CHP'nin Tüzük Kurultayı'nın ardından tartışmalar devam ediyor. CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün, Önder Sav'ın kendisine yönelik "Sinan Aygün devrimci biz statükocuyuz öyle mi" sözlerine kurultayda cevap verdi. Aygün, Önder Sav'ın sözlerini eleştirdi ve "Bana 2007 de teklif getireneler de onlardı" diye konuştu..
Muhaliflerintüzük kongresine katılmaması, muhalif kanattan İsa Gök'ün yaptığı itirazın uzun süre görmezden gelinmesi ve Gök'ün zorla salondan çıkartılmasından sonra muhalif kanattan sert tepki geldi.
Ankara'daki bir otelde toplanan Önder Sav ve muhalif kanat bir açıklama yaptı. Sav açıklamada, sert ifadeler kullanırken olası bir partiçi ayrışmanın da sinyallerini verdi.
Kendisinin ve Deniz Baykal'ın "arkaik, statükocu" olarak adlandırıldığını belirten Sav, "Daha dün gelenler; dün, geçmişte sağ partilerde yönetici olanlar devrimci olacak biz arkaik, statükocu olacağız. Sinan Aygün, Bülent Kuşoğlu devrimci Önder Sav statükocu öyle mi? Yağma yok. Sel gider kum kalır. Biz evsahibiyiz" dedi.
Açıklamasında 'direniş' mesajları da veren ve mücadeleye devam edeceklerini belirten Önder Sav, sözlerini şöyle sürdürdü: "362 imza toplayıp kurultay çağrısı yapan arkadaşlarımızı ben CHP'nin kahramanları olarak görüyorum. Bugünkü kurultay imza verenler olmasaydı, imzalar verilmesiydi bu kurultay toplanacak mıydı? Bugünkü kurultayın temelinde imza veren arkadaşlarımızın emeğiyle toplandı.
Bizler ne yaptığımızın farkındayız. Asla ve kat'a CHP'de bir ayrışmaya, ötekileştirmeye izin vermeyiz. CHP genlerindeki direnişçilik hepimizin genlerinde vardır. Devrimci Mustafa Kemal gibi, "Dönen dönsün ben dönmezem yolundan" diyen Pir Sultan gibi direneceğiz."
CHP 16'NCI OLAĞANÜSTÜ KURULTAYI
CHP 16'ncı Olağanüstü Kurultayı Ankara Arena Kapalı Spor Salonu’nda yapıldı.
Sabahın erken saatlerinden itibaren salona gelen partililer, 'Halkın iktidarına doğru CHP', 'Taşeron değil, onurlu ve lider Türkiye', 'Demokratik Tüzük ile Tam Demokrasi' gibi sloganların yazılı olduğu döviz ve parkartları taşıdı. Mavi, kırmızı ve beyaz renklerin hakim olduğu salonda, Onuncu Yıl Marşı hep bir ağızdan söylenirken, sık sık Zülfü Livaneli, Edip Akbayram, Cem Karaca ve Selda Bağcan’nın şarkıları çalındı. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi okunurken, platforma yerleştirilmiş dev ekrandan Atatürk’ün görüntüleri yansıtıldı. Bu sırada salondakiler alkışlar ve ıslıklarla destek verdi. Gençliğe Hitabe’nin okunmasının ardından tribünlerden 'Mustafa Kemal’in Askerleriyiz' sloganları atıldı.
Genel merkez tarafından kurultaya onur konuğu olarak davet edilen Toplumsal Bellek Platformu ile 12 Eylül döneminde mağdur olan, Sivas katliamında hayatını kaybeden ve faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerden Turan Dursun, Metin Altıok, Behçet Aysan, Cevat Yurdakul, Onat Kutlar, Zeki Tekiner, Orhan Yavuz, Ümit Kaftancıoğlu ile Yusuf Ekinci’nin ailelerinden temsilcilerde katıldı. Yine şehit aileleri ve gaziler ile bazı sendika temsilcileri de kurultayda yer aldı.
ESKİ GENEL BAŞKANLAR ÇETİN, KARAYALÇIN VE ÖYMEN
Kurultay salonunda, CHP’nin Eski Genel Başkanları Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Altan Öymen’in yanı sıra, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ile Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan da hazır bulundu.
