AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ordu’da toplu açılış töreninde fındık alım fiyatının 54 TL olduğunu belirtmişti. Erdoğan aynı zamanda yaptığı konuşmada, 1980’de askeri operasyonla görevine son verilen Fatsa’nın sosyalist Belediye Başkanı Fikri Sönmez'i (Terzi Fikri) hedef almıştı.
Muhalefete eleştiride bulunan Erdoğan ‘Terzi Fikri’ ile ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:
"Hatırlarsanız yıllarca bu ülkeyi vesayet ve tek parti yönetimiyle milli iradeyi yok sayarak, darbelerle sürekli demokrasimizi budayarak, koalisyonlarla siyaseti felç ederek, ideolojik, etnik ve mezhebi gerilimlerle milli bünyemizi zayıflatarak, ah ah, aramızda benden büyük olan ablalarım, ağabeylerimiz var; o CHP’nin hani o karneyle benzin, ekmek dağıtılan dönemleri vardı ya. Elhamdülillah bizim iktidarımızda böyle bir şey var mı? Yok. Bunlar terörle canımıza ve huzurumuza kastettiler. Ama şimdi terörle mücadelede Gabar’da, Tendürek’te, terörün belini kırdık mı? Artık terör diye bir bela var mı? Ah ah, bu Ordu terörün ne menem bir şey olduğunu gayet iyi bilir. Bu Ordu Terzi Fikriyi de iyi bilir. Onların bedelini benim Ordum çok ödedi. Ama artık böyle bir şey yok."
Erdoğan'ın Fikri Sönmez'i hedef alan konuşmasına muhalefetten ve sosyal medyadan tepki yağdı.
Halk TV ekranlarında yayınlanan Gökmen Karadağ ile Açıkça programına bağlanan 'Terzi Fikri' lakaplı Fikri Sönmez'in oğlu HDP MYK Üyesi Naci Sönmez konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
"Biz aile olarak Fatsalılar olarak Terzi Fikri üzerinden dövülmeye alıştık" diyen Naci Sönmez şunları dile getirdi:
"Elbette aradan bu kadar zaman geçtikten sonra ülkeyi yöneten bir muktedirin, bu kadar gücü elinde bulunduran, bir iktidarın tepesinde bulunan bir kişinin Karadeniz gibi bir yerde fındık fiyatı açıklamak için gerçekleştirdiği bir mitingde Terzi Fikri'ye gönderme yapması bizi nasıl etkiledi derseniz biz alıştık. Aile olarak Fatsalılar olarak Terzi Fikri üzerinden dövülmeye itibarsızlaştırmaya alıştık. Bir yandan da bir iktidarın ne kadar acz içerisinde olduğunu ne kadar çaresizlik içerisinde olduğunu ne kadar sıkışmış olduğunu gösteren bir durumdur bu.
Açıkçası bu kadar ileri bir noktaya gelebileceklerini hiç düşünmedim. Ama bir kez daha Fatsa'nın ne kadar büyük bir değer olduğunu, bugün demokrasinin tartışıldığı, özellikle ittifakların Türkiye'nin bu çıkmazdan, bu otoriter rejimden, bu tek adam rejiminden çıkış aradığı dönemde bizzat Erdoğan tarafından Fatsa'nın gündeme getirilmesi bana göre manidardır. Bundan Türkiye'nin demokrasi güçleri asla alınmamalıdır. Asla duygusal tepkiler göstermemelidir. Bu bir anlamda Türkiye'de bu çıkışın nereden olabileceğini, demokrasinin hangi kanaldan inşa edileceğini göstermiş bir şeydir.
12 EYLÜL FATSA'DA PROVA EDİLDİ
Ben buna 'kayyum rejimi' diyorum. 'Kayyum' sözcüğü literatürümüze son dönemlerde girdi. Özellikle AKP'nin, Cumhur İttifakı'nın, bu siyasal iktidarın son yıllarda özellikle Kürt illerindeki belediye başkanlarına yönelik yaptığı bir uygulamaydı ama esasen 1980'nin 11 Temmuz'unda Fatsa'ya kayyum atandı. Ne zaman bu ülkede tekçiliğe karşı, demokrasi dışı otoriter rejimlere karşı, halkın iradesini temsil eden bir siyaset ortaya çıksa devletin refleksi hep böyle oldu.
O zaman belediye işgal edildi, başta Terzi Fikri sevgili babam tutuklandı, yüzlerce insan işkenceden geçirildi. 12 Eylül aslında Fatsa'da prova edildi. 2 ay önce Fatsa'da ne yapıldıysa, 2 ay sonra 12 Eylül'cüler Türkiye'ye de aynı elbiseyi giydirdiler.
ERDOĞAN'DAN AKIL ALMAYA İHTİYACIMIZ YOK
Dün (cumartesi) Erdoğan'ın Karadeniz'de yaptığı bu işi aslında şöyle ifade edebiliriz güçsüz kalmış bir iktidarın artık kitleleri bir yöne tayin edemeyen, yönetim krizine düşmüş bir siyasi iktidarın en son başvuracağı bir işi yaptı.
Ben Erdoğan'ın ve AKP iktidarının kaybettiğine artık eminim. Dün yaptığı bu açıklama Karadeniz gibi bir coğrafyada yaptığı açıklama bunu gösteriyor. Çünkü 10 yıl önceye kadar ben Fatsa'da yaşadım. Biz Fatsa halkıyla barışık yaşadık. Aşağıda böyle bir sorun yok. Sağcısıyla solcusuyla, esnafıyla emekçisiyle barış içerisinde yaşadık. Fatsa'nın ne ile karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Erdoğan'dan akıl almaya ihtiyacımız yoktur.
Erdoğan dün (cumartesi) şunu ilan etti aslında. 80'den sonra Karadeniz bölgesinde özellikle bir tekçilik, aşırı milliyetçilik özelikle bu Kürt meselesine bağlı bir şekilde o bölgede anlayış tesis etmeye çalıştılar. Bu tür iktidarlar kendilerine her zaman bu tür bölgeler seçerler.
2023 SEÇİMLERİ DÜN ORDU'DA TAMAMLANDI
Fatsa esas olarak 11 Temmuz 1980'de yapılan nokta operasyonu ile yani o belediyeye Kayyum atanarak İçişleri Bakanlığı marifetiyle terörize edildi. Bu algı operasyonunu iyi yönettiler. Bütün kamuoyuna Fatsa'nın bir terör odağı olduğunu işaret ettiler. ama Fatsa'da 11 Temmuz'dan önce ölü sayısına bakın siyası cinayet yanlış hatırlamıyorsam 3 ya da 5 civarındadır. Fatsa'daki ilk politik cinayet de Fikri Sönmez'in terzihanesinde kalfa olarak Halkevi Başkanı Kemal Kara'nın öldürülmesidir. Fikri Sönmez bunu yine sağduyusuyla, halkın içerisinde dolaşarak, mücadelesini sokağa indirmemek üzere yeminli bir insan olarak ciddi mücadele etmiştir.
Benim köyüm bir Gürcü köyüdür. Gürcistan'dan göçmüş bir aileyiz. Bizim Gücü aileler genellikle Adalet Partili, gençleri MHP'li olur. Bugün o gençler bir Fikri Sönmez'e minnet duyarlar. Bunu gidip orada gündeme taşımak lazım. Emin olun 2023 seçimleri dün Ordu'da tamamlanmıştır. Ordulular ve Fatsalılar gereken cevabı verecektir. Siyaset bu kadar köpeksiz köyde değneksiz gezme işi değildir. Siyasette bir üslup bir ahlak gerekir."