Tarım ve hayvancılıktan 'sanayi kenti'ne evrilen Şabanözü / 2

Tarım ve hayvancılıktan 'sanayi kenti'ne evrilen Şabanözü / 2

Hasan Hüseyin Dulun'un "Şabanözü"nün son 50 yılını kapsayan değerlendirmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. Şabanözü'nün geleceğine ışık tutacak olan bu yazı dizisinin 2'nci bölümüyle sizleri baş başa bırakalım...

Arada bir çook eskilere de giderim hayallerimde. İlk okul günlerimi anımsarım. Şimdi liseye dönüşmüş olan okul ve rahmetli dedem Demirci Hacı Osman (Bastaklı)ın “demirci dükkanı” karşı karşıyaydı (Şimdi Özcanlar'ın ev-binanın olduğu yer). Birinci teneffüsler çok uzun olurdu o zaman. Zil çalınca ne zaman dedemin yanına uğrasam, “Geç hadi oğlum körüğe” derdi. Sıcak demirci olduğu için, işlemekte olduğu her demir alet için mutlaka körüğün çekilmesi gerekiyordu. Ya eleman bulundururlar, ya işini yaptırana buyrulur “körük” işi ya da biz torunlardan biri denk gelirse ona kalırdı. Aklı eserse arada bir 25 kuruş harçlık verirdi ki, bizi demirci dükkanına çeken “asıl unsur”du bu 25 kuruş.

Çocukluğumuzda, gençliğimizde önemli sokak çeşmeleri vardı ilçe merkezinde; Çaylık en meşhuruydu. “Mescidin Bunar(pınar)”, “Çamaşırhane”, “Mülayımın Çeşme” ve adını anımsayamadığım birkaç tane daha… Çok amaçlı kullanılan bu çeşmeler; hem içme suyu hem de hayvan sulamada kullanıldığı gibi, aynı zamanda çamaşırhane olarak iş gören, öyle donatılmış olanlar da vardı. Hepsi de mahallenin ortak kullanımına ait “kamu malı” idi… Ve ilçeye can veriyordu bir zamanlar bu pınarlar.

İLGİLİ HABER
Yazının ilk bölümünü okumak için - TIKLA

Öyle her evde çamaşır makinesi yok, söz ettiğim dönemde. Özellikle ilkbahar ayları tamamen arınma mevsimiydi diyebilirim. Kışlık kirliler, ilkyazın gürül gürül akan derelerinde ya da Sanı Çayı’na götürülür, “çamaşıra konulurdu”. Söz ettiğim çeşmelerin suları da güç koşullarda ulaşırdı ilçe merkezine. O zamanlar plastik ya da metal boru yok, sanırım 40 cm civarı boyda ve adına da “pöyre” denilen pişirilmiş topraktan yapılmış borular, birbirine eklenerek o çeşmelere su ulaştırılırdı. Bu su yolu da kazma-kürekle, insan gücüyle açılıyordu sonuçta. Ne güçlükle o pöyrelerin döşendiğine tanık olmuştum birkaç kez.

ÜLKE GÜNDEMİNE TAŞINAN "DİBEK DAVASI" (!)
Bir de dibekler vardı, geçmişi anımsatan. Yaşı 50’nin altında olanların çok zor anımsayacağı bu dibekler de mahallelerin ortalarında bir yerlerde olur, sakinlerin kaynayıp kurutulmuş bulgurlarının kabuklarının ayrılması için “dövülürdü” tokmaklarla. O iş de imece usulü yapılır, yoldan geçen bile gelir, belli bir düzen ve sıra ile indirilen tokmaklardan birisini alır, o da başlardı “bulgur dövmeye”. Son aşaması evlerde gerçekleştirilir; el değirmeninde ihtiyaca göre çekilirdi.