KILIÇDAROĞLU'NA COŞKULU KARŞILAMA
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na, Ankara Arena Kapalı Spor Salonu’na girişinde grup başkanvekilleri ile bazı genel başkan yardımcıları eşlik etti. Kılıçdaroğlu, dev kırmızı CHP bayrağının bulunduğu kapıdan salona giriş yaptı. Salon, Kılıçdaroğlu’nu coşku içinde, alkış ve ıslıklarla karşıladı. CHP Lideri de yürüyüş yolundan, tribünleri selamladı. Kılıçdaroğlu'nun tribünleri selamlayışı sırasında Onuncu Yıl Marşı çalındı. Kılıçdaroğlu, tribünleri selamlarken, meydana gelen izdihamda ezilme tehlikesi geçirdi. Yine bu sırada görev yapan foto muhabiri ve kemaramanlar da zor anlar yaşadı.
BAYKAL KATILMADI
Kurultaya eski genel başkan Deniz Baykal ile kendisine yakın bazı milletvekilleri katılmadı.
Genel merkezin, kurultayın 'şölen havasında' geçmesi için delegelere sürpriz olarak anlaştığı Anadolu Ateşi, kurultayda gösteri sundu. Alevi ezgileriyle gösterisine başlayan Anadolu Ateşi, Türkiye’nin 7 bölgesinden oyunlar sergiledi.
Gösterinin ardından Kılıçdaroğlu, kurultayın açılışını yaptı. Kılıçdaroğlu, "Çoğunluğumuz var genel kurulu açıyorum" dedi. Kılıçdaroğlu’nun açılışı yapmasının ardından Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı okundu. Kılıçdaroğlu, CHP’nin 16'ncı Olağanüstü Kurultay’ında Divan Başkanlığı’na İl Başkanlarının önerisiyle Adnan Keskin’in seçildiğini belirtti.
İSA GÖK İTİRAZ ETTİ
Bu sırada CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, kurultayın açılması için çoğunluğun olmadığını iddia ederek, itiraz etti. Kürsüye doğru yürüyen Gök’ü, CHP Gençlik Kolları görevlileri durdurmak istedi. Bu arada arbede yaşanırken, tribünler ise Gök’ü yuhaladı. Yine tribünlerden pet şişe ve bazı maddeler atıldı. Gök, çıkış kapılarından birine yönlendirilerek dışarı çıkarıldı. Ancak Gök daha sonra tekrar salona girdi.
Kılıçdaroğlu ise, "Değerli yol arkadaşlarımızın bir şeye inanmasını istiyorum. Hiç kimse bizi halkın yürüyüşünden engellemeyecektir. Özgürlüğü, demokrasiyi, bağımsızlığı içselleştirmiş olan bir CHP her zaman, her yerde, dimdik ayakta olacaktır" dedi. Salondan da 'Başbakan Kemal' sloganları yükseldi. Kılıçdaroğlu, "Kurultayımızı açtık, Sayın Adnan Keskin'i seçtik, kendisine divanı ve mikrofunu teslim ediyorum" diyerek kürsüden ayrıldı.
ADNAN KESKİN
CHP'nin 16'ncı Olağanüstü Kurultayında Divan Başkanlığına seçilen Adnan Keskin, partililere birlik çağrısı yaparak, "Hep birlikte haykırınız, yaşasın barış, yaşasın özgürlük, yaşasın emek, yaşasın eşitlik, yaşasın çağdaş uygarlığa ulaşma azmimiz, yaşasın siyasi kimlikleri çelikleşmiş CHP'liler" dedi. Son yıllarda 'solu ve CHP'yi itibarsızlaştırmaya yönelik küresel hegemonyanın çabaları olduğunu' ileri süren Keskin, Türkiye'nin ise her zamankinden çok CHP'ye ihtiyacı bulunduğu kaydetti. Keskin, 'Eksen kayması' gibi savlara teslim olunmamasını da isteyerek, her şeye rağmen yollarında kararlılıkla ilerleyeceklerini belirtti.
TUTUKLU VEKİLLERİN MESAJLARI
Keskin'in konuşmasının ardından CHP'nin tutuklu milletvekilleri Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, İzmir Milletvekili Mustafa Balbay'ın gönderdiği mesajlar okundu ve salonda alkışlarla karşılandı. Ayrıca, Oda Tv Genel Koordinatörü Doğan Yurdakul'un gönderdiği mesaj da okundu.
