Terör mücadele tarihinin en acı olaylarından olan ve üzerinden çok tartışılan 13 askerin şehit edildiği, 8 erin kaçırıldığı Dağlıca Baskını'nın kilit isimlerinden “Ruken” kod adlı Felek Alp sorgusunuda akıl almaz bilgiler verdi. Terörle Mücadele Birimleri'nin çok gizli operasyonla yakaladığı Cumhurbaşkanlığı referandumunun yapıldığı 21 Ekim 2007 sabahı gerçekleştirilen baskına katılan Felek Alp, 10 gündür yoğun biçimde sorgulandı.
Star gazetesinin haberine göre saldırının planlayıcılarının isimlerini veren Alp, eylemin Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesini öngören referandumu etkileme amaçlı yapıldığını anlattı. Alp, Dağlıca baskının 500 teröristle gerçekleştirildiğini açıkladı. PKK adına Kuzey Irak'ta silahlı faaliyet gösterdiği için hakkında arama kararı bulunan Felek Alp'in yurda girdiği istihbaratı üzerine başlatılan operasyon İstanbul'da son buldu. İstanbul Polisi, 19 Aralık'ta yaptığı operasyonla Yusuf Uzun ve Tarık Görür'le birlikte Felek Alp'i yurtdışına çıkmak üzereyken yakaladı. Dağlıca baskınının kilit isimleri arasında olduğu belirlenen Alp'in sorgusu bu yönde yoğunlaştı.
BASKIN ÖNCESİ BRİFİNG VERİLDİ
Dağlıca Baskını öncesi yapılan uzun hazırlıkları anlatan Alp, baskından önce “Bahoz Erdal” kod adlı Fehman Hüseyin, “Abbas” kod adlı Duran Kalkan ve “Ape Hüseyin” kod adlı Kadri Çelik ile toplantı yaptıklarını anlattı. Alp, eyleme karar verilmesinden sonra, Zağros Karargah Komutanı “Rubar Çele" kod adlı Esvet Budakbeyoğlu'nun eylemi alanda yönetecek ekibe hitaben bir konuşma yaptığını ifade etti. Alp, ifade tutanaklarına geçen itirafında konuşmanın detaylarını şöyle verdi: “Rubar Çele, ‘yapılacak eylemin Dağlıca Karakolu'na yönelik olacağını, Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu eylemin mevcut süreç içerisinde çok önemli ve Türkiye'ye büyük bir darbe vuracak eylem olacağını, eylemle TC'nin gündeminin değişeceğini, eylemden sonra Türkiye'nin bir numaralı gündeminin bu eylem olacağını, uzun zamandır karakola yönelik keşif çalışmalarının yapıldığını, karakolun etrafında yaklaşık 10 tane tepe olduğunu, bu tepelerin hepsine konuşlanılacağını, karakolun etrafındaki bütün tepelerin, geçitlerin tutulacağını' söyledi.”
KANLI BASKIN 500 KİŞİYLE YAPILDI
Daha önce saldırının 200-300 kişilik bir grupla yapıldığı yönündeki spekülasyonlara yeni boyut katacak itiraflar yapan Alp, baskının 500 teröristle yapıldığını açıkladı. Alp, özel seçilen grubun baskından aynı günün sabahında haberdar edildiğini söyledi.
Heronlar gelince çömelip hareketsiz kaldık, göremedi
Eylemden önce 1 hafta süreyle Dağlıca'ya katırlarla silah ve mühimmat taşıdıklarını ifade eden Alp eylem hazırlıklarını şöyle anlattı:
• Doçka silahını karakolu gören uygun bir mevziiye yerleştirdik ve mevzii yaptık.
• Eylem esnasında oluşabilecek herhangi bir olumsuzlukta kaçmak gerekirse malzemelerin Türk ordusunun eline geçmemesi için cephane ve erzakın bir kısmını gömdük.
• Bütün gruplar mevziilerine ulaştıktan sonra saldırının olacağı güne kadar 1 hafta boyunca yerlerimizde kaldık, 1 hafta boyunca bütün tepelerde mevzilenmiş örgüt mensupları bulundukları yere silah mühimmat ve gıda malzemeleri taşıdı.
