Hastalığı anlamaya çalışan araştırmacıların fedakârlığı ve bu süreçte ölen hastaların fedakârlığı. Bunlara en iyi örneklerden biri 19. yüzyılın başlarında doğum kliniklerinde yaygın olan doğum sonrası görülen korkunç bir hastalık olan lohusalık humması (ateşli enfeksiyon) sebebiyle ölen yüz binlerce genç kadının fedakarlığıydı.
O dönemde henüz daha hastalık nedeni olarak mikroorganizmalar keşfedilmediği için önemler konusunda net önerilerde bulunulamıyordu. Fakat Macar Doğum Uzmanı Ignaz Semmelweis’in dikkatli bir gözlemi bu süreci değiştirdi. Semmelweis, hekimlik yaptığı Viyana Hastanesi’nde benzer bir hastaneye göre lohusalık humması ateşi nedeniyle anne ölüm oranının çok daha yüksek olduğunu fark etti. İki hastane arasındaki farklılıkları gözlemlerken, bulunduğu hastanede hekimlerin, otopsi çalışmalarında sonra hastaları muayene ettiği ve doğum eylemine katıldıklarını tespit etti. Diğer hastanede ise daha çok hemşire ve ebelerin doğum sürecine katıldığını ve onların da rutin olarak ellerini yıkadığını gözlemledi.
Sepsis (kan zehirlenmesi), kan dolaşımına bakteri girmesi sonrası vücudun gelişen ağır enfeksiyonlara karşı verdiği aşırı tepkidir. Semmelweis, bu tablonun diğer hastanede doğum yapan kadınlarda nadir olduğunu fark etti ve enfeksiyöz maddelerin cesetlerden kadınlara geçtiği sonucuna vardı. Hastane personeline herhangi bir kadını tedavi etmeden önce kalsiyum hipoklorlu dezenfekte edici solüsyonla ellerini yıkamaları talimatını verdikten sonra ölüm sayısı dramatik bir şekilde azaldı.
Ne yazık ki, inanılmaz sonuçlarına rağmen, o dönemdeki birçok doktor belki de "farkında olmadan bu kadar çok ölüme sebep olduklarını kabul etmek" zorunda kalmamak için bulguları kabul etmedi. Ayrıca o dönemdeki birçok doktor, bu gibi hastalıkları miasma adı verilen bir tür toksik atmosfere bağlıyordu.
"Annelerin kurtarıcısı" lakabıyla tanınan Semmelweis, bulguları için kabul edilebilir hiçbir net bilimsel açıklama sunamayınca, bazı doktorlar Semmelweis'in hasta sağlığı için ellerin yıkanılması önerisini küçük düşürücü ve rahatsız edici buluyor. Meslektaşlarının giderek artan yoğun tepkisi sonucunda 1865 yılında sinir krizleri geçirmeye başlayan Ignaz Semmelwis, bir arkadaşı tarafından akıl hastanesine hapsettiriliyor. Hastaneye yatırılışından 14 gün sonra, 47 yaşında, gardiyanlar tarafından dövülen Semmelweis, sağ elinde dayak sonrası oluşan kangrenden kaynaklandığı düşünülen bir yara nedeniyle yaşamını yitiriyor. Semmelweis'in uygulaması, ölümünden sonra Louis Pasteur tarafından mikrop teorisi ile doğrulanıyor ve yaptığı uygulamalar, bir kaç yıl içinde yaygın bir şekilde kabul görüyor. Aynı zamanlarda Pasteur'ün araştırmalarına etki eden Joseph Lister, Semmelweis'in hijyenik yöntemlerini uygulayan ve üzerinde çalışmalar yapan bir isim.
Zaman Semmelweis’i haklı çıkarttı. Fedakârlığı unutulmadı ve ölümünün 100. Yılında UNESCO tarafaından “Semmelweis Yılı” olarak tanımlandı. Budapeşte Tıp Fakültesi ismini Semmelweis Tıp Fakültesi olarak değiştirdi. Yıllarca süregelmiş alışkanlıkları ve bilgileri değiştirmek kolay değildir ve dogmatik bir süreçtir. Ünlü Amerikan astrofizikçi Neil Tyson'un dediği gibi "Bilimin en güzel yanı, ona insansanız da inanmasanız da doğru olmasıdır".
Bilimle kalın...