Taraf Türkiye ve ABD'nin Irak pazarlığını açıkladı
ABD kriptolarında tezkere pazarlığı: EVET DERİZ DE BU PARA AZ.. 72 saatiniz var sayın Başbakan
Wikileaks'ten Türkiye ile ilgili belgeleri yayınlama konusunda anlaşan Taraf Gazetesi dün ABD'nin Gülen kriptolarını yayınlamıştı. Gazetede bugün de Amerika'nın Gül'le savaş pazarlığı var. AKP Hükümetinin Irak'a Türkiye'nin de girmesini isteyen ABD'ye cevabı: Gireriz de bu kadar para bize yetmez...
" WIKILEAKS TÜRKİYE BELGELERİ"
Türk-Amerikan ilişkileri tarihinin en kritik dönemeçlerinden biri olan Irak Savaşı'na ilişkin pazarlıklara da ışık tutuyor. George W. Bush, 2001 yılı başında göreve gelmesinden itibaren Saddam Hüseyin'i devirmeyi aklına koymuş, aynı yılın 11 eylül günü gerçekleşen saldırılar sonrasında ise bunu sağlayacak bir savaş için uluslararası zeminin artık çok daha kolayoluşturulabileceğini düşünmeye başlamıştı.
Bu kapsamda, ABD ve Britanya hükümetleri, Irak'ın elinde kitle imha silahları olması halinde bunun kendileri ve bölgedeki müttefikleri için büyük tehdit oluşturacağı savıyla, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni harekete geçirdiler. Güvenlik Konseyi'nin 1441 sayılı karan böyle çıktı; bu karar, Birleşmiş Milletler silah denetçilerinin, Saddam'ın elinde kitle imha silahı ile "cruise" füzeleri bulunmadığım teyid etmek amacıyla Irak'ta kapsamlı inceleme yapmasını öngörüyordu.
Biz, Irak'ın elinde ABD'nin iddia ettiği türden kitle imha silahlannm bulunmadığını bugün artık biliyoruz. Ancak 2002 yılı sonunda, dünyanın birçok merkezinde olduğu gibi Ankara'da da bu bilgiyoktu. AKP 3 kasım seçimlerinde zafer kazanmasının ardından, 18 kasımda 58. hükümeti kurmuş; Abdullah Gül başbakanlığındaki hükümet 28 kasım günü 170 ret oyuna karşılık 346 vekilin desteğiyle Meclis'ten güvenoyu almıştı.
Gül ve kabine arkadaşları, siftahı Türkiye tarihinin en büyük savaş pazarlıklarından biriyle yapmak zorunda kaldılar. Başkan Bush, yeni Türk hükümetinin "savaşta ABD'nin yanında olup olmayacağını" bir an önce bilmek istiyor ve eğer cevap "evet" ise askerî hazırlıkların derhal başlatılmasını talep ediyordu. Bu amaçla, Pentagon'm iki numarası, Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ile ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi, o gün itibariyle de Dışişleri'nin üç numarası, Müsteşar Marc Grossman'ı Ankara'ya gönderdi. İki yetkili, hükümetin güvenoyu almasından sadece beş gün sonra, "Hadi söyleyin bakalım, ne yapacaksınız" sorusuyla Gül'ün karşısına çıktılar. 1 Mart 2003'teki Meclis kararına kadar uzayacak çetin pazarlık sürecinde en kritik safhaya böylece girilmiş oldu. Bugün, bu kritik safhanın ilk görüşmeleriyle ilgili Amerikan resmi notlarını,
parantez içlerinde koyu italik harflerle yaptığımız küçük birkaç açıklama dışında araya girmeksizin tam metin halinde yayımlıyoruz. Irak Savaşı'na ilişkin pazarlığın devamını yeni belgelerle getirmek üzere...
