"Seçim mi - geçim mi?" sorusunun bolca sorulduğu ancak "geçim"in bir süre de olsa kenara itildiği günleri yaşıyor vatandaşımız!
Aynen böyle...
Seçim sonrası yine yalnız kalacağını, derdini dinleyenin olmayacağını bildiği halde ya seçim otobüsünde, ya da siyasetçinin geldiği meydanda elinde bayrak, boynunda atkı dolanıp duruyor benim şaşkınım!
Çok değil daha altı ay öncesinden hatırlıyorum o'nu!
Başka bir ilçeye giderken mola vermek amacıyla kısa süreliğine konakladığım ilçe kahvesinde masama kadar gelmiş ve "siz o gazetecisiniz değil mi?" diye söze girmiş ve fazladan iki çay daha içmeme vesile olmuştu!
"Oğlanın internetinden takip ediyoruz sizin siteyi" demiş ve ekemediği tarlasından, sabahın köründe ineğin memesinden çıkardığı sütünü satamamaktan dem vurmuştu 3 çay içimi sohbetimizde!
İki yıllık üniversiteyi kazanan kızını da binbir güçlükle Sakarya'da okutmaya çalıştığını, "Senin çevren geniştir! Yeğenine de bir burs ayarlarsan sana ailece duacı oluruz" cümlesi hala kulaklarımda...
Şimdi ilçeye gelen seçim otobüsünün önünde, elinde bayrak kan ter içerisinde!
Sallıyor da sallıyor!
Belli ki onu görmediğim son 6 ayda sıkıntılarından arınmış!
İneğinden sağdığı sütü satacak yer bulmuş! Tarlasını ekmiş, hasadı satıp bankaya yatırmış! Üstüne üstlük yeğenimize de burs bulmakta oldukça mesafe almış!
Ki, elde bayrak, boyunda atkı günboyu koşturmakta!
Seçim mi, geçim mi!
* * *
Yine aylar öncesiydi...
Karşımdaki başarılı işadamı "Kendi kendime soruyorum: Siyaset mi ticaret mi? Ama içinde bulunduğum şartları gözönüne aldığımda 'siyaset senin neyine, ticarete devam' diyorum" (!) demişti...
Ama sadece "deme" ile kalmışt!
Çünkü aradan geçen kısa sürede "aday adaylığı müracaatında" bulunmuş, daha sonra da açıklanan "kesin listelerde" yerini almıştı!
Tabi ki Ak Parti Çankırı 2. sıra adayı işadamı Hüseyin Filiz'den söz ediyorum...
Aday adaylığı sürecinde kendisine yönelttiğim "Ola ki milletvekili seçilirseniz ticaretinizi bırakacak mısınız?" şeklindeki soruma "Nasıl yani?" diyerek yanıtlamış ve devam etmişti: Olur mu öyle şey!
Ben de kendisine "Başbakan da Ülker Bayiliğindeki hisselerini devrederek siyasetini sürdürmekte" diye yanıt verdiğimi hatırlıyorum!
"Avukatlık" mesleği dahi milletvekili seçildikten sonra yapılmıyorsa, Hüseyin Filiz'in de içinde bulunduğu şirketlerden "kendisini" soyutlamasını beklemenin yanlış tarafı nerede...
22. Dönem Ak Parti Çankırı milletvekili işadamı Tevfik Akbak'ın ticareti ve siyaseti birlikte yaptığı dönem çok uzun yıllar önce gerçekleşmedi... Dün gibi aklımızda...
Sayın Akbak ticareti bırakmadı ama kamuoyunda yaşadığı sıkıntılarla ne derece itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını birlikte izledik...
"Süt'ten çıkmış ak kaşık da olsanız" siyaset ile ticaret bir arada gitmez...
"Hayır! Ben ikisini de birlikte götüreceğim" (!) iddiasında olanlar da bunu sürdüremezler...
Sayın Filiz, gelin daha işin başındayken "inadınızdan" vazgeçin ve kısa bir basın açıklamasıyla hem partinizi hem de kendinizi rahatlatınız:
- Ak Parti listesinden Çankırı milletvekili seçildiğim gün, ortağı ve de sahibi olduğum şirketlerdeki hisselerimi devrederek sade bir vatandaş olarak TBMM'deki görevime devam edeceğim.
Hepsi bu...
"Vedat Beki" değil, "Çankırı kamuoyu" bunu bekliyor Sayın Filiz...
* * *
Vatandaş "geçim" derdinde, siyasetçi "seçilme"!
Seçilenler bir nevi "başarmış" oluyor! Tıpkı "geçinme" derdini çözmüş "vatandaş" gibi!
Ya da "yetkili" olarak o makamda oturabilme becerisi gösteren "bürokrat" gibi!
Çankırı Valisi Şemsettin Uzun nam-ı diğer Şerif Taytıs yine "seçim ihlalleri" sergilemekte.
Geçtiğimiz günlerde Köy Hizmetlerinin "yeni sezona giriş" etkinliğinde Ak Parti Çankırı milletvekili adaylarını ağırladı!
Valilik sitesinde de bu durum yazıya döküldü! Daha sonra yapılan "uyarı" ile haber metni değiştirildi!
Diyeceksiniz ki "can çıkar huy çıkmaz!"
Maksat gök kubbede hoş sada bırakmak olsaydı belki de bu kadar söze hacet kalmazdı...
Amma velakin ortalıkta davul da davulcu da çok ise, varın siz düşünün bizim köyün halini...
Haftanız güzel, geçiminiz bol, seçiminiz "özenli" olsun...