Ambulans, itfaiye ve polis gibi geçiş önceliği olan araçların önüne tanıtıcı logoları tersten yazılır; böylece geçiş önceliğine sahip araç son sürat giderken önündeki otomobilin sürücüsü dikiz aynasından baktığında arkasındakinin polis vs. olduğunu “okuyabilir”.
Malum, aynada her şey “ters” görünür; eğer siz zaten ters yazarsanız böylece aynaya baktığınızda “düzgün” görme şansınız vardır.
Kamuoyundaki Türkiye algısı ile gerçekler arasında büyük bir fark var. Bunu görmek için “aynadan bakmak” lazım. Belki böylece “tersten yazılmış” her şeyi “düzgün” görme şansını yakalayabilirsiniz…
Demokrasi, insan hakları, eğitim, kültür, sanayi, üretim, çalışma koşulları, sendikal haklar gibi konularda günlük hayatta yaşadığımız gerçeklerle, kamuoyuna yansıtılanlar arasında o kadar büyük farklar var ki…
Türkiye dünyanın en büyük 16.büyük ekonomisi. Örneğin, Çin dünyanın en büyük ikinci, Brezilya 7. en büyük ekonomisine sahip. Bunların o ülkenin ekonomik hacmi ile ilgili önemli bir gösterge olduğu açık ama Çin için halkının refah içinde yaşadığını söyleyebilir miyiz? Dünyanın en büyük ekonomisine sahip Çin’de mülkiyet hakkı yok. Her şey, ama her şey devlete ait mülkiyeti sadece devletten kiralayabiliyorsunuz. Belki en çok 99 yıllığına kiralayabiliyorsunuz ama satın alma şansınız yok. Üstelik sıradan insanların yaşadığı mahallelerde hala eski komünal sistem devam ediyor; bu mahalleler Çin’de yeni oluşturulan lüks binalardan şık duvarlarla ayrılmış ama bu duvarların arkasına geçip “halk”ın yaşadığı konutlara bir ziyaret gerçekleştirdiğinizde sağlı sollu onar odadan oluşan koridorlara giriyor ve her odada bir ailenin yaşadığını görüyorsunuz. Sıradan insanların yaşadığı bu mahallelerde insanlar tek odada ikamet ediyorlar. Sokakta yol boyunca uzatılmış bir su borusuna takılmış çeşmelerden su alıyor ve her koridorun sonunda yapılmış birer banyo ve tuvalette temizlik ihtiyaçlarını gideriyorlar. Yirmi aileye iki tuvalet…
Göstergelere bakarsanız Çin dünyanın ikinci büyük ekonomisi…
Peki, bu ekonomik göstergeler halkın gelir düzeyine yansıyor mu?
Elbette hayır.
Çalışanların gelir düzeyi o kadar düşük ki kullandığınız her şeyin Çin malı olmasının sebebi bu,
Çin’de işçilik maliyeti neredeyse sıfır gibi bir şey. Üreten için “mükemmel” olarak tanımlanabilecek bu durum “çalışanlar” için tam bir felaket.
Peki, demokrasi, insan hakları, sendikal haklar vs? Çin’de insanların bu kelimelerin sözlük anlamını bile bildiklerini zannetmiyorum.
Türkiye nereye gidiyor?
OECD raporuna göre, sosyal gelişmişlik düzeyini gösteren yedi göstergeden yedisi de Türkiye’de alarm veriyor.
Türkiye nüfusa oranla istihdam, gelir eşitsizliği, 65 yaşında ömür beklentisi, bebek ölümleri, bilgi seviyesi yeterli olmayan öğrenci oranı, mutluluk algısı ve kişi başına net milli gelir göstergelerinin tamamında sıkıntı yaşıyor.
Eş-dost ziyareti ve arkadaşlarla eğlenmenin boş vakitte aldığı pay itibarıyla Türkiye OECD toplumları arasında birinci. Türkiye’de insanlar toplam boş vakitlerinin yüzde 34’ünü eş-dost ziyareti ve arkadaşlarla toplanıp eğlenmekle geçiriyorlar.