ÜÇ GÜN İÇİNDE BİR CEVAP LÜTFEN
Tarih, 20 Aralık 2002. ABD'nin o günkü Ankara Büyükelçisi W. Robert Pearson uzun bir Noel tatili yapamayacağını biliyordu. Yine de mesaisine birkaç günlük ara verebilmek için oturdu, merkeze uzun bir telgraf yazdı. "GİZLİ" ibareli bu telgraf, "Wolfowitz ve Grossman Irak'ta destek için Türklere bastırıyor" başlığım taşıyordu. Pentagon ve ABD Dışişleri'nin iki kilit isminin Ankara'daki yoğun görüşme trafiği, bu telgrafa cümle cümle yansıdı:
ÖZET: (1) 3 aralıkta Savunma Bakan Yardımcısı {Paul) Wolfowitz ile Dışişleri Müsteşarı (Marc) Grossman yeni Türk Başbakanı Abdullah Gül, Dışişleri Müsteşarı (Uğur) Ziyal başkanlığında kurumlararası bir grup, Türk Genelkurmay İkinci Başkam General (Yaşar) Büyükanıt, muhalefet lideri (Deniz) Baykal ve Milli Savunma Bakanı (Vecdi) Gönülle görüştüler. Savunma Bakan Yardımcısı her bir görüşmede, Türkiye'nin Irak'a karşı muhtemel askerî eylemlerde nasıl bir roloynamaya hazır olduğu konusunda adlen netlik sağlanması gerektiğini vurguladı. Savunma Bakan Yardımcısı, spesifik olarak, asker-askere görüşmelerin (iki ülkenin askerî yetkilileri arasında işbirliğinin neüeştirileceği Irak konulu toplantılar kastediliyor), Türk tesislerinin (askerîhavaalanları ve üsler kastediliyor) yerinde mcelenmesinin ve tesislerdeki hazırlıkların derhal başlamaması halinde, "Kuzey Opsiyonu"nun (Irak'ın kuzeyden de işgal edilmesi kastediliyor) yakın zamanda olanaksız hale geleceğini kaydetti. Savunma Bakan Yardımcısı, ABD hükümetinin 6 aralık tarihine kadar bir cevap alması gerektiğini söyledi ve Türkiye'nin tam bir ortak haline gelmesi durumunda ABD hükümetinin sağlayacağı hatırı sayılır yardım paketinin ana hatlannı açıkladı. Türk hükümeti yetkilileri bir Irak harekâtı konusundaki kırmızı çizgilerini tekrarladı ve Türkiye ve ekonomisiaçısından potansiyel riskleri vurguladı. Gül asker-askere planlamanın başlatılmasına ve Türk askerî tesislerim yerinde incelemesi için ABD'ye izin verilmesine razı oldu. Ancak tesislerdeki hazırlıklar, askerî birliklerin listeleri, koalisyon güçlerinin rolü ve Kuzey Opsiyonu'na Türklerin katılımı dahil olmak üzere Türkiye'nin muhtemel katkılarına ilişkin köklü kararlar için ek süre ricasında bulundu. Türk hükümeti, Türkiye'nin AB ile ilişkisinin ve Kıbns'm önemini vurgulamak için de bu fırsatı kullandı.
TÜRK BAŞBAKANI GÜL
(2) Savunma Bakan Yardımcısı, Gül'ü yeni kurduğu hükümet için tebrik ettikten sonra, kendisinin ve Müsteşar Grossman'ın, Irak'a yönelik muhtemel askerî harekâtın hazırlıklarına Türkiye'nin potansiyel katkısını ele almak üzere, Başkan Bush tarafından Ankara'ya gönderildiklerini söyledi.
Savunma Bakan yardımcısı Başbakan Gül'ün göreve çok kısa bir süre önce geldiğinin gayet iyi farkında olmakla birlikte Türkiye'nin oynamak isteyeceği rolle ilgili kararın "gerçek bir aciliyet" arz ettiğini vurguladı.
