Bu hafta izniniz olursa köşemde; Çankırı Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Vakfı Başkanı Kapt. Mustafa Can'ın geride bıraktığımız sıcak saatlerde kaleme alıp, sosyal medya hesaplarından paylaştığı yazıya yer vermek istiyorum.
Sağlıcakla kalınız.... (V.B)
Siyaset üstü Çankırı...
Günümüzde belli bir kültürü yaşatmak için çalışan sivil toplum örgütlerinin 'siyaset'ten uzak durup işine odaklanması başarının mutlak anahtarıdır.
Sanki aynı 'cimcik hamuru çorbası'na kaşık sallamamış gibi, sanki hemşehrisi başka bir galaksiden gelmiş gibi davranmak ne yazık ki sivil toplum kuruluşlarını bir süre sonra 'belli kesimlerin oyuncağı' haline gelmekten kurtaramıyor.
Elbet de siyasetle ilgileneceğiz, aktif olarak rol de alacağız ama bunun en üstünde Çankırı’nın bulunduğunu hiç unutmayacağız, unutmamalıyız...
O siyaset gider, o siyasetçiler gider ama Çankırı ve Çankırılılar baki kalmak zorundadır. Hele ki siyasette asla onaylamadığımız 'ikilik' ve 'bölünmelerin' STK’lara sirayet etmesi, önce selam ve sabahların ardından da genç yarenler için can suyu olan bursların kesilmesi tehlikesini ortaya çıkarıyor.
Kendi gençlerimizin; yani geleceğin STK yöneticilerimizin zor zamanında, büyükler olarak yanlarında durmayacağız da ne zaman duracağız?
Birbirine selam vermeyen, zor gününde yardıma koşmayana 'örnek Çankırılı' diyebilir miyiz?
* * *
Gerçek işleviyle, 'içinde bulunduğunuz ülkenin insanlarının daha refah içinde yaşamasını amaçlayan düşünceler ve projelerin toplamında ibaret' olması gereken siyaseti varoluş nedenimiz haline getirirsek, o güne kadar var ettiğimiz her güzelliği de çirkinleştirmez miyiz?
Biraz önce de söylediğim gibi hepimizin bir siyasi görüşü mutlaka olacak, hepimiz ülkemizin muasır medeniyet seviyesini aşması için görüşlerimizi ortaya koyacağız fakat bunu yaparken, yıllar sonra hatırlatıldığında pişman olacağımız sözlerden ve davranışlardan özenle kaçınmak durumundayız.
Bizler insanlar olarak bugünü yaşadığımızı sansak da aslında kendi geleceğimizin karakterini şekillendiriyor, kendi cenazemizin cemaatini topluyoruz...
Kutsallarımız dahi farklı olabilir. Bu farklılığı 'benden olmayan' değil, 'renklilik' olarak görmek ve saygı duymak zorundayız.
Demokrasinin 'bir düşünüp beş konuşmak değil, beş düşünüp bir konuşmak' olduğunu unutursak, konuşmak yerine sadece gürültü çıkaran canlılar haline geliriz.
* * *
Bildiğiniz gibi, hemşehrilerimizin teveccühü ile iki dönem üst üste sürdürdüğüm Çankırı Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini Mart ayında yapacağımız genel kurulla devrediyorum.
Pandemiye rağmen hız kesmeden çalışmaya devam ederek sadece burs verdiğimiz Çankırılı öğrenci kardeşlerimizin sayısını bin'in üzerine çıkardık. İstiklal Yolu anmasından Macaristan Türk Kurultayı ve öğrencilerimizi meslek duayenleri ile buluşturduğumuz Çarşamba Toplantıları’na kadar onlarca etkinliği hem internet ortamında hem de yüz yüze gerçekleştirdik.
Bundan sonda da hem vakfımız hem de güzel Çankırımız için elimden gelen gayreti göstereceğime huzurlarınızda söz veriyorum.
* * *
2022 Dünyasında Çankırı’nın dünya ile kucaklaşmasının vakti geldi de geçiyor. Bunun için Çankırı kaya tuzu gibi küresel potansiyeli çok yüksek olan ürünlerimiz bir yana Tuz Mağarası’ndan tutun, Ilgaz Kayak Merkezi’ne; Ilgaz Dağı Milli Parkı’ndan Balıklı Göl’e kadar, dünyanın turistini ağırlayacağımız doğal güzelliklerimiz var.
Esasında bir demir yığını olan Eyfel Kulesi’ne yılda ortalama 6 milyon ziyaretçinin 100 milyon Euro bıraktığını, kulenin marka değerinin ise 546 milyar dolar olduğunu düşününce çok daha yüksek potansiyele sahip Çankırımız’ın niye bu noktaya gelemediğine üzülüyoruz...
50 Yıl öncesinin dünyasında değiliz. Sermayemiz birikti, dijital dünyanın piri olan, ikinci hatta üçüncü yabancı dilini öğrenen pırıl pırıl gençlerimiz var.
Çankırı bin 347 km²’den ibaret bir toprak parçası değil, İstiklal Yolu ile Cumhuriyet’in kurucu şehirlerinde biridir...
Kim ki, Çankırı’yı daracık alana çıkıştırıp kendi yağıyla kavrulmaya şükreder hale getirirse bilsin ki geleceğin dünyasına da gençlerimize de en büyük kötülüğü yapıyordur...
Kalın sağlıcakla...