Tarikat şeyhinin istismarına uğrayan çocuğun babası, Sözcü’den İsmail Saymaz'a konuştu. Tarikatın Kıbrıs halifesinin, karakola gelip “Cemaatin 500 milyonluk serveti var, ne dilersen dile” dediğini söyleyen F.A., “Reddedince yüzü aşkın ölüm tehdidi aldık” dedi. Baba F.A., 6 polis tarafından devletin belirlediği bir yerde korunduklarını aktarırken, yaşananlarla ilgili de "Cahilliğimizin bedelini kendi çocuğumuzla ödedik" dedi.
Şeyh Fatih Nurullah tarafından istismar edilen 12 yaşındaki kızın babası F.A., İsmail Saymaz’a konuştu. Baba F.A., Akyazı Jandarma Karakolu'nda ifade verdikleri sırada Şeyh Fatih Nurullah ve müritleri tarafından, şikayette bulunmaması karşılığında kendisine 50 milyon TL teklif edildiğini ileri sürdü. Teklifi reddeden baba F.A. ve ailesi, bu kez 100 kez ölüm tehdidi aldı. Aileyi şu an altı polis koruyor. İşte, baba F.A.'nın açıklamaları:
İLGİLİ HABER
Sapık Şeyh'in önünde eğilen eğilene - TIKLA
2008’DE TANIŞTIK
"Ben sıhhi tesisatçıyım. 2008'de cemaatten birisi geldi. 'Bizim tesisat işlerimizi yap' dedi. Bu şekilde tanıştık. Avcılar Tahtakale Mahallesi'nde Kuran kursu binasının tesisat işini verdiler. Kasımpaşa'daki dergaha perşembe günleri ailece girip çıkarlardı. Biz de cemaate girdik. Fatih Nurullah'la tanıştık.
ALTI AY AYNI EVDE
Geçen şubat ayında Sakarya Kuzuluk'taki dört katlı inşaatın tesisat işini Fatih Nurullah bana teklif etti. Şubat sonunda başladım. Bu dergaha Türkiye'nin her yerinden aileler kafileler halinde ziyarete gelirdi. Avcılar'dan da bir aile gelmiş. Benim hanım bunu öğrenince “Eşim orada, çocuklarla gideyim. Hem Fatih efendiyi ziyaret ederiz” diyor. Mart'ın ilk haftasıydı. Pandemi süreci araya girince çocuklara sokağa çıkma yasağı oldu. Fatih Nurullah, “Size oda vereyim, kalın” dedi. Eşim bir günlüğüne gelmişti. Bir haftaya uzattı. Sonra da altı ay kaldık.
DUVAR SAATİNDE RESMİ GÖRÜNCE
Aslında kızım dergahın çay dağıtım işini yapmıyor. Fatih Nurullah, “Çayı Y. getirsin” diye tembihlemiş. Kurban Bayramı'ndan bir hafta sonra Avcılar'a gittik. Evi taşıdık. Eşyayı yerleştirirken, Fatih Nurullah'ın resminin bulunduğu duvar saatini kızım indiriyor. “Anne, asmasak olmaz mı?” diyor. Annesi “Neden?” diyor. “Bu adam bana kötü şeyler yaptı, birkaç defa öptü” diyor. Annesi “Yanlış anlamışsındır” diye kapatıyor. Kızım birkaç gün sonra Fatih Nurullah'ın avret yerini ellediğinden, dudaklarını defalarca öptüğünden bahsediyor. Eşim 27 Ağustos'ta Fatih Nurullah'ı arıyor. “Çocuğa ne yaptın?” diyor. “Bekaretini bozacak bir şey yapmadım” diyor. Peki, ne yaptın? “Bana eş olarak vermiştin ya” diyor. “Yalan söyleme” diyor. Fatih Nurullah, çıkmaza girdiğini düşünüyor ve haberim olacağından korkuyor. Saat 14.37'de beni aradı. “Hata ettim” dedi. Zaten o gün kızım, “Rüyada Fatih Efendi'yi gördüm. Ateşe atıyordum” demişti.
TECAVÜZDEN ŞÜPHELENDİM
Kızımın söylediğine göre Fatih Nurullah, iç çamaşırını çıkarmış. “İleri gitti mi?” diye sorunca çocuk ağladı. Tecavüzden şüphelendim. Fatih Nurullah “Bekaretini bozmadım” deyince “Utanmıyor musun!” dedim. Eşim bana dedi ki, “Bunlar güçlü, uğraşamayız. Savcılığa versek tutturamayız. Allah belasını versin, uğraşmaya değmez.”
TARİKATIN KASASI ARADI
Çaresiz şekilde düşünürken, Fatih Nurullah'ın para babalığını yapan Z.H. aradı. “Paraya sıkışmışsındır. Sana para göndereceğim” dedi. İki dakika sonra Fatih Nurullah aradı. “Ebu Bekir olmak istemez misin?” dediği konuşma… Bu sözleri beni tahrik etti. Sandım ki, tecavüz gerçekleşti. Kendisi ne olduğunu söylemiyor. Kızım utanıyor. Eşime dedim ki “Hazırlan, gideceğiz, hesabını soracağız.”