Gün oldu, o dibeklerden birisi için “hırsızlık” suçlamasıyla mahkemeye verildik. Sebebi ise, toplamı 6-7 adet olan dibeklerin toplatılmasıydı. Belediye Encümeni kararıyla, kaybolmaya yüz tutmuş, gelenek ve göreneklerimizin izlerini taşıyan bu dibekleri gelecek nesillere aktarmak için toplatmaktı amaç. Toplandıktan sonra da, şehrin görünür yerlerinde korumaya alınıp, sergilenecekti. İşte o dibeklerden birisinin sahibi olduğunu iddia eden bir hemşehrimizce dava edilmiştik. Bu komediye, belediyecilik dönemimizde çıkardığımız “Şabanözünün Sesi” dergisinde; Adnan Menderes’in “bebek”, Celal Bayar’in “köpek” davasından sonra şimdi de “dibek davası” diye gönderme yapmıştık. Gerçekten de çıktık yargıç karşısına, hırsızlık suçlamasıyla. Belediye encümen üyeleri, Erna-Maş Müdürü, kepçe operatörü, işçiler ve Belediye Başkan Vekili olarak da ben. Komediyi dinleyen yargıç ilk celsede beraat vermişti.

dulun-50.jpeg

dulun-51.jpeg

dulun-52.jpeg

Zamanında ilçeye hayat veren bu çeşmelerin şimdiki içler acısı hali

"ÇİFTÇİ MALLARI KORUMA DERNEĞİ"
İlkbahar mevsimi geldiğinde bir duyuru yapılırdı ilçe halkına; “arklar temizlenecek! Bu duyurular, elektrik olmadığı zamanlarda “tellal” (Halil Çoban) maharetiyle, elektrik olduğunda da belediye hoparlöründen yapılırdı. Çiftçi Malları Koruma Derneği, yaptığı bu duyuru ile, sulak tarım yapılan alanlarda tarlası, bahçesi bulunanların ya bedenen ya da ücret karşılığı bu imeceye katılmaları istenirdi. Sanı Çayı’nda bentler tutulur, sırasıyla; Yukarıbük, Yeni Mahalle, Arpalık, Çiritçi… Demirlibent’e kadar giderdi bu işbirliği. Anlaşılacağı üzere, ne Arpalık konut alanıydı ne de Yeni Mahalle. Sanı Çayı boyu sağlı sollu her yer sulak tarım alanıydı. Yıllar önce yapılmış birkaç konut ve bahçe evi dışında tamamı ya ağaçlık ya da bahçe idi.

dulun-101.jpeg

dulun-01-001.jpeg

dulun-02-001.jpeg

2000’li yıllara doğru seracılığı da öğrenmeye başladı ilçemiz çiftçisi. Sulama yöntemleri de zaman içinde  değişti, gelişti. Fıskiyeler ve damlama sistemleri ile dağ başlarında bile tarım yapılabiliyor artık. Ama, akarsu yataklarındaki verimli topraklar kadar başarılı değil doğal olarak. Üstelik, sulak tarım alanlarımız hovardaca yok edecek kadar da fazla değil.

dulun-66.jpeg

dulun-67.jpeg

dulun-68.jpeg

* * *

ÇANKIRI'NIN SİYASETİ ÇERKEŞ/KURŞUNLU/ILGAZ HATTINCA BELİRLENİYORDU
Daha 80’li yılların sonlarına kadar yoksul, tarım ve hayvancılıkla kıt kanaat geçinen 3 bin nüfuslu küçük bir ilçeydi Şabanözü. Üstelik, sağ politikalarla iyice köşeye sıkıştırılmış, Orta ile birlikte iki ilçeden biriydi. Çankırı’nın siyasete yön verenleri; ya Merkez ya da Çerkeş-Kurşunlu-Ilgaz’dan oluşan “hat boyu”nca belirleniyordu.

12 Eylül (1980) faşizminin pençesinde kıvranan ülkemizde, sözde demokrasiye geçişin ikinci dönem seçimleri yapılıyordu, 1989 Yılının Mart ayında. İlk dönemi ANAP ezici bir çoğunlukla almış, hem yerel hem de genel seçim sonuçları sonrası halkı inim inim inletiyordu. İşte bu seçimde, ilçemiz tarihinde ikinci kez sol eğilimli bir parti (Erdal İnönü-SHP), Ahmet Alpay başkanlığında, içinde benim de olduğum ekiple, ilçemiz belediye seçimlerini kazanıyordu.

