Spor yapabilmenin yaş sınırı vardır kuşkusuz.. Tavanı zorlayamazsın sonra tavan tepenize çöker...Sınırlama hesapları son yıllarda ve özellikle futbolda sanki bir evrim geçirdi...Bir zamanlar yıldız oyuncularımızın otuz virajını dönmeden jübile yaptığını anımsadığımızda, otuz ötesi yabancı oyuncuların kulüplerimizi istila etmesine şaşırmanız gerekliyken, susuyorsunuz..Çünkü susturuyorlar, çünkü futbol sunumları, yaşı kaç olursa olsun, mükemmel olunca sesinizi kısıyorsunuz...
Transfer pazarının en önemli oyuncularının yaşları otuzun üzerinde... Gomez ve Sosa artık yoklar ama Eto'o hareketi başladı Beşiktaş'ta...
Yaş otuz beş futbolu bırakmanın tepe sınırı değil, futbola bir başka ülkede yani Türkiye'de yeniden başlamanın anahtarı...
Kimler geldi kimler geçti ve geçecek....Sınır katsayıları ikiye üçe katlananlar... Türkiye Futbol Cennetinde huriler yerine, dolarlarla keyf çatmalar ve suni başarılarla, övünç duvarlarına anlamsız yazılar; "Şampiyon olduk ama uluslararası futbol alanlarında yokuz..."
Hiç aklınıza gelmedi mi, bu otuz üstü yabancılara münasip bir lisanla sormak; "Arkadaşlar sizin sırrınız ne..Sanki otuz yaşından sonra ikinci baharınızı yaşıyor, bizim kulüp kasalarını da adeta kevgire çeviriyorsunuz."
Yanıt; "Bizi alt yapıda mükemmel yetiştirdiler ve sizin gibi ülkelere otuz yaşından sonra gidebilmemizi ve büyük büyük paralar kazanmamızı salık verdiler.. Bizde onu yapıyoruz.."
Biz ne yapıyoruz?
Kendi özümüz kanımız, bizim çocuklarımızı, Mesut Özil'i, Emre Mor'u görünce bir ahh çekiyoruz ki; Avrupa inliyor... Sonra, uyuyanların horlama melodileri; "Aman sende kim uğraşacak ALT YAPI sıkıntısı ile... Otuz üzeri getirelim, bu ülkeye ihanet edelim.."
Ne yazık ki işin hala farkında olamadık;
Adamlar geliyor, diriliyor ve kaçıyor... Hadi tut bakalım...