Bir boş zaman geçirme şekli olarak kültürel etkinliklere ev sahipliği yapma ya da katılma oranıysa Türkiye’de ‘sıfır’.
Üniversite mezunları işsiz
Rapora göre Türkiye’de genel işsizlik oranı yüzde 10.1 iken üniversite mezunları arasında işsizlik oranının yüzde 8.2 olması dikkat çekici. Türkiye bu rakamla OECD ülkeleri arasında üniversite mezunları en fazla işsiz gezen ülke. OECD ülkelerinde daha eğitimli olanlar daha kolay iş buluyor oysa Türkiye’de yatırım oranları çok düşük olduğu için istihdam imkânları da çok kısıtlı.
Zorbalık okulla azalıyor
Göstergeler çocukların en fazla zorbalıkla karşılaştığı ülkelerin Türkiye ve Yunanistan olduğunu ortaya koyuyor. Zorbalık en düşük İsveç ve İspanya’da görülüyor. Zorbalık çocukların yaşları ilerledikçe azalıyor. Çocuklar büyüdükçe okulda daha fazla zaman geçiriyorlar ve bu zorbalığın yapısında değişiklik getiriyor.
Öğrenci başarısı sondan ikinci
Rapora göre Koreli öğrenciler okuduğunu anlama, Finlandiyalı öğrenciler ise matematik ve bilim alanında OECD birincisi oldu. OECD ülkeleri arasında Türkiye her üç alanda da sondan ikincilikte yer aldı. Türkiye sadece Meksika’yı geçti. Yunanistan sondan üçüncü, İtalyan ve ABD’li gençler ise sondan dördüncü sırayı paylaştı.
Türkiye’de spor konuşmaktan ibaret
Futbol uğruna cinayet işlenen Türkiye boş zamanlarında spora en az vakit ayıran OECD ülkesi. Sporun boş vakitlerde aldığı yüzdeye göre ülkeler sıralaması şöyle: İspanya (yüzde 12), İsveç, Norveç, İtalya, Fransa, Finlandiya, Kanada (yüzde 8), Kore (yüzde 7), Almanya (yüzde 7), Polonya, Japonya, Avustralya (yüzde 6), ABD, Yeni Zelanda, Meksika, Belçika (yüzde 5), İngiltere (yüzde 4), Türkiye (yüzde 2), OECD ortalaması (yüzde 7).
Kız çocuklarının eğitimi
OECD raporlarına göre 25-64 yaş arası Türk vatandaşlarının %63’ü ilköğretim mezunu veya değil. Yani “cahil” statüsünde… Bu kesim içerisinde bayanların oranı ise inanılmaz derecede çok yüksek.
Eğitimin önemine binaen şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Amerika’da üniversite sayısı 5.758 (Beşbinyediyüzellisekiz). Elliyedi (57) tane İslam ülkesindeki toplam üniversite sayısı ise kaç tane biliyor musunuz?
Sadece 530…
Evet, yanlış okumadınız 530.
Türkiye büyüyor
Evet, Türkiye büyüyor. Bundan beş sene önce farklı, 15 sene önce daha farklı, hele 40 sene önce çok farklıydı. Büyüme rakamlarında Almanya’yı, Fransa’yı geçtik diye göbek atıyoruz ama Almanya ve Fransa’nın yol, su, baraj inşaatı yapmaya artık ihtiyacı olmadığını unutuyoruz. Adam zaten büyüyeceği kadar büyümüş. Siz 25 yaşına geldikten sonra büyüyor musunuz?
Büyümek, gelişmek, kalkınmak bunlar elbette güzel şeyler ama beş liraya yapacağınız işi yirmibeş liraya yaparak büyüyor ve bu yirmibeş lirayı da yüksek faizle borç alarak yapıyorsanız orada bir sıkıntı var demektir. Üstelik borç aldığınız yirmibeş lirayı yatırım sermayesi olarak değil de evinize yüzme havuzu yaptırmak için kullanıyorsanız bu büyüme değildir.
Ara sıra Türkiye’ye aynadan bakmakta fayda var.