GÖK'E ALEYHTE TEZAHÜRATA KESKİN'DEN TEPKİ
CHP Mersin Milletvekili İsa Gök aleyhinde tezahüratlarda bulunulması üzerine Adnan Keskin, CHP'nin özgürlükçü bir parti olduğunu ifade ederek, "Hiçbir arkadaşımıza olumsuz tezahürat yapmayın, herkesin kurallar çerçevesinde konuşma hakkı var. Divan olarak hukuk, hakkaniyet çerçevesinde bu görevi yerine getireceğiz" diye konuştu.
Daha sonra Tüzük Komisyonu'nda yer alan isimler okundu. Komisyon üyeleri bir araya gelerek, tüzük çalışmalarına başladı.
KILIÇDAROĞLU'NUN KONUŞMASI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin 16'ncı Olağanüstü Kurultayı'nda konuşmaya başlamadan önce kargaşa yaşandı. Kürsünün önünde CHP Mersin Milletvekili İsa Gök ve çok sayıda basın mensubunun beklemesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Açın önümüzü" diye uyardı.
'Başbakan Kemal ' sloganları arasında konuşmaya başlayan Kılıçdaroğlu, hiç kimsenin kurultayın huzurunu bozmaya hakkı ve yetkisinin olmadığını söyledi.
'CHP UMUDUN PARTİSİDİR'
"Tüzük dediler, işte tüzük. 'Seçim' diyorsanız onu da yapacağız" diyen Kılıçdaroğlu, gücünü halktan almayan hiçbir hareketin başarılı olamayacağını belirterek şunları söyledi:
"Yol arkadaşlarımız, devrimciler, Kuvai milliyeciler, 89 yaşındaki genç CHP'liler, hepinizi saygıyla selamlıyorum, Cumhuriyetçiler, sevgili CHP'liler, CHP Türk halkının var olma iradesinin, bağımsızlığın, özgürlüğün adıdır. CHP'li olmak 'imkansız' denen şeylere 'mümkündür' demektir. Çünkü CHP'liler,zor günlerin adamlarıdır, zor günlerde çıkar, başarıyı yakalarlar. Onun için CHP umudun partisidir, yiğit insanların, ahlaklı insanların partisidir, özgürlükçü partidir."
GÖK SALONDAN ÇIKARTILMAYA ÇALIŞILDI
Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması sürerken, CHP Mersin Milletvekili İsa Gök salondan çıkarılmaya çalışıldı. O sırada tribünlerden Gök ve yanındakilere pet şişeler atıldı. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu korumalara, "Koruma arkadaşlar lütfen çekilin. Beni, CHP'lilerden korumak gibi göreviniz olmamalı" diye uyarıda bulundu.
İstiklal Marşı'ndaki "Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım, hangi çılgın zincir vuracakmış şaşarım" dizelerine işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşte CHP budur. CHP, devleti kuran partidir, onun için CHP'li olmak bir onurdur, yurtseverliktir. CHP'li olmak kardeşliktir, barış, dostluktur. Hiç kimseyi ayırmadan, herkesi kucaklayan bir CHP'dir. CHP'li olmak 'biz kimseye kin tutmayız, kamu alem birdir bize' diyen Yunus Emre'dir. CHP'li olmak halkın değerleriyle beraber yaşamak demektir, o kutsal değerlere saygı duymak demektir. CHP'li olmak halkın kendisidir, halkla birlikte olmak demektir. CHP'li olmak büyüme, hırs, azimdir."
CHP'NİN TARİHTE YAPTIKLARI
Kılıçdaroğlu "CHP tarihte hiçbir şey yapmadı" eleştirilerine de tarihten örneklerle yanıt verdi. "Örnek veriyorum, herkes bilsin, Mısır'daki sağır sultan duysun" diyen Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet'in üzerinden 2 yıl geçtikten sonra, 1925'te Kayseri'de ilk uçak fabrikasını kurduklarını anlattı.
Osmanlı'nın parasını yabancılar basarken, Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk kez kendi paralarını bastıklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası'nı 1 Haziran 1930'da kurduklarını ifade etti. Kılıçdaroğlu 3 Mayıs 1934'te kendi yaptıkları uçağın, Kayseri'den Ankara'ya hareket ettiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Yapabiliyor musun sen şimdi bunu?" diye sorarak, 11 Ağustos 1937'de ilk denazaltı omurgasını Haliç'te yerleştirdiklerini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin kararlılığı ve gücünün, bunları gerçekleştirdiğini dile getirerek, Osmanlı'nın borçlarını, son kuruşuna kadar CHP'nin, Cumhuriyetin ödediğini kaydetti.