YA RIZASIYLA OLUR YA DA ZORLARIZ
(3) Türkiye ile ABD'nin bu konu üzerinde geçen temmuzdan beri iyi ve aynnülı görüşmeler yaptıklanm kaydeden Savunma Bakan Yardımcısı, Başkan Bush'un Irak'la savaşa girmek konusunda henüz bir karar vermediğini de Gül'e hatırlattı: ABD hükümeti bu krizi barışçı yollardan çözmek için çaba gösteriyor ama Başkan, Irak'ı elindeki kitle imha silahlanndan arındırmaya da kararlı, "mümkün olursa bunu Irak'ın kendi rızasıyla ama gerekirse de kuvvet kullanarak yapacak." Savunma Bakan Yardımcısı, ABD'nin Türkiye'den Irak'a karşı kuvvet kullammınm planlamasına ve hazırlıklarına katılmasını istediğini de ekledi: Banşçı bir sonuç için tek şans kararlı bir güç gösterisi oluşturmak. Askerî güç diplomasimizin dayanağıdır.
ASKERLERİMİZİN LİSTESİNİ VERELİM
(4) ABD hükümetinin Ankara'dan neler istediğini tekrarlayan Savunma Bakan Yardımcısı bazı temel talepleri yeniden gündeme getirdi:
- Asker-askere planlama görüşmelerinin başlaması;
- Belli bazı Türk askerî tesislerinin yerinde incelenmesine ve tesislerin hazırlanmaya başlamasına izin verilmesi;
- Kuzey Opsiyonu'nun geliştirilmesine Türk katılımının sağlanması;
- Birleşik Krallık gibi muhtemel koalisyon güçlerinin rolü dahil olmak üzere önerilen askerî birlik listelerinin kabulü;
- Operation Northern Watch (1 Ocak ı&fde başlayan, ABD, Britanya ve Türkiye'den katılımla devam ettirilen toplam 45 uçaklık hava operasyona.. "Operasyon Kuzey Meme" olarak da adlandırılan operasyonun amacı, hak uçaklarının 36. paralelin kuzeyinde uçuş yapmasını engellemekti. Türkiye, İncirlik Üssü merkezli operasyonun devamına altı ayda bir Meclis karanyia onay veriyor ve bunun daimi hal almasını istemiyordu. ABD ise bu periyodik "onay" mecburiyetinin kaldırılmasını talep ediyordu.)
- Türk hava sahasının kullanım haklarının (ABD'ye uçuş hakkı verilmesinin) onaylanması;
- Gerekirse Kuzey Irak'taki teröristlere karşı destek sağlanması (Savunma Bakan Yardımcısı, Hurmal'da terörist olmasından şüphelenilen birkaç yüz kişinin bulunduğunu söyledi.)
TEK CEPHEYLE KAYARIZ SONRA
(5) Savunma Bakan Yardımcısı, planlamanın, hem Kuzey Opsiyonu'nu hem de Güney Opsiyonu'nu içeren bir hazırlıktan sadece Güney Opsiyonu'nu hedefleyen bir hazırlığa kaymasının gerekli olacağı zamana yaklaşıldığından Türkiye'den bir cevap alınmasının gerektiğini yeniden vurguladı. ABD'nin Saddam Hüseyin'e karşı askerî bir girişimde bulunması halinde, bunu önemli sayıda ülkeyle birlikte yapacağını da sözlerine ekledi.
BÜTÜN KIRMIZI ÇİZGİLER ORTAK
Savunma Bakan Yardımcısı Türkiye'nin askerî harekât konusundaki kırmızı çizgilerinin ABD'nin de kırmızı çizgileri olduğunu yeniden ifade etti:
- Irak'ın toprak bütünlüğü korunacak,
- Bağımsız bir Kürt devleti olmayacak,
- Türkmen halkının haklan ve refahı gözetilecek,
- Kerkük ve Musul'un Irak'ın ulusal denetiminde olması durumu sürecek ve
- Irak'ın petrolünün ulusal kontrolde kalması sağlanacak.
