Yaz ayları ve akabinde gelen Ramazan ayı, yaşadığımız bayram, hemen akabinde ülkede yaşanan referandum oylaması ve havaların biraz da soğumasıyla birlikte ısınması gereken gündem, yine benim "Çankırı'daki 'eşekler' semersiz dolaşsın ki" başlıklı yazımın bazı çevrelerdeki "kuru gürültüsü" karşısındaki şaşkınlığımı henüz üzerimden atmış değilim...
Bunu bilelim ve kaleme aldığım yazıyı hangi halet-i ruhiye içerisinde yazdığımı tahmin ederek yeni bir kaynar kazana hep birlikte düşmeyelim!
Ha, bu arada kaleme aldığım yazı ile birlikte bir de "açıklama klavuzu" ya da "yardımcı türkçe kitabı" dağıtamayacağımı da peşin peşin söylemekte fayda görüyorum!
BEN, KİMSEYİ KULLANMADIM, KİMSE DE...
Yaklaşık 6 yıla yakın bir süredir içinde bulunduğum "Çankırı kazanı" içinde hiçbir zaman "Şu Çankırılı isim ile yan yana geleyim de, kendimi Çankırılılar'a daha fazla yakın tanıtayım" şeklinde bir düşünce ve davranış içerisine girmedim.
Gerek ÇANKIRI dergisi gerekse Çankırı Postası ve Sözcü18.com olarak her daim içinde bulunduğumuz "gündemi" yakından takip ettim, gündemin getirdiği isimlerle yan yana geldim + Çankırı insanının bilmediği Çankırılılar'ı tamamen kendi gazetecilik yeteneklerimle bulup ortaya çıkardım ve Çankırılılarla buluşturdum!
Bunun ötesinde, bugün için var olduğum Çankırı gündeminde geldiğim noktaya da "tırnaklarımla kazıya kazıya", yeri geldiğinde de yasaların verdiği izin çerçevesinde "kavga ede ede" geçen 5 yılı tamamladım.
Bu süre içerisinde ne bir makama ne de bir şahsa "maksadını aşan şekilde hakaret" ne de "tehditkar" bir üslup takındım!
Yazdığım yazılar Çankırı insanının arşivinde bulunabileceği gibi, google denilen teknoloji sayesinde de her an en taze haliyle dijital ortamda salına salına dolaşmakta!
Doğru dürüst türkçe bilgisine sahip olmadıkları çok net anlaşılan bazı çatlak seslerin "Çankırı'daki 'eşek'ler semersiz dolaşsın ki!" başlıklı kaleme aldığım yazıdan çıkardıkları "Çankırılılar eşektir" şeklindeki bir "anlam" ile "yorum" adı altında şahsıma karşı yürütülen "linç" kampanyasını ise yeri geldiğinde kah gülerek, yeri geldiğinde ise kah şaşkınlıkla izlemekten doğrusunu isterseniz fazlaca sıkıldım!
Bütün bu yaşanılan olayların ardında neler var, hangi "dallamalar" neyin peşinde, hangi "peçeteler" kimlerin masalarında yer tutma gayretinde günü, zamanı geldiğinde Çankırı insanı bunları da yine bu köşeden, bizatihi "ben"den öğrenecek.
Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, "Çankırı'daki 'eşek'ler semersiz dolaşsın ki!" başlıklı yazımı kaleme alırken, şahsen Çankırı'daki "eşek" sayısının bu derece fazla olduğunu hiç mi hiç düşünmüyordum! Nedeni ise, her zaman savunduğum tezdi:
-Nasıl ki iyiler ordusunu bir kumandan yönetiyorsa, kötüler ordusunun da bir kumandanı vardır! Ama daima "iyiler" kazanır...
Bunun ötesinde yazıya gelen bazı yorumlarda "madem bu kadar cesursun, şu eşeklerin adlarını da yaz da senin gazeteciliğini öyle takdir edelim" (!) şeklindeki gazları da kolay kolay tahmin etmem mümkün değildi!
İŞTE SİZE "EŞEK"LERİN İSİMLERİ!