'TÜRKİYE 2'NCİ DÜNYA SAVAŞI'NA GİRMEDİ'
Kemal Kılıçdaroğlu, bütün bunlar olurken Türkiye'nin 2'nci Dünya Savaşı'na girmediğini, kimsenin yetim bırakılmadığını, birilerinin dolduruşuna gelmediğini, dış politikada taşeronluğunu yapmadığını kaydetti.
Merkez Bankası'nın 22 Eylül 1947 tarihli resmi açıklamasına göre, kasasında 176 ton altın olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bunun yanı sıra ülke için birçok şey yapıldığını kaydetti.
'CHP'LİLER KUL HAKKI YEMEDİ'
CHP'nin, yabancılara el açmayan bir parti olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bütün bunlar nasıl oldu, çünkü halka hizmet etmeyi, halk için çalışmayı, onurlu bir duruş olarak kabul eden o dönemin CHP'lileri, bir şeyi yapmadılar; asla asla kul hakkı yemediler. Onlar, asla ve asla yolsuzluğa bulaşmadılar, siyaseti zenginleşme aracı olarak kullanmadılar. Mustafa Kemal, onun için mal varlığını halkına adadı, çünkü siyaset adanmışlıktır, halk için mücadele etmek demektir. Yolsuzluklara bulaşmadılar, yolsuzlukları yapanları Yüce Divan'a göndermekte çekinmediler, 3 kez bakan ve milletvekillerini gönderdiler. Halkın 5 kuruşuna bile saygı duyarlardı onlar. ABD yönetimi, Marshall Planı çerçevesinde 58 milyon dolarlık Türkiye'ye askeri yardım yaptı. İlk kırılma, tarihin derin kırılması budur. 4 Ağustos 1958, Türkiye iflasını ilan ediyor. CHP iktidarında var olan 176 ton altını yok ediyor, borçlanıyor ve borcunu ödeyemiyor. CHP halkın çıkarlarını, ulusun çıkarlarını korur. CHP gerçeği budur, kendi tarihini bilmemek, ülkeye ihanettir. Erdoğan'ın benim bu anlattıklarımın hiçbirini bildiğine inanmıyorum, çünkü tarihini bilmiyor. Siyaset, 'toplum bana ne verecek' değildir, 'ben topluma ne vereceğim, nasıl hizmet edeceğim'dir. CHP'nin siyaseti budur."
'CHP'Lİ OLMAK, MUSTAFA KEMAL OLMAK DEMEK'
CHP'li olmanın devrimci olmak, değişime cesaret edebilmek anlamına geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, "CHP'li olmak, 'Cumhuriyetin kurucusu, demokrasinin önderi olmak' demektir. CHP'li olmak 'çağ değiştirecek kudrete, devrim yapacak iradeye sahip olmak' demektir. Özetle 'CHP'li olmak' demek, 'Mustafa Kemal olmak' demektir" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, CHP'nin ülkeye demokrasiyi getiren, büyük dönüşümlere imza atan bir parti olduğunu, dünyada hiçbir partiye bu kadar büyük değişim ve dönüşüme imza atmanın nasip olmadığını söyledi.
'TÜRK SİYASİ TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMLİ GÜN'
Ulusal Kurtuluş Savaşını verenlerin halkın iradesini egemen kıldıklarını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Şimdi özgürlüğün ve demokrasinin devrimini yapmak zorundayız. Bunun için ilk iş kendi tüzüğümüzden başlayacağız. Tüzüğümüzü demokratik ve özgürlükçü yapacağız. Bugün sadece CHP için değil, Türk siyasal tarihi açısından da önemli bir gün. Tüzüğümüzü demokrasi, özgürlük, halk için değiştiriyoruz. Demokrasiyi kendi içimizde yapacağız ki halk için demokrasi isteyelim. Bugün bizim tarihimiz için de Türk siyasal tarihi için de demokrasi tarihi için de önemli bir gündür. CHP delegeleri, iddia ediyorum gelmiş geçmiş en demokratik tüzüğü birazdan sizin önünüze getirecekler."