YARDIM PAKETİNİZİ HAZIRLIYORUZ
(6) Savunma Bakan Yardımcısı, Irak'a karşı askerî eyleme katılması halinde Türkiye'nin kazanacağı çok şey olduğunu söyledi. Böylece savaş daha az riskli olabilir, daha kısa sürebilir ve Türkiye'nin ve bölgenin ekonomisine daha az zarar verebilir. Kuzey Irak'ta bir otorite boşluğu oluşma potansiyeli de azalır. Savaştan sonraki dönemin idaresi kolaylaşır. Savunma Bakan Yardımcısı, ABD'nin, Türkiye'nin böyle bir askerî harekâtın neden olabileceği iktisadi risklerle ilgili endişelerinin gayet iyi farkında olduğunu da söyledi. Bu nedenle, ABD Başkam'mn Türkiye'ye sağlam bir yardım paketi sağlamak için Kongre ile işbirliği yapmaya hazır olduğunu bildirdi. Eğer ABD ile Türkiye Irak'a karşı savaşa girerlerse, bu pakete şunlar dahil olacak:
- İki yıl için yılda iki milyar dolarlık bir tür karma Dış Askerî Finansman (FMF) ve Ekonomik Destek Fonu (ESF) desteği; bunlardan ikincisi Dünya Bankası ve IMF'nin kredi dilimlerinin serbest bırakılması ile eşzamanlı olarak verilecek;
- Başka ülkelerce yapılacak 1 milyar dolarlık petrol hibesi; (Kuveyt ve Suudi Arabistan kastediliyor)
- ABD savunma güçlerinin Türkiye'den yapacağı beş yüz milyon dolara kadar alımlar.
(7) Eğer Türkiye tam katılım taahhüdüne girerse ama savaşmak gereksiz olursa, Başkan Kongre'den 2004 mali yılı için Türkiye'ye 250 milyon dolarlık yardım talebinde buılunmaya hazır ve bu miktarı 105 milyon dolar arttırmayı da ümit ediyor. Bu 175 milyon dolar FMF, 175 milyon dolar ESF ve Uluslararası Askerî Eğitim Fonu (IMET) kapsamında 5 milyon dolar demektir. Füze savunmasında işbirliği, ihtiyaç fazlası savunma malzemesine daha fazla erişim ve İncirlik ile Konya askerî üslerindeki tesislerin iyileştirilmesi de buna eklenecektir.
(10) Savunma Bakan Yardımcısı Türkiye'nin bu talebi reddetmesi halinde, Irak'a karşı bir savaşın daha uzun süreceği, daha maliyetli {burada "cosûier" kelimesi kullanılıyor ki bu insan kaybını imde edebileceği gibi savaşın daha masraflı olacağı anlamına da gelir) olacağı ve Kuzey Irak'taki gelişmeler konusunda daha fazla belirsizlik yaşanacağı uyansmda bulundu. Savunma Bakan Yardımcısı, gerekli planlamanın yapılabilmesi için ABD'nin Türkiye'den net tavır beklediğinin de altını çizdi. Bu sağlanmazsa, planlamanın Türkiye'siz bir şekilde sadece Güney Opsiyonu'na odaklanması gerekecekti. Savunma Bakan Yardımcısı haftasonuna, yani 6 aralık gününe dek bir karar verilmesini istedi.
HAFTASONUNA KADAR MI
(11) Başbakan Gül, "Haftasonuna kadar mı?!" diye hayret gösterdi. Türkiye'nin ve ABD'nin on yıllardır stratejik ortak olduklarını belirterek devam etti ve Türkiye'nin bu ilişkiyi sürdürmek ve derinleştirmek istediğini söyledi. Ancak hükümet, güvenoyunu daha yeni almıştı ve bu konuda sadece iki brifing almıştı. Gül, "Bu konuyu takip ediyorduk ama, tabii, görev başında olunca iş farklı" diye ekledi. Dahası, hükümetin gündeminde yaklaşan AB Kopenhag Zirvesi ve Kıbrıs gibi ivedi meseleler de var.
