Gazetenin eski Türkiye muhabiri Leyla Boulton 2003 yılında ayrıldığı Türkiye’nin değişen yüzünü "Erdoğan: Türk ulusunu bölen adam" başlıklı analizinde anlattı.
Başbakan Erdoğan’ın cesur bir reformcudan hırçın bir otoritere dönüşür göründüğü ifade edilen yazıda Gezi protestolarının 10 yıl önceki Türkiye’yi ne büyük ölçüde değiştirdiğine dikkat çekildi.
Boulton, yazısında şu ifadeleri kullandı:
"Yüzleşmenin iki baş karakteri var: daha zengin, bir bakıma daha protesto eğilimli, orta sınıf ve ülkenin ilk son 10 yıldır demokratik seçimle iş başına gelen tek partili hükümeti. Kısmen Erdoğan’ın başarısı. Mirasının diğer unsurları, evler, yollar ve herkese ücretsiz sağlık hizmeti ile hala bu popüler politikacı, önümüzdeki yıl ki seçimleri kazanmayı garanti ediyor."
Son Türkiye ziyaretinde 10 yıl öncesine göre Erdoğan’a olan ilginin değiştiğini gözlemediğini belirten Boulton, 10 yıl önce ona kollarını açarak karşılayan Türklerin şimdi Başbakan’a karşı yabancılaştığını düşündüğünü ifade ederek bir liberalin ’onun demokrat olduğunu düşünmüştük ama o despot biri haline geldi’ açıklamasını aktardı.
Boulton ayrıca, Erdoğan’ın demokratik olmayan tutumunun partinin kurucuları arasında yer alan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan bile itirazlar yükseldiğine dikkat çekti.
"Erdoğan bilinmeyen sulara yöneliyor
Gazetenin Türkiye muhabiri Daniel Dombey ise kaleme aldığı "Erdoğan bilinmeyen sulara yöneliyor" başlıklı yazısında, Türkiye’nin bir geçiş süreci ile karşı karşıya olduğunu dile getirdi.
Geçtiğimiz ekim ayında Erdoğan’ın Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan ilk kıtalararası deniz altı tünelini hizmete açtığını bunun da şehrin ve yeni Türkiye’ye hizmetle ilgili çok sayıdaki değişimden biri olduğu yorumunu yapan Dombey, şöyle devam etti:
"Erdoğan’ın inşaa ettiği Türkiye bu. 81 ilin bir çoğunda onun hırslarının elle tutulur bir biçim aldığını görebilirsiniz. Bir sürü göz, yabancı ve yerli, dünyanın fırsatı, Avrupa, Asya, Afrika ve Ortadoğu arasında 76 milyonun yaşadığı 800 milyar dolarlık gıpta edileceği bir yer."
"Erdoğan’ın amacı 2023 yılına kadar Türkiye’yi dünyanın en büyük 10. ekonomisi haline getirmek. Bu da yılda yüzde 15 büyüme gerektirir, erişilemez gibi görünüyor" diyen yazar, bu seneki Gezi olaylarının Türkiye’nin siyasi öngürülemezliğini gösterdiğini savundu.
Yazar, protestolardan sonra insanların öfkelerinden biraz yatışmış olabileceğini ancak bu anlaşmazlığın hatıralarının ise geçmeyeceği yorumunu yaptı.
Dombey, yazısının sonunda şunları kaydetti:
"Erdoğan’ın posterleri hemen hemen her yerde ancak ülkenin yönü onun planladığı yöne doğru gitmeyebilir. Ekonomik ve politik olayların arasında Türkiye kendini sıkıntılı sularda bulabilir."