• Bu bir hafta süre içerisinde bölgede hiçbir askeri hareketlilik olmadı, ancak zaman zaman Heronların keşif yaptığını gördük, ama HERONLARI gördüğümüz zaman hemen çömelip HERON gidene kadar hareketsiz kaldık, örgüt içerisinde faaliyet yürüten bütün örgüt mensupları bu hareket tarzını bilir.
ASKER AĞIR SİLAH KULLANMADI
• 21 Ekim günü saat 23.00'da telsizden eylemin yapılacağı, herkesin hazır olması şeklinde talimat geldi.
• 1.5 - 2 saat sonra karakolu koruyan nöbetçilerin olduğu iki tepeden birincisine SERHAT kod adlı terörist ve yanındaki 2 kişinin sızma yaptığı ve tepedeki askerleri etkisiz hale getirdiklerine dair telsiz konuşmaları geçti.
• İkinci tepeye CAHİT kod adlı terörist ve yanındaki 2 kişi sızma harekatına başladı. Ancak tepeden askerlerin karşılık vermesi nedeniyle 20-25 dakikalık bir çatışma yaşandı ve ikinci tepenin ele geçirilemediği şeklinde telsiz anonsu geldi.
• Bunun üzerine Fazıl kod adlı terörist bütün birimlere karakola saldırın talimatı verdi.
• Bütün tepelerden karakola yoğun bir ateş başladı, karakola saldırı yapıldığı esnada karşılık olarak ağır silahları kullanmadılar, buna bir anlam veremedik, daha sonra kendi aramızda askere ait ağır silahların bozuk olduğu yorumları yapıldı, bu eylem yaklaşık iki saat sürdü.
• Telsizden “ALDIK” şeklinde anons edildi, Fazıl da “TAMAM” dedi, ilk başta bu anonsun ne manaya geldiğini anlayamadık, ancak daha sonra 8 Türk askerinin rehin alındığını duyduk, bunun şifreli bir görüşme olduğunu anladık.
DOÇKALARI KATIRLA GERİ GÖTÜRDÜK
• Bu anonstan 10-15 dakika sonra Türk ordusuna ait uçak ve helikopterler bulunduğumuz alana gelerek hava saldırısı düzenlediler, daha önceden hava saldırı olduğu esnada karşı saldırıya geçmeleri konusunda talimat alan teröristler uçaklara ve helikopterlere karşılık verdileri, diğer Doçkalar yerleri belli olmaması için talimat doğrultusunda karşılık vermediler.
• Yine daha önceden aldığımız talimat gereği hazırladığımız sığınaklara girdik, herhangi bir karşılık vermedik, bu hava saldırısı iki saat kadar yoğun şekilde sürdü.
• Daha sonra bu hava saldırısı aralıklı olarak saat: 14.00'a kadar devam etti.
• Bu arada çatışma esnasında ve sonrasında hiç HERON görmedik.
• Saat 14.00 sıralarında toplanmamız için telsizden talimat verildi.
• Akşam saat 20.00 sıralarında bir HERON üzerimizde yaklaşık yarım saat dolaştı, HERON gittikten 1 saat sonra telsizden “Uygun Şekilde Geri Çekiliyoruz” talimatı verildi.
• DOÇKA ve diğer malzemeleri önceden ormanlık alana bıraktığımız katırların yanına taşıyarak katırlara yükledik, Tepeye tedbir amaçlı gömdüğümüz malzemeleri almadık, 5-6 saat yürüdükten sonra sabaha karşı ZAĞROS alanına kayıpsız geldik.