'DEMOKRASİ ZOR KAZANILIR, KOLAY KAYBEDİLİR'
Kadınlardan halk için çalışmalarını, kız çocuklarının okuması için mücadele etmelerini de isteyen Kılıçdaroğlu, zorunlu eğitime yönelik 4+4+4 tasarısını da şiddetle protesto ettiklerini vurguladı. Kimseyi ötekileştirmediklerini kmaydeden Kılıçdaroğlu, inancına, kıyafetine bakmadan tüm kadınları CHP çatısı altına çağırdıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Unutmayınız demokrasi zor kazanılır ama çok kolay kaybedilir. Demokrasiyi farkında olmadan kaybedebiliriz. O yüzden ona sahip çıkmak her CHP'linin görevidir. Demokrasiyi hayatı boyunca bir küfür rejimi olarak gören birinden demokrasi beklenebilir mi? 'Eski gömleği çıkardım, demokrasi gömleğimi giydim' dedi. Bazı aydınlar da inandılar. Demokrasi bir devletin giysisi kıyafeti değil, demokrasi bir devletin ruhudur. Onu bilmemiz lazım. Bazı aydınlarımız, Erdoğan'ın kıyafetine bakıp demokrasi ahkamı kestiler.
Buyurun size demokrasi. Bunun neresi demokrasi. Hangi demokrasiden söz ediyorsunuz. Bir kişi de sormadı 'demokrasi bir gömleği giyip çıkarmak kadar kolaysa neden milyonlarca insan demokrasi için ağır bedeller ödedi?' O yüzden geldiğimiz rejim demokrasi değil, 'post modern diktatörlük' diyoruz Her şey bir kişinin iki dudağı arasında."
Kılıçdaroğlu, TBMM İçtüzüğü'nün Genel Kurul'daki görüşmeleri sırasında CHP'nin azimli bir mücadele verdiğini belirterek, "İstediğiniz kadar saldırın, istediğiniz kadar gelin CHP değişmez, dönüşmez bir kaledir. Önünüzde duracaktır" diye konuştu.
Konuşmasında Hükümetin uygulamalarını da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Sözde bu memlekette düşünce özgürlüğü var. Bu nasıl bir özgürlüktür ki millet düşünmekten korkuyor. 'Konuşun' diyorlar 'ama benim gibi konuşacaksın', 'düşün ama benim gibi düşüneceksin' biz buna her şekilde karşı çıkacağız" dedi.
'MEDYA BASKI ALTINDA'
Medyaya ilişkin görüşlerini de aktaran Kılıçdaroğlu, bir tarafta baskı altında bir medyanın diğer tarafta ise 'AK Parti iktidarının medya korosu'nun yer aldığını ileri sürdü.
CHP lideri Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Recep Tayyip Erdoğan'ın gömleğine takılıp kalanlar 'demokrasi var mı, yok mu' diye öğrenmek istiyorlarsa iki şey sorsunlar. Birincisi 'ben Recep Tayyip Erdoğan hakkında bişey yazarsam başıma bir şey gelir mi?' İkinci soru ise 'acaba benim telefonlarım dinleniyor mu?' Bu iki soru ile ülkede demokrasinin olup olmadığını anlarlar. Gömleği giymiş beyefendi. Kılık kıyafet yerinde. Ne oldu? 'Eski gömleği çıkardım, yeni gömleği giydim. Ülkede demokrasi oldu', bu palavralara inanamayın."
'BAŞBAKAN'A ÇETE KURMA YETKİSİ'
MİT Yasası'nda yapılan değişiklikle Başbakana 'çete kurma yetkisi' verildiğini de ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bundan sonra faili meçhul cinayetlere daha yakından bakmak durumundayız" dedi.
YÖK'ü de eleştiren Kılıçdaroğlu, gençlerin baş tacı yapılması gerektiğini dile getirererek şöyle konuştu:
"Gencecik çocuklarımız insafsızca suçlanıyor. Bakın nelerle suçlanıyor 'saç kestirmek, şemsiye taşımak, poşu takmak, üniversite yönetimi eleştirmek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne katılmak Deniz Gezmiş'i anmak. YÖK'ü protesto etmek, kitap okumak.' Özellikle bizi izlemeye gelen Büyükelçiler ve onların temsilcelerine sesleniyorum; Bu suçlar sizin ülkenizde var mı yok mu? Bunlar Türkiye'de var, onun için Türkiye'de CHP, demokrasi ve özgürlük türküleri söyleyecek."
