DİYARBAKIR 9. Ağır Ceza Mahkemesi 15 Temmuz 2020'de, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı hakkında "örgüt üyesi" olduğu iddiasıyla verilen 9 yıl, 4 ay, 15 günlük hapis cezasını onamış, avukatları bu karara karşı istinaf yoluna başvurmuştu.
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi avukatların itirazını reddedince, avukatlar dava dosyasını temyiz incelemesi için Yargıtay’a göndermişti.
Yargıtay 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği bu kararı bozdu. Yargıtay’ın kararı Diyarbakır 9. Ağır Mahkemesi’ne ulaştıktan sonra davanın yeniden görülmesi bekleniyor.
Adnan Selçuk Mızraklı, HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile hücre arkadaşı.
Demirtaş, Yargıtay'ın kararı sonrası Twitter'dan paylaşım yaptı.
'TÜM OLGULAR ÇÖKTÜ'
BBC Türkçe’ye bu kararı değerlendiren Adnan Selçuk Mızraklı’nın avukatlarından Muhsin Bilal "Yargıtay, Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinin yargılama yaparken, asgari hukuki titizlik göstermediğini işaret eden bir bozma kararı vermiş" dedi.
Bu kararın, yargılama pratiğinde esası etkileyen usulü bozma kararı olduğunu belirten Bilal, bunun davanın tüm seyrini etkilediğini söyledi ve kararla mahkemenin dayandığı tüm olguların çöktüğünü savundu.
Adnan Selçuk Mızraklı hakkında bir itirafçının beyanları üzerinden açılan soruşturma neticesinde "Örgüt üyeliği" suçlamasıyla dava açıldığını hatırlatan Bilal, mahkeme sürecinde belgelerle bu iddiaları çürütmelerini buna rağmen mahkemenin siyasi saiklerle karar verdiğini savundu.
Yargıtay’ın bozma kararı üç ayrı nedene dayanıyor. Bunlar:
- Savunma hakkının kısıtlanması,
- Mezopotamya Vakfı’nın PKK ile irtibatlandırılmasına rağmen bunun kanıtlanmaması,
- Demokratik Toplum Kongresi’ndeki iddia edilen konuşmaların ona ait olup olmadığına dair ses kaydı raporu alınmaması.
Yargıtay kararını yorumlayan avukat Muhsin Bilal, şunları aktardı:
"Yargıtay kararında özetle mahkemeye şunu demiş: ‘SEGBİS ile sanığın savunması alınmış ama onun birebir duruşmada hazır edilmesi ve savunmasının alınması gerekiyordu, siz bunu yapmadan, SEGBİS ile savunmasını alarak savunma hakkını kısıtlamışsınız’."
İddianamede Hicran Berna Ayverdi adlı bir itirafçı, tarih vererek Selçuk Mızraklı ile aynı tarihlerde Diyarbakır’daki bir hastanede çalıştığını ve örgüt üyelerini tedavi ettiklerini iddia etmişti.
Avukatlar, mahkeme sürecinde bu beyanın düzmece olduğunu, hukuken bir anlamı olmadığını savundu ve söz konusu tarihten 9 ay önce müvekkillerinin o hastaneden ayrıldığını, itirafçı kadın ile aynı zamanlarda birlikte çalışmış olmalarının mümkün olmadığını belgelerle ispatladı.
Avukat Muhsin Bilal "İtirafçının beyanlarının tamamının sahte ve düzmece olduğunu ispatlamamıza rağmen mahkeme asgari ölçüde hukuka uygun bir yargılama yapmak yerine bir ceza tespit ve tayin komisyonu işlevini yerine getirdi, nihayetinde bütün savunmalarımız, taleplerimiz karşılık bulmadı dava sonucunda Selçuk Bey hakkında 9 yıl, 4 ay, 15 günlük bir mahkumiyet kararı verildi." dedi.