Kaçırılan erlere ceza
Dağlıca Baskınında kaçırılan 8 asker, DTP'li milletvekilleri Osman Özçelik, Aysel Tuğluk ve Fatma Kurtulan'ın girişimiyle serbeset bırakıldı. Uluslararası Tolerans Vakfı Başkanı Kerim Sincari ve bölgesel Kürt yönetiminden Hacı Mahmut Osman'la birlikte PKK kampına giden 3 DTP'li vekil tutanakla askerleri teslim aldı. 8 asker Türkiye'ye döner dönmez gözaltına alındı ve haklarında dava açıldı. Van Askeri Mahkemesi nin, 18 Aralık 2009 tarihinde erlerden Ramazan Yüce'ye, alenen askerleri itaatsizliğe teşvik suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası vermişti.
TESLİM OLMAMALARI GEREKİRDİ!
Aynı mahkeme Uzman Çavuş Halis Çağan a göreve itaatsizlik suçundan 1 yıl 8 ay ve erler Fuat Başoda, İlhami Demir, İrfan Beyaz, Mehmet Şenkul, Fatih Atakul ve Özhan Şabanoğlu nun da görevi ihmal suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermişti. Van Askeri Mahkemesi nce açıklanan gerekçeli karardan, “Şartlar ne kadar olumsuz olursa olsun, açıklanan mevzuat hükümleri uyarınca, sanıkların şahsi tehlike korkusunu yenerek mücadelelerine devam etmeleri, silahlarını bırakarak teslim olmamaları gerektiği açıktır” denildi.
Şehit asteğmen skandalı günlüğünde anlatmıştı
Dağlıca Baskını sırasında şehit düşen Asteğmen Mehmet Bozkuş'un günlüğündeki ifadeler, terörist Alp'in itiraflarını teyit ediyor. Alp, sadırı öncesi katırlarla günler öncesinden yığınak yapıldığını ve saldırı emrinin telsizden verildiğini belirtirken; Asteğmen Bozkuş'un günlüğünde de benzer ifadelere rastlanmıştı. Şehit Asteğmen Bozkuş, yapılan yığınağı ve telsiz konuşmalarını günlüğünde şöyle anlatıyordu:
“Bugün var ya aşkım... Bu terörün bitmeyeceğine bir kere daha şahit oldum. Gözümüzün önünden on katır on kişi geçiyor, ‘gidelim öldürelim' diyoruz göndermiyorlar. Helikopter çağırıyoruz yollamıyorlar. Bi de bunun üzerine adamları telsizlerinden de dinliyoruz. Hala elimizi kolumuzu bağlı tutuyorlar, çıldırıyoruz. Adamlar resmen önümüzden geçiyor. Biz de öyle salak saçma dağ başında bekliyoruz, neye kime hizmet ettiğimizi bilmiyoruz, ilk defa burada bulunuşumuzun boş olduğunu anladım.”
“O sabah sana demiştim ya terörist ve dolu katırlar gördük bir şey yapamadık diye, şerefsizler ellerini kollarını sallaya sallaya gittiler yüklerini boşaltıp geri döndüler ve biz gene bir şey yapamadık. Emir vermedi üstlerimiz. Gene ‘gidelim' dedik ‘bırakın gitsinler' dediler. Başlarım böyle işe dedik, elimizi kolumuzu bağladık. Ne kadar saçma bir şey. Çıldırdık çaresizlikten. On tane adam vardı, parçalardık şerefsizleri. Manyak gibi durduk yerimizde.”
Dağlıca Ergenekon bağlantısı!
• Baskın sırasında bir düğünde olduğu belirlenen Dağlıca'nın komutanı Yarbay Dirik'in baskın öncesinde taburun stratejik fotoğraflarını Ergenekon davasının sanıklarından Asuman Özdemir'e gönderdiği ileri sürülmüştü. Ergenekon iddianamesinin 354 nolu klasöründe yer alan belgelere göre Dağlıca Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Onur Dirik ile Ergenekon zanlısı Asuman Ayşe Özdemir arasında Dağlıca fotoğrafları ve belgeleri alışverişi yapıldı.Dirik'in Özdemir'e gönderdiği fotoğrafların üzerindeki notlarda, askerlerin konuşlandığı tepeler, stratejik noktalar ve intikal yolları gibi ayrıntılı bilgiler yer alıyor.