Genç ve idealist bir ekiptik. Hayallerimiz içinde, ilçeden dışa göçü engelleyecek iş ortamı yaratmak en önemli sırayı alıyordu. O yıllarda, 3 bin küsur nüfuslu ilçede 12 adet kahvehane bulunuyordu. Yani, bebekler dahil, her 250 kişiye bir kahvehane!.. Tembelliğin tescili bir bakıma. İşte bu tembel ve yoksul kente hayat vermek, çalıştırmak için çaba sarf ediyorduk. Bizim ilk dönemimizde belediye meclisi kararlarının çoğu “oybirliği ile çıkıyordu, bu nedenle. Yazı içinde o dönemde görev alan meclis üyelerimizi anmadan geçmek olanaksız. İlçenin tarihini, yazgısını değiştiren belediye meclisi bu üyelerden oluşmaktadır, bilinmesi gerekir. İçlerinde yaşamını yitiren değerli abilerimiz var, onlara rahmet dilerken, geride kalanlarına sağlıklı ve huzurlu bir yaşam dilerim. 1989-1994 dönemi Ahmet Alpay başkanlığında, Belediye Meclis Üyeleri: Fahrettin Kalaycıoğlu, Ali Bağcı, Mehmet Uğur, Hasan Hüseyin Dulun, Ahmet Yıldız, Zeki Uzel, Ekrem Hacıbayramoğlu, Selçuk Hancı, Muhittin Kırmacıoğlu, Mustafa Çevik, Hüseyin Kurt, Hüseyin Güner, Abdulkadir Arslan. (Üye sayısı, istifa ve vefatlar nedeniyle yedeklerden ilave edildiği için fazla görünmektedir)

25.04.1991 Gün ve 10 no'lu Belediye Meclis Kararı ile tarihi bir adım atılarak, üstelik “oy birliği” ile “İlave İmar Planı” onaylandı. 06.05.1993 gün ve 73 sayılı yazı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na, 75 hektarlık alanın Organize Sanayi Bölgesi olabilmesi için başvuruda bulunulmuş, 10.12.1993 gün ve 17747 sayılı bakanlık yanıtıyla, Şabanözü Organize Sanayi Bölgesi’nin “etüd yapılmak üzere” 1994 yılı yatırım programına alındığı bildirilmiştir. Peşinden de 1996 yılı “Yatırım Programına” alındığı resmi gazetede yayınlanmıştır. Sonraki gelişmeler olumlu yürümemiş, ancak Ali Çapcı (AKP)nın belediye başkanlığı döneminde, söz konusu Şabanözü Organize Sanayi Bölgesi onaylanarak faaliyete geçirilebilmiştir. OSB kuruluş öyküsünü geçmiş yıllarda yazmıştım.(*)Emek verenleri kutlarım.

dulun-organize-sanayi-resim-011.jpeg

Şabanözü Organize Sanayi Bölgesi şimdi devasa hacmi ile ilçemize ve ülke ekonomisine katkıda bulunuyor

Geçen süre içinde elbette yatırımlar durmamış, sanayileşme sürmüştür. İlimizin, “Kalkınmada öncelikli 2. Bölgede olması” işlerin biraz daha kolaylaşmasını sağlamıştır.

OSB ilanı öncesi, en başta il düzeyinde engeller çıkartılmış, onlarla da mücadele edilmişti. 25.01.1991 gün ve 75 sayılı ve Vali Yardımcısı Nevzat Ünsal imzalı yazı ile önümüze adeta bir set çekiliyordu. Özetle, Şabanözü’nde yatırımcılara, sanayi kuruluşlarına yer verilmemesi, Korgun Organize Sanayi Bölgesi’ne yönlendirilmesi “rica” ediliyordu. Süreç işlerken, takvimler 90’lı yılların başını, ilçe nüfusu da 3 bin 12 rakamını gösteriyordu.

***

(Devam edecek)

SON BÖLÜMÜ OKUMAK İÇİN - TIKLA

Yazıya destek: http://blog.milliyet.com.tr/sabanozu-organize-sanayi-bolgesi-ve-kurulus-gercekleri/Blog/?BlogNo=451361

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
9 Yorum
Önceki ve Sonraki Haberler