İstinaf mahkemesinin başvuru taleplerini reddetmesi üzerine Yargıtay’a gittiklerini söyleye avukat Muhsin Bilal, normal şartlarda böyle bir dosyanın önce başsavcılığa gitmesi gerektiğini belirtti ve makul bir süre içinde savcının görüşünü iletmesi gerektiğini vurguladı.
Mızraklı dosyası adli tatil sürecinde Yargıtay’a ulaşmış ve tatil bitiminden hemen sonra on gün gibi kısa bir sürede tebliğname hazırlanmıştı.
"On gün içinde tebliğname hazırlandığına meslek hayatımda ilk defa şahit oluyorum" diyen Bilal, dosyanın önce Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne gittiğini, görev değişikliği olunca 3. Ceza Dairesinin dosyaya baktığını belirtti.
MEZOPOTAMYA VAKFI BAĞLANTISI
Yargıtay’ın bozma gerekçelerinden biri de mahkemenin ceza kararında, Mızraklı’nın Mezopotamya Vakfı mütevelli heyetinde yer aldığını ve vakfın aynı adla üniversite açma girişimlerinin olduğunu kaydetmiş ve bu vakfı örgütle irtibatlandırmıştı.
Avukat Muhsin Bilal Yargıtay’ın, bu vakfın örgütle bir irtibatının olup olmadığının tespit edilmesini istediğini belirterek şunları aktardı:
"Bu vakıf, çalışmalarını kesintisiz şekilde devam ettiren bir vakıf. Üniversite kurma projesi vardı ama politik atmosferden dolayı gerçekleştirmedi. Şu anda dahi bu vakıf faal ve yasal bir şekilde düzenli olarak çalışmalarını yapıyor, herhangi bir soruşturmanın konusu bile değil."
Mahkeme ceza kararını açıklarken, Mızraklı’nın Demokratik Toplum Kongresi’nde bazı toplantılara katıldığını, suç unsuru kabul edilen bazı konuşmalar yapıldığını öne sürdü.
Yargıtay, mahkumiyet kararına esas oluşturan olgulardan birinin o toplantılarda yapılan konuşmalar olduğunun altını çizdi ve o seslerin Mızraklı’ya ait olup olmadığının ATK tarafından yapılacak ses analizleriyle tespit edilmesini istedi.
Avukat Muhsin Bilal "Yani Yargıtay mahkemeye, ‘Ses analizi yaptırmada raporu dosyaya eklemeden karar veremezsin’ demiş. Yani özetle mahkeme şunu demiş, Mızraklı ile ilgili mahkumiyet kararı verirken dayandırdığın olgularla ilgili hiçbir araştırma ve inceleme yapmamışsın, asgari bir titizlik göstermemişsin. Bütün bu incelemeleri yaptıktan sonra bir değerlendirme yapman gerekiyor diyor.'' dedi.
TAHLİYE NEDEN REDDEDİLDİ?
Avukatlar, üç yılı aşkın bir zamandır tutuklu olan Mızraklı için Yargıtay’a tahliye talebinde de bulunmuştu ama Yargıtay bu talebi reddetti. Avukat Muhsin Bilal, bu kararla ilgili şunları söyledi:
"Yargı bütün bu bozma kararının dışında tutukluk halinin devamına karar vermiş, normalde bu kadar esas ve usulden bozma kararına rağmen tahliye talebinin reddi hukuki açıdan dramatik bir karar. Bu kararı hukuki açıdan kabul edilmez bulduk ama Yargıtay’ın verdiği bozma kararı anlamlı ve isabetli."
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk ve Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Bedia Özgökçe Ertan 19 Ağustos 2019 tarihinde İçişleri Bakanlığı kararı ile "terör örgütleriyle iltisak-irtibatı olduğu" ve "terör örgütlerine destek verdikleri yönünde tespit ve deliller bulunduğu" belirtilerek görevden alınmış, yerlerine kayyum atanmıştı.
Mızraklı, belediye başkanı olmadan önce HDP'den Diyarbakır Milletvekili seçilerek parlamentoda yer almıştı.