(12) Gül, Irak'ın büyük acılara neden olan kötü bir rejimle yönetildiğini söyledi. İrak'ın kitle iletişimsilahlarının Türkiye ve bütün bölge için tehlike oluşturduğunu kabul etti: "Savaşın iyi bir şey olmadığını biliyoruz. Savaştan uzak durulmalıdır ama sizin üzerinde durduğunuz noktalan da anlıyoruz." Türkiye'nin Irak'ta tarihî kökleri olduğunu ve Türk güvenliğinin Kuzey Irak'taki olaylardan doğrudan etkilendiğini sözlerine ekledi.
KAMUOYU İÇİN BİZE ZAMAN VERİN
(13) Gül, "Samimi konuşmak gerekirse, siyasi bir karar verebilmemiz için biraz zamana ihtiyacımız var" dedi. Kamuoyu oluşturmak için zaman gerekiyor. Gül, Türkiye'nin bu taleplere evet diyebileceğini iki kez daha tekrarladı ama hükümetin son duruma vakıf olabilmek için zamana ihtiyacı var, parlamentoya gitmesi ve kamuoyu oluşturması gerekiyor. Gül milyonlarca kişinin işsiz olduğu Türkiye'nin kırılgan ekonomisinin de sorun oluşturduğunu söyledi. Irak'a karşı askerî harekât, iktisadi reformlarda sağlanan ilerlemeye zarar verebilir. "İşbirliği yapacağız, işbirliği yapacağız" diye vurgulayarak konuştu: "Çalışmak için zamana ihtiyacımız var, zira yeni Dışişleri Bakanı (Yaşar Yahş) az şey biliyor ve yeni Savunma Bakanı (Vecdi Gönül) az şey biliyor."
KOPENHAG'DAN ÖNCE DÜNYADA OLMAZ
(14) Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal iki açıklama yaparak devreye girdi: Birincisi, Savunma Bakan Yardımcısı'nın yaptığı teklif, Türkiye'nin alması istenen riskler ve üstlenmesi istenen maliyetle orantılı değildi. İkincisi, Türkiye yaklaşan AB zirvesi ve Kıbns'ta çözüm müzakereleri nedeniyle Avrupa'yla ilişkisinde belirleyici bir aşamaya giriyordu: "Eğer bu iki engeli aşamazsak (AB katılım müzakereleri için
ASKER-ASKERE PLANLAMA BAŞLASIN
(15) Savunma Bakan Yardımcısı şu anda en acil önceliğin planlama görüşmelerinin başlaması, tesislerin incelenmesine girişilmesi ve sonra tesislerde hazırlık yapılması olduğunu söyledi. Daha sonraki en önemli nokta, savaşa hazırlanmak üzere asker çıkarmak olacaktı. Nihai karar noktası ise savaşa gitme kararıydı. "Eğer diplomasi etkili olacaksa, mesafe katetmeliyiz" diye ekledi. Ziyal asker-askere planlamanın başlamasının ve tesislerdeki incelemelerin parlamento onayı alınmadan da yapılabileceğini belirtti; bunun üzerine Başbakan Gül de asker-askere planlama görüşmelerinin başlayabileceğini kabul etti.
AB ÜYELİĞİNİZ İÇİN DESTEĞİMİZ KUVVETLİ
(16) Büyükelçi Grossman, ABD Başkanı'nın, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım müzakereleri için tarih alma arzusunu desteklemek amacıyla çok gayret gösterdiğini söyledi: "12 aralığa kadar bu çizgide baskı yapacağımız konusunda bize güvenebilirsiniz." Türkiye'nin demokratik reformları ve Kıbrıs müzakerelerindeki ilerleme sayesinde bu hedef doğrultusunda bir momentum oluşuyor. Grossman yeni Türk hükümetine Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin (KoüAnaan) Kıbrıs planını bir çözüm anlaşmasının temeli olarak kabul etme yönünde somut bir taahhüde girmesi tavsiyesinde bulundu. Bunu yapmak, Türkiye'nin AB'ye katılım müzakereleri için kesin bir tarih alması şansını olumlu etkileyecekti.
