Süleyman Şah Türbesi IŞİD'e veriliyor
IŞİD, Musul Konsolosluğu'nda rehin aldığı 49 personeli serbest bırakma karşılığında, Türkiye'nin yurtdışındaki tek toprağı olan 928 yıllık Süleyman Şah Türbesi'ni istedi. Hükümet kabul etti.
TARAF gazetesinde yer alan habere göre; İki buçuk aydır süren rehine pazarlığında Ankara'yı köşeye sıkıştıran IŞİD, Türkiye'den önce para ve silah istedi. Pazarlığın dozunu gittikçe artıran örgüt, son olarak 49 rehinenin serbest bırakılması karşılığında yurtdışındaki tek Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesi'nin boşaltılmasını talep etti. IŞİD'le çatışmaya girmek istemeyen hükümet, bu isteğe yeşil ışık yaktı.
Ankara’daki İŞİD pazarlığının perde arkası şöyle:
IŞİD’in yeni talebiyle 49 elçilik personelinin rehin alınmasıyla ilgili kriz farklı bir boyut kazandı. Daha önce, rehineler karşılığında Türkiye’den para, silah talebinde bulunan IŞİD, bu kez gözünü, Türkiye’nin kendi sınırları dışındaki tek toprağı olan, Suriye’deki Süleyman Şah Türbesi’ne dikti.
ÜÇ HAFTA SÜRE VERİLDİ
Taraf’ın hükümet kaynaklarından edindiği bilgiye göre, Suriye’de hâkimiyet sahasını genişleten IŞİD, 49 rehinenin serbest bırakılması karşılığında Suriye’nin Halep kentine bağlı Karakozak Köyü sınırları içinde yer alan Süleyman Şah Türbesi’nin üç hafta içinde boşaltılmasını istedi. IŞİD, boşaltılmaması hâlinde türbeye saldırıda bulunabileceklerini de belirtti.
GENELKURMAY’A TALİMAT
IŞİD ile bir çatışmak istemeyen AKP Hükümeti, Süleyman Şah Türbesi’nin boşaltılmasına yeşil ışık yaktı. Hükümet bu konudaki kararını Genelkurmay Başkanlığı’na iletti. Ancak bu talimat, Genelkurmay’a IŞİD’in talebi olarak aktarılmadı. Hükümet, IŞİD’in Süleyman Şah Türbesi’ne olası saldırı ihtimaline karşılık, türbenin boşaltılması gerektiğini Karargâh’a iletti. Genelkurmay da, hükümetten gelen talimat üzerine, çekilme için bir ön hazırlık yaptı. Ancak çekilme işlemi henüz başlamadı. Kamuoyuna da, olası bir çatışmanın önlenmesi için boşaltıldığı yönünde mesaj verilecek.
OSMAN GAZİ'NİN DEDESİ YATIYOR
Ceber Kalesi, Süleyman Şah Türbesi ve Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun bulunduğu arazi, Türkiye’nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçası. Sözkonusu bölge Halep’te yer alıyor. Türbede, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi’nin dedesi ve Ertuğrul Gazi’nin babası olan Süleyman Şah’ın ve iki askerinin mezarları bulunuyor. 20. Zırhlı Tugayı 3. Hudut Alay Komutanlığı Hudut Taburuna bağlı askerler tarafından korunan türbe, Ankara Antlaşması ve Lozan Antlaşması gereğince Ceber Kalesi ve türbe müştemilâtı ile beraber Türkiye toprağı olarak kabul edildi. Türkiye bugüne kadar toprağını bayrağını çekerek ve muhafız bulundurarak korudu. 13 Mart 2014’te türbenin bulunduğu bölge IŞİD’in kontrolüne geçti. 20 Mart 2014’te IŞİD, YouTube üzerinden yayımladığı bildiride üç gün içinde boşaltılmadığı taktirde türbeyi yerlebir edecekleri tehdidinde bulundu. TSK bölgeye araç ve bordo bereli asker gönderdi.
ERDOĞAN, "GEREĞİ YAPILACAK" DEMİŞTİ
Recep Tayyip Erdoğan, 25 Mart 2014’te Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik tehdit ile ilgili soruya şöyle cevap vermişti: “Böyle bir yanlışlık olacak olursa gereği neyse yapılacaktır. Bu topraklar bizim toprağımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye’ye yapılmış bir saldırıdır.” Erdoğan’ın halefi olarak gösterilen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise konu hakkında şunları söylemişti: “Herkes bilir. Suriye rejimi de, alandaki bütün gruplar da bilmelidirler ki; Türkiye topraklarına herhangi bir şekilde söz konusu olabilecek bir yanlış yaklaşım veya müdahale, cevabını, mukabelesini görür ve oradaki Mehmetçiklerimizin güvenliği, bizim için 75 milyon vatandaşımızın güvenliğidir. O bakımdan her türlü tedbir alınmıştır. Şu anda durum orada stabildir, yani bir hareketlilik görülmüyor.”
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI'NDAN HABERE İLİŞKİN AÇIKLAMA!
"Bugün (21 Ağustos) bazı basın-yayın organlarında Musul Başkonsolosluğumuz personelinin rehin alınması konusu etrafında ortaya atılan asılsız iddialar büyük bir sorumsuzluk örneğidir. Ulusal güvenlik ve vatandaşlarımızın selameti gibi konuların istismarı hiç bir şekilde kabul edilebilecek ve basın özgürlüğü çerçevesinde ele alınabilecek bir davranış değildir.
Böylesine hassas bir konuda gazetecilik ve basın ahlakına uygun hareket edilmeli, mesnetsiz, spekülatif ve sorumsuzca yayınlarla kamuoyunun yanlış yönlendirilmesinden özenle kaçınılmalıdır. Tüm basın-yayın kuruluşlarını bu konuda gereken duyarlılığı göstermeye, kamuoyumuzu da bu tür yayınlara itibar etmemeye davet ediyoruz.
Musul Başkonsolosluğumuz personelinin en kısa zamanda sağ salim ülkemize dönmelerinin sağlanması için ilgili tüm kuruluşlarımız eşgüdüm halinde çalışmalarını sürdürmektedir."