TELEFONLA KAFASINA VURDUM
İki çocuğumuzu komşuya emanet edip dört yaşındaki kızımızı yanımıza aldık. Kuzuluk'a doğru yola çıktık. Aklımdan geçenler iyi şeyler değildi. Eşim farkına vardığı için yolda jandarmayı aradı. Baktık ki, jandarmalar orada. Müritler kapının ağzında etten duvar örmüş, şeyhi vermiyorlar. Şeyhin evde olmadığını söylüyordu. Münakaşa ederken, Fatih Efendi odasından indi. Ses kaydını açtım. Mürit ve jandarmalara dinlettim. Fatih Nurullah'ın “Oğlum, büyütecek bir şey yok, aramızda hallederiz” demesi üzerine telefonla buna iki defa vurdum. Vurmamla beraber beni öldüresiye dövdüler. Kaçıp kurtuldum. Telefon olay yerinde kaldı. Bütün delillerim oradaydı. Eşime “Telefonu al” diye bağırdım. Eşim telefonu alıp çantasına koymuş. Almasaydı ses kayıtları çöpe gidecekti.
YOLDA YALVARDI
Jandarma onu ön kabine oturttu. Benim elimi kelepçelediler, bir şey yapmayayım diye. Giderken Fatih Nurullah yalvardı. “Seni aklına getiremeyeceğin servete kavuştururum, gel bunları anlatma” dedi. Biliyorum, istesem verir. Gözümü tek bir şey bürüdü: Suçluysa, yaptıysa bir hainlik, cezasını çeksin.
KARAKOLDA PARA TEKLİFİ
Akyazı Jandarma Karakolu'nda ifademizi aldılar. Fatih Nurullah, jandarmalara yalvarıyor. “F. ve karısıyla beş dakika konuşabilir miyim” diye. Kabul etmedim. Müritleri “Gel vazgeç, ne istersen verecekler. Medya duymasın, aramızda çözelim” dedi. Uçuk rakamlar teklif ettiler. İlk teklif ettikleri, 5 milyon TL'ydi. Sonra 20 milyon. Tarikatın Kıbrıs halifesi Erdoğan geldi. “Cemaatin 500 milyon serveti var, ne dilersen dile, vereceğiz” diye yemin şart ettiler. En son teklif ettikleri, 50 milyon TL'ydi. Kabul etmedim.
SUNGURLU'DA ÖLÜM TEHDİDİ
Sungurlu'ya geldik. Bu sefer ölüm tehditleriyle karşılaştık. Cemaatten 100'ün üzerinde tehdit aldık. Dost gibi yaklaşıp “Aldığın parayı yiyemezsin, sakat kalırsın, çoluk çocuğuna yazık” gibi tehditler… Dedim ki, “Para teklif etmenize gerek yok. Bana cennet dahi vaat etseniz, davamdan vazgeçmeyeceğim. Bu yola başımı koydum. Bu adamın sahtekarlığını ortaya çıkaracağım. Öleceğimi bilsem vazgeçmeyeceğim.”
ALTI POLİS KORUYOR
Bizi 2-3 gün önce devlet korumasına aldılar. Çorum'da polis lojmanında kaldık. Birkaç akrabanın bizi aradığını öğrendik. “Geçmiş olsun dileklerimizi ileteceğiz” demişler. Yalan, tehdit için geliyorlardı. Şimdi polis korumasındayız. Devletin belirlediği yerdeyiz. Altı korumamız var.
Y. İLE KONUŞMADIK
Y. ile konuşmaya çalıştık. Ağladı, üzerine gitmedik.
ONU MEHDİ GÖRÜYORDUK
Canımı feda edebileceğim kadar sevdiğim biriydi. Onu Allah dostu bilip sevdik. Son zamanlarda mehdilik çıkarmıştı. Yalan söyleyeceğini düşünmüyorduk. Diyorduk ki, bu adam mehdi. Şüphemiz vardı ama inanmak istiyorduk."
CAHİLLİĞİMİZİN BEDELİNİ ÇOCUĞUMUZLA ÖDEDİK
Baba F.A. şeyh Fatih Nurullah'ın muritlerinin, ona iftira atıldığına, büyü yapıldığına inandığını söylüyor. Nurullah'ın cezaevinden mehdi olarak çıkıp otorite kuracağına inanıldığını söyleyen F.A. “Onu yıkmak için bu yola başvurmuşuz. Yüzde 80'i hâlâ destekliyor. Ben onun çirkin yüzünü önce kendi cemaatine ve sonra Türkiye'ye göstermek için uğraşıyorum. Bunu Allah rızası için yapmaya çalışıyorum. Bu sahtekarlıklar büyümesin” dedi. Temiz inançlarının kötüye kullanıldığını söyleyen baba, sözlerini şöyle noktaladı: Biz Allah ve peygamber sevgisiyle yaklaşmıştık. Cahilliğimizin bedelini kendi çocuğumuzla ödedik.