Oktay KILIÇASLAN
Ters-i Dünya
Doğru mu yanlış!?
Yanlış mı doğru!?
Onu bunu bilmem!
Atalarımız bizleri yetiştirirken, "sen doğru dur, eğri belasını bulur" derdi.
Vatandaşlara sunulan Ters-i dünya nimetleri (!)
Siyasetçilerin şeyh ve şıhların ayağına secde ederek oy dilendiği,
Belediyelerde, "Himmet" adı ile rüşvet toplanıldığı,
İnsanların din ile aldatıldığı,
"Din"in (!) siyasi bir araç olarak kullanılması ile siyasete alet edildiği,
Başörtüsünün dinsellikten çıkarılıp, siyasal simge haline getirildiği,
"Bakara, makara at bir tane oradan" denilerek Kur-an ile dalga geçildiği,
"Peygamber efendimizin gurura kapıldığı" söylenilerek, Peygamber efendimizin küçük düşürüldüğü,
Faiz’in caiz kılındığı,
Hac'ca haram para ile gidilebileceğinin söylendiği,
Camii içerisinde miting yapıldığı,
Doğruyu söyleyenin ve hakkını arayanın terörist ilan edildiği,
İftira ile insanlarının susturulduğu,
Hırsızlığa, yolsuzluğa, tecavüze, iftiraya, hakarete normal göz ile bakan Müslüman bir devlet yaratıldığı,
Kuran kurslarında, çocuklara tecavüz edildiği,
Tecavüz artışına yetişilemediği,
Kadına şiddetin önüne geçilemediği,
Kadın cinayetlerinin normal karşılandığı,
Tecavüzcülerin ve hırsızların insanlara tazminat davası açtığı,
Tecavüz edilen kız çocuğuna, bir kerecikten bir şey olmaz denildiği,
Hukukun ve adaletin terazisinin yanlış tarttığı,
Demokrasinin ayaklar altına alındığı,
Adalet ve eşitlik isteyenin cezalandırıldığı,
Vatandaşlarına sürekli hakaret eden bir devlet erkânı yaratıldığı,
Çete liderleri ile insanların tehdit edildiği,
Ülkenin mülteci kampına çevrildiği,
Kendi vatandaşının ikinci ve üçüncü sınıf olarak görüldüğü,
Mültecilere maaş bağlanıldığı, kendi vatandaşına ise nankörlük yapıyorsunuz denildiği,
Teröristler yerine 'komutanlar'ın yargılandığı,
Teröristlerin, davul-zurna eşliğinde kahraman gibi karşılandığı,
Devlet erkânının teröristlerin ayağına gittiği,
Hâkimler ve savcıların yasaları bir kenara bırakıp! Siyasi talimat doğrultusunda karar verdiği,
"Biat et rahat et" diyerek insanların tehdit edildiği,
Pırıl pırıl okumuş gençlerimiz atama beklerken, kara tahtaya yazı yazamayan başbakanın olduğu,
İstiklal Marşı'nı söyleyemeyen! İl Milli Eğitim Müdürü'nün olduğu,
İşsizliğin sürekli arttığı,
Gelecek vaadetmeyen bir ülke olunduğu,
Üniversiteli çocukların işsizlikten ülkeyi terk ettiği,
İş için pankart açan insanların, çocukların fişlendiği,
Devletin şirketleştirildiği,
Tarihi rekor sayılacak oranda yolsuzlukların yapıldığı,
Yolsuzluk ve hırsızlık yapanın ödüllendirildiği,
"Milletin a….na koyacağız" diyen müteahhidin, takdir edildiği,
Ekonominin resmen çökertildiği,
Enflasyonun tavan yaptığı,
Yoksulluğun arttığı,
Siyasetçilerin isimlerinin yolsuzluk ve yalancılık ile hatırlandığı,
"Nisan Mart’tan, Mayıs Nisan’dan daha güzel olacak" yalanları ile insanların oyalandığı,
Zenginin daha zengin, fakirin daha fakir edilmesinin sağlandığı,
Fabrikaların iflas ettiği,
Rant için ormanların talan edildiği,
Devlet kurumlarının özelleştirilerek, peşkeş çekildiği,
Caminin bile satıldığı,
Liyakatsiz ve bilgisiz insanların bakanlıklara atandığı,
Yalan-yanlış ekonomi açıklamaları ile insanların kandırıldığı,
Yandaş(cılık), kabine(cilik) düzeninin kurulduğu,
Alt üst kimlik yaratılarak insanların ayrıştırıldığı,
Müzikten bile korkularak, müziğin yasaklandığı,
Eroin ve esrar içenlerin çoğaldığı, eroine pudra şekeri diyen hükümet yöneticilerinin olduğu,
Sigara içme yaşının ilkokul seviyesine indiği,
Suç işleme oranlarının kat be kat arttığı,
Haber alma özgürlüğünün engellendiği,
Gazetecilerin cezaevlerine atıldığı,
Yalan haberler ile insanlara tozpembe bir hayat yaşatıldığı,
Fabrikadan çok ceza evinin açıldığı,
Yasakların her geçen gün arttığı,
Her gelen günün, geçen günü arattığı!
Bu kadar ters-i durumların yaşandığı bir ülkede!
Yönetime Teşekkür etmek!
Nankörlük etmemek!
Her halde!
Boynumuzun borcu olurdu (!)