Haftaya iyi başlamak için Pazar gününün öyle ya da böyle bir şekilde güzel geçmesi gerekiyor. Ancak gel gör ki ligler başladığından bu yana bu mümkün olmuyor!
Süper Lig’de Bursaspor, Spor-Toto 2. Lig’de Çankırıspor’un aldığı başarısız sonuçlar haftaya başladığımız günün ilk saatlerinde olumsuz etkisini fazlasıyla göstermeye yetiyor da artıyor bile…
Futbol oyunu öylesine bir hal aldı ki, 90 dakikalık mücadelede sahada yaşanılan sahada kalmıyor! Dünkü derbide Beşiktaş’ın hakem tarafından verilmeyen golü TV ekranlarında yüzlerce kez gösterildiği halde Çankırıspor’un aleyhine verildiği söylenilen penaltının görüntüsünü herhangi bir yerde görmemiz mümkün olmuyor!
Böyle olunca da sahadaki agresifliği tescilli Hakan Yılmaz’ın da hakemin benzer kararlarındaki artışa paralel kendisini sahanın ortasına atmasına da çok fazla yorum yapmak istesek de bunu da yapamıyoruz!
Ve çırpınıp duruyoruz…
x x x
Belediye Başkanı 6 yıldan fazla süre elinde bulundurduğu profesyonel futbol kulübünden “yok be anam” (!) şarkıları söyleyerek elini eteğini çektikten sonra, “kârlı değirmeni” yeniden çalıştırabilmek için Belediye bünyesi içerisinde yeni bir “futbol” şubesi oluşturmak zorunda kaldı!
“Kârlı değirmen” deme ihtiyacımızın altında yatan gerekçe ise hiç şüpheniz olmasın şehirde önemli bir ağırlığı olan “yap-satçı” müteahhitler!
Belediyecilkte en büyük “görünmez rant”ın döndüğü sektörde “rüşvetin belgesi mi olur?” tezini sağlam kazığa bağlayan yol “spor kulübüne bağış”tan geçtiğini ülkedeki sağır sultan çoktan ezberleyip yuttu bile!
Bu işlerin ağababası olan ve 80’li yıllardan bu yana yakından tanıdığım İ. Melih Gökçek’in Keçiören ve Başkent’te sergilemiş olduğu icraatleri yakından takip eden birisi olarak İrfan Dinç ve şürekasının yaranı “köçekçe”ye çeviren halleri fazlaca sırıtıyor!
Ancak sahneye “yaran” adı altında konulan ve de uygulaması “köçekçe” olarak devam eden durumu mercek altına alabilecek “kamera görüntüleri” yine ortada yok!
Ve bizler burada yine çırpınıp duruyoruz…
x x x
Taşyakası denilen coğrafyada neler yaşanmıyor ki!
Hangi Belediye Başkanıyla görüşsem “sıkıntı” masanın ortasında… Vatandaş dertli… Şu ya da bu şekilde bölgeye düşen sanayici ve işadamı dertli…
Kurşunlu’ya giriş-çıkış bir aydır problemmiş… Kurşunlu halkı musluktan akan suyu içemezmiş… Kurşunlu Belediye Başkanı son model Mercedes’le geziyormuş! Çavundur’un suyu boşa akıyormuş… Bölgede mevcut turistik tesis (!) vatandaşı kazıklıyormuş!
Ak Partili milletvekilinin Çerkeş yatırımı (!) bölgede hayvancılık yapan çok kişiyi işinden etmiş! Ulusu’daki kirlenme sınırları zorluyormuş…. Aytaç, arıtma tesislerini çalıştırmıyormuş!
Gerede’nin dericileri Melan’ı kan gölüne çevirmiş… Bayramören’de Nevzat Ayaz’ın yaptırdığı binalar şimdi kereste deposuna dönmüş!
Bölgede ilk ve orta öğretimde öğretmen açığı almış başını gidiyormuş!
E-80’deki yol çalışmaları başta sürücüler olmak üzere herkesi canından bezdirmiş!
Ilgaz insanı kasabasından geçen doğalgaz borusuna bakmaktan usanmış!
Yıldıztepe’nin sorunu saymakla bitmezmiş!
İndağı çökmüş, kimsenin haberi olmamış!
Korgun Organize Sanayii Devlet Demiryolları’nın Çankırı – Kurşunlu hattına bağlanmak istiyorlarmış ama bir türlü bunu gerçekleştirememişler!
Daha sayayım mı…
Bunları konuşan, bu sorunları akşamları ekranlardan Çankırı’nın insanına, Çankırı’nın bürokratına, Çankırı’nın seçilmişine, Başbakan’a, Cumhurbaşkanı’na duyuracak EKRAN lazım EKRAN!
Gazete yok! Olsa da okuyan yok!
Ama ekran öyle mi! Görmeyeni dahi haberdar eden, duymayana gösteren, okuma – yazması olmayana öğreten ve bunlardan daha da önemlisi; olumsuz icraat yapan kişi ya da kişileri, açıkçası “köçek”leri vatandaşın gözüne bir bir sokan EKRAN!
Yok işte…
Ekran olmayınca meydanı da “köçek”ler kaplıyor!
Köçekler'i sahnede, kurtları kuliste, çıkar çevrelerni de suarede izlemekten sıkıldım!
Yok mu bir hal çaresi!