(17) Başbakan Gül, hükümetinin Kıbrıs Türk lideri (Rauf) Denktaş'la konuştuğu cevabını verdi. Türkiye'nin AB'ye er geç katılacağım vurguladı: "Bizim zihniyetimiz bu." Türkiye'nin katılımından sonra, AB'nin dünyada daha ciddi bir oyuncu haline geleceğini savundu. Türkiye'nin üyeliği, Müslüman dünyaya, demokratik olmanın cazip olacağı mesajını gönderecektir.
(18) Savunma Bakan Yardımcısı "Bu, AB için inanılmaz bir stratejik fırsat ve umarım bunu WSJSl, l boşa harcamazlar" diye eldedi. Ama pratik açıdan, AB'ye katılım ile Kıbrıs birbirine bağlıdır. Bu ikinci meselede ilerleme sağlanması, ilk mesele açısından muazzam bir adım teşkil edecektir. Bu, ABD'nin de Türkiye'ye daha fazla yardımcı olmasını mümkün kılacaktır.
SİZE AZ GELEBİLİR AMA BİZİM İÇİN ÇOK PARA
Toplantıyı kapatırken, Savunma Bakan Yardımcısı, Ziyal'in yardım paketine ilişkin eleştirisine cevap vererek, "Bu rakamlar sizin için büyük olmayabilir ama bizim hükümetimiz için büyük. Bu miktar, esaslı bir Başkanlık taahüüdünü temsil ediyor" dedi. Türk hükümetine de bu rakamları kamuoyuna açıklamaması yönünde kuvvetle tavsiyede bulundu. Kamuoyuna açıklamalarda izlenen çizgi basitçe şu olmalı: ABD, Türkiye'ye destek olmaya hazırdır.
TÜRK DIŞİŞLERİ'NDE YUVARLAK MASA TOPLANTISI
(19) Ziyal daha sonra Savunma Bakan Yardımcısı'm ve Grossman'ı Dışişleri Bakanlığı'nda bir saatlik bir kurumlararası toplantıda ağırladı. Toplantı, Irak'la bir savaş halinde, Türkiye'nin ekonomisine olan piyasa güvenini sürdürmek amaçlı ikili bir standby fonu oluşturulması yönündeki Türk önerisi üzerinde yoğunlaştı. Savunma Bakan Yardımcısı bu önerinin olabilirliğini incelemeyi kabul etti. Ziyal'in, Savunma Bakan Yardımcısı'nm Başbakan Gülle daha önce yaptığı görüşmeyi özetlemesi ardından, Başbakan'm asker-askere planlama görüşmelerinin ve Türkiye'nin askerî tesislerinde yerinde incelemelerin başlamasına onay vermesi ele alındı. Müsteşar Grossman, Türk Dışişleri temsilcileriyle Kıbrıs konusuna devam niteliğinde, uzun bir görüş teatisi yapü. Grossman, Kıbrıs sorununu çözmek için en iyi zamanın şimdi olduğunu savundu. AB'nin 12-13 aralıkta Kıbrıs'ın katılımı yönünde karar vermesi öncesinde, Türk hükümetinin tek yapması gereken, Birleşmiş Milletler planının ilk iki sayfasını imzalamaktı.
