Çok kaliteli olmasa da, bağışıklık kazanan sinir katsayımızı yükselten, sevimli ortağımızı da sonunda tükettiler... Koca bir çınar devrildi, kökleriyle birlikte... Halkımın ömür törpüleyerek izlediği futbolu uçurumdan aşağıya yuvarladılar.. Şimdi; kaç takla attıktan sonra duracağını merak ediyor, katiller...
Onu siyasetin orta yerinde ünlü bir dansöz gibi kıvırtarak, göbek attırıp "güçlülerin" eğlence fasıllarına kattılar... Meşin kürenin gücü siyasinin ne yazık ki ayak topu oldu, paçavradan yapılmış... Daha düne değin, topu görse karakollara bomba diye teslimat yapanlar, şimdilerde dünyanın en büyük bilmişi olup canımın içi futbolu pazarladılar, ilkel podyumlarda... Çok komik değil mi?
Federasyon Başkanlarının otoriter konumları. "Emriniz olur... Siz ne derseniz o olur" diyen sözde (!) başkanların aksiyon sahasına dahil edildi.. Eyvah (!!!) ayaklar baş, başlar ise Üsküdar'a giderken aldı da bir yağmurrrr... Dünün başkanı ülkenin en büyük ve güçlü medya patronu olmuşsa, hatalar zincirinin adı hizmet zinciri olur... Görün işte bizim ülkemizde güneşi bile leş gibi kokan balçıkla sıvayabiliyorlar...
Kulüplerin yazgısı ciltlere sığmayan roman oldu.. İstiklal Marşımızın kutsal yapısını, içimizi titreten söylem tarzımızı yabancılara bir türlü söyletemedik... Bizde 'do' onlarda 'mi'... Kulüpler bir alem... Genç başkanların süt dişleri bile oluşmadan girişimleri, ellerinde patlayan transfer ayıpları olmadı mı? Biri çiçek sattı, öteki para saçtı... Satanı bilmem ama saçanın etrafı çok kalabalık... Delikanlıya nefes aldırmadı, paragözler... Ver başkan ver... Çınar ağacının gölgeleri, yıkılan gerçeklerin altında kaldı. Güneş intikam alıyor...
Bakınız şu teknik direktörlerin haline... Mantar gibi türediler... Hükümet yanlısı efendilerin bir çoğu para basıyorlar... Kulüplere talimat yukarıdan geliyor, başkan zaten esas duruşta, "Hemen derhal" antrenörcük işe başlıyor... Bir süre sonra gidiyor sonra yeniden geliyor... Dramatik bir oyunun komedi sahnesi... Kurnaz teknik direktör tipleri yenilginin ardından suçu üstlenenler, "Suçlu benim taraftarlarımızdan özür dilerim.."
Kuşkusuz suçlu sensin...
Günlerden beri umutla bekleyen taraftarlara verilen mesaja bakınız, suçlu kendileriymiş... Kaçmak için özellikle başarısız olanların sığındıkları liman... Futbolda kalite yok, oynatmaya çalıştığın sistem çok gerilerde kaldı ve sen umut saçmak gibi saçma bir söylemi gölge yapmışsın... İstediğin kadar şöhretli bir futbolcu ol... Ve sen korkak başkan "O bizim çocuğumuz" ninnisini söyle, artık yemiyorlar... Ne çocuk ama? Senden sonra tam yedi kulüp formasını giyen çocuk O... Hangi takımın ve kimin çocuğu acaba?
Ve benim çilekeş seyircim, taraftarım... Onlar, "koltuk gider" diye cesaret edemezler ama ben söyleyeyim; "Hiç umutlanma kardeşim... Türk futbolu, yanlışlar yüzünden paraşütsüz inişte... Ve senin kurtarma şansın hiç yok... Batırdılar ve bitirdiler..."