"Okuyucu" değil de aslında "provakatör" kimliğinin daha fazla yakışacağı "dallamaların" isteğini de yerine getirmek gerektiğini düşünerek, bildiğim "eşek" adlarını sıralıyorum: Karakaçan, Kadife, Şakayık ve Şabananın eşeği!
Bildiğim isimler bunlar... Yeterli mi? Tatmin oldunuz mu?!
Sanmıyorum... Siz daha da ötesini istiyorsunuz...
Siz istiyorsanız diye sizlere bu "eşek"lerin adlarını verme gibi bir "aptallık" yapmam mümkün değil!
Neden mi? Ben o "eşeklerin" kimliklerini öğrenene kadar, altı yılımı verdim! Düştüm, kalktım, terledim, üzüldüm... Daha da ötesi "bedel" ödedim!
Hem de tahmin edemeyeceğiniz bedelleri ödedim! Hala da ödemeye devam ediyorum... Bu bedel ödeme döneminin hangi tarihe kadar süreceği de meçhul!
Ben bu "bedelleri" öderken sizler nerelerdesiniz?!
Benimle birlikte mi yürüyorsunuz Çankırı'nın taşlı yollarında... Ortaya çıkardığım "pislikler" nedeniyle şahsıma karşı açılan davalarda avukatlık mı yapıyorsunuz adliye koridorlarında!
Şimdi kalkmış bana "eşeklerin isimlerini açıkla" (!) deme cüretini gösteriyorsunuz... Gerçekten komiksiniz! Hem de fazlasıyla!
Bu kadar kolaysa bu "eşeklerin" tespiti, yaşadığınız kentte bugüne kadar neden göremediniz bu yaratıkları? Yoksa, gördünüz de, "görmezlikten" mi geldiniz?
Daha da ötesi, siz de biliyorsunuz "eşekleri" de, söylemeye cesaretiniz olmadığı için ihaleyi bana yıkmaya çalışıyorsunuz!
Yalan mı?
KOLAYCILIĞI BIRAKIN DA
BİRAZ OLSUN "TERLEME"NİN TADINI YAŞAYIN
Her birinizden çok daha kolay otururdum "caba sofralarına" (!)
Ben caba sofraları yerine, Çankırı insanının "aklının ucundan bile geçirmediği" kişi ve makamlarla "Çankırı insanı adına" kavga yaptım! Yarın da yapacağım... Üç - beş "dallama" beni bu yolumdan çevireceğini düşünüyorsa, çok mu çok yanılıyor, bunu bilsinler!
Çankırı'nın rantını yiyenler, Çankırı insanının "sorgulama" yetisindeki eksiklikten faydalananlar, benim için "eşek"ten de öte sıfatlara layıktırlar...
Çankırı adına güzel işler yapma niyetinde olanları sekteye uğratanlara ben bugün de "eşek" derim, yarın da...
Ve bu söylemimi de "sekteye uğratmadan" sürdüreceğim... Siz destek verseniz de vermeseniz de... Çünkü ben bu mesleğe girerken de bugün karşıma "Çankırılı" kimliği ile çıkan "üç beş dallama"ya danışmadım, yarın da danışmayacağım!
Samimi, geçmişi bilen, geleceği "bugün içinde bulunduğu sıkıntılardan arınarak gelecekte daha mutlu ve layıkıyla bu topraklarda yaşamak isteyen" sağduyulu Çankırı insanı beni ve kalemimden dökülenleri anlamakta hiç mi hiç zorluk çekmeden anlayabiliyor...
Anlamakta zorluk çekenlere tavsiyem "biraz daha derslerine çalışmaları" ve bulundukları "çukurdan" kurtulma adına önce kendileri için, daha sonra da Çankırı için gayret göstermeleridir...
Bundan ötesi laf-ı güzaf, daha yapacak çok işim(iz) var...
Not: Yazımımı kaleme alırken Çankırı Belediyespor Kulübü Başkanı Sevda Karaali Şireci'nin "istifa" haberini bizatihi kendisinden aldım. Ve ağzımdan iki kelime çıktı: Hayırlısı olsun!
HATIRLATMA: İsim yazmayan, sağlıklı e-posta adresi bildirmeyen, eleştiri düzeyini aşan ve hakaret içeren "yorumlar" kesinlikle yayımlanmayacaktır. Bilginize.