardım isteyen yine O'dur. O'nun için hiçbir iş 'büyük' ya da 'küçük' değildir; Gerektiğinde sahada, gerektiğinde tribünde, gerektiğinde masa başında mücadelesini sürdürür.

Takımla birlikte deplasmanlara gittiğinde futbolculara moral kaynağı olur. Takım mağlup olsa bile yüzündeki o tebessüm kaybolmaz. "Önümüze bakacağız, Hacı!" diyerek herkese moral verir. O'nu tanıyan herkes şaka yollu şöyle der: "Alt lig menajerlerinden daha iyi biliyor bu işi". Hani bir dizide geçen "Biz bu işin yeri geldi imalatını, yeri geldi ithalatını, yeri geldi ihracatını yaptık" sözleri tam anlamıyla O'nu anlatmaktadır...

O'nunla birkaç dakika konuşsanız bile anlarsınız ki bu, sadece bir spor kulübü meselesi değildir. Bu, bir sevda hikâyesidir. Çankırı onun için yalnızca bir şehir değil, çocukluğunun, ailesinin, değerlerinin ve hayallerinin simgesidir. Bu sevda uğruna yorulmadan çabalayan, ailesinden ve kendi ihtiyaçlarından vazgeçebilen biri vardır karşınızda. Ama bunu kimse görsün diye yapmaz! Yalnızca yüreğinden geldiği için yapar...

Bugünlerde her Çankırı FK maçında telefonunu açıp YouTube'da canlı yayın yapıyor. Maçı öyle bir anlatıyor ki, eğitim almış birçok spikeri geride bırakacak kadar etkili. Sesindeki sevgi ve heyecan, her cümlesine yansıyor. Çankırı FK oyuncularından biri sakatlandığında, sanki kendisi sakatlanmış gibi yüzünü buruşturuyor, atılan bir golde ise içindeki tüm coşkuyu adeta patlatıyor.

Ayrıca Spor18 YouTube kanalında alt liglerin transfer bilgilerini, maç sonuçlarını ve futbol dünyasına dair birçok konuyu amatör bir ruh ve tarifsiz bir heyecanla izleyicilere aktarıyor. Konuklar alarak, yorumlar yaparak futbol dünyasına katkı sağlıyor. O, yalnızca bir futbol sevdalısı değil, aynı zamanda amatör futbolun gerçek neferi, alt liglerin sesi...

Kim bu adam?!

Adını sona bırakmayı tercih ediyorum... Çünkü O hiçbir zaman adının ön planda olmasını istemedi...
O'nun derdi, adı değil, Çankırı'nın adı duyulsun yeter...

O, Çankırı futbolunun gerçek neferi...

İsimsiz kahramanı: Atıf Koç...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
2 Yorum