58 MİLYAR DOLARA İHTİYAÇ OLABİLİR
(20) İkili Standby Fonu: Ziyal toplantıyı, Hazine Müsteşarı (Faik) Öztrak'tan, Irak'la bir savaş halinde Türkiye'nin karşılaşacağı iktisadi sonuçlarla ilgili değerlendirmesini sunmasını isteyerek açtı. Öztrak, Irak harekâtının etkisini, 2003 yılı için finansman açığı bazında, en iyi ihtimalle (kısa bir savaş) 47 milyar dolar, en kötü ihtimalle (uzun bir savaş) 58 milyar dolar olarak tahmin etti. Savaşın petrol ve doğalgaz fiyatlarını yükselteceğini, ihracatı düşüreceğim, turizm ve petrol boru hattından elde edilen geliri azaltacağını öngördü. Psikolojik etkiler de, tüketici harcalamalarınm azalmasına, vergi gelirlerinin düşmesine ve sosyal güvenlik amaçlı ve mültecilere yönelik kamu harcamasının artmasına yol açacaktı. Faiz oranları yüzde 10 artacak ve liranın dolar karşısındaki değeri yüzde 28 düşecekti. Savaş sonrası belirsizlik de ekonomi üzerinde esaslı bir etki yapacaktı. Öztrak aynı zamanda Avrupa'da yaşanacak bir iktisadi yavaşlamanın Türkiye'nin ihracatına darbe vurması gibi dolaylı maliyetlere de değindi. Daha sonra her şeyi üç faktörde özetledi: Gelirlerde kayıp, harcamalarda artış ve mali piyasalara erişimin kısıtlanması.
(21) Öztrak ve Ziyal, 20 milyar dolarlık bir rakam telaffuz ederek, ABD'nin "standby anlaşması" şeklinde "erken ve esaslı" bir mali destek sağlamasından yana konuştular. Bunun piyasalarda "ABD, Türkiye'nin değerim kaybetmesine izin vermez" ve Türk ekonomisi batmadan yüzmeye devam eder algısını müspet biçimde etkilemenin en iyi yolu olacağını söylediler. Türkiye'nin bu standby fonlarını sadece ihtiyacı derecesinde -en iyi senaryoda daha az, en kötü senaryoda daha çok -çekmesine izin verilecekti. Öztrak, Türklerin analizinin Savunma Bakan Yardımcısı'nın anahatlarım anlattığı Irak ve diğer komşularla ticari ilişkilerin artmaya başlaması ve daha istikrarlı bir bölgede turizmin gelişmesi gibi muhtemel orta ve uzun vadeli yararları hesaba katmadığı şeklinde Büyükelçi Pearson tarafından ifade edilen görüşü kabul ettiğini de söyledi. Öztrak ayrıca, Türkiye'nin, "çok fazla şartı olacak" yeni bir IMF standby müzakeresi yapmaktansa, bu emanet hesabının ABD hükümeti tarafından denetlenmesini çok daha yeğlediğini Müsteşar Grossman'a teyid etti.
İKİLİ STANDBY OLABİLİR, HELE BİR DÜŞÜNELİM
(22) Savunma Bakan Yardımcısı, Türkiye'nin "standby" yaklaşımının, kendisinin Başbakan'a anlattığı haliyle Başkan'ın paketine alternatif oluşturabileceğini söyledi. İkisini birden yapamazdık. Sorun, olumsuz piyasa etkilerini yatıştıracak bir mekanizmanın nasıl oluşturulacağı ve Türkiye'nin sadece ihtiyaç halinde çekebileceği bir fonun nasıl yaratılacağıydı. Savunma Bakan Yardımcısı, Ziyal'in "üçüncü bir kanal" (mevcut siyasi ve askerî kanallara ilaveten) açıp iktisat uzmanlarının Türk yaklaşımının fizibilitesini tartışmasının sağlanması önerisiyle de hemfikir oldu. Ziyal, iktisat uzmanları bir yandan konuşurken, zaman kaybetmemek için ABD'nin de (hükümet kastediliyor) Capitol Hill (Kongre kastediliyor) ile, Türkiye'ye yardım paketi konusunda istişarelerine başlaması tavsiyesinde bulundu.