'EN BÜYÜK BÖLÜCÜ ERDOĞAN'
Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarında 'kin, nefret' gibi olumsuzlukların göze çarptığını savunan Kılıçdaroğlu, "Kendisiyle barışık olmayan birisi ülkeyle barışık olabilir mi? Halkıyla barışık olabilir mi? Bütün bunların temelinde bölücülük yatıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük bölücüsü Recep Tayyip Erdoğan'dır" diye konuştu.
"Recep Tayyip Erdoğan sorunları çözen birisi değil, artık kendisi bu ülke için sorun haline gelmiş" değerlendirmesini yapan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bu gerçeği herkesin bilmesi lazım. Sorun haline getiren kendi dilidir, üslubudur. Diyalogdan, konuşmadan, anlaşmadan bir şey anlamaz. Bu ülkeye barışı, demokrasiyi, özgürlüğü getiremez. Çünkü barışı ve demokrasiyi getirebilmesi için yüreğinde insan sevgisi ve insan haklarına saygı olması gerek. Bunlar 12 Eylül'den palazlandılar. Arkalarında babaları Kenan Evren vardı. Bunu da açık yüreklilikle söylüyorum. Kalkmış 1940'larda yasaklanan kitaplardan söz ediyor. Ya kardeşim bırak sen 1940'ları, 21'inci yüzyılda senin iktidarında basılmamış kitap yasaklandı, bu ayıbı nasıl temizleyeceksin."
'Yürekli onurlu duran bütün gazetecileri saygıyla selamladığını' vurgulayan Kılıçdaroğlu, hapisteki gazetecileri hatırlattı. Kılıçdaroğlu, bir ülkede demokrasinin olması için medyanın özgür, halkın sesi olması gerektiğini kaydetti.
'CHP'Lİ BELEDİYELER BASKI ALTINDA'
CHP'li belediyelere baskı uygulandığını, çalışma koşullarının güçleştirildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi'ndeki müfettiş sayısının 52 olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bütün CHP'li belediyelere sesleniyorum. Belediye başkanlarına, onların çalışanlarına sesleniyorum; Dik durun onurlu durun, veremeyecek hesabınız yok, çünkü siz CHP'lisiniz. Polis destekli, yargı destekli sizin üstünüze geliyorlar. Örnek veriyorum, rüşvet defteri veriyorum, bir denetmen oraya göndermiyor ama, İzmir'e 52 müfettiş gönderiyor. 52 değil, 552 tane göndermesen namertsin" diye konuştu.
'RAHAT HIRSIZLIK İÇİN ERDOĞAN'LA İLİŞKİ KURUN'
Devletin temelinin adalet olduğunu, onun için de adaletin mülkün temeli olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Oradaki mülkü, Recep Tayyip Erdoğan kendi mülkü olarak görüyor. O mülk devlettir, Recep Tayyip Erdoğan 'Adalet devletin temelidir' demek. Sen devletin temelini çalıyorsun, yargıyı siyasallaştırıyorsun. Bizim önümüzde adı fiilen konulmamış bir devlet kavramı var. Bu devlet AKP'nin devletidir. Bu devlette siz yoksunuz, namuslu yurttaş yok, gençler yok, kadınlar yok. O devletin içinde soyguncular var. O devletin içinde kurban parası yiyenler, zekat parası yiyenler var ve bunların tamamı Recep Tayyip Erdoğan'ın kankalarıdır. Eğer bunlar bu yolsuzlukları yapıyorlarsa, hiç endişeniz olmasın Ne polis dokunur onlara ne savcı dokunur. Onun için buradan halkı soyan bütün hırsızlara sesleniyorum; Eğer rahatlıkla hırsızlık yapmak istiyorsanız, Recep Tayyip Erdoğan ile ilişki kurabilirsiniz. Ne savcı dokunur, ne polis dokunur size."
'ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERİ KALDIRALIM'
CHP'nin demokrasi ve hukuk vadettiğini, her yurttaşa insanca yaşama hakkı vadettiğini belirten Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'CHP inanan, inandığını özgürce yaşayan bir toplum düzeni vaat ediyor, Türkiye'nin bir barış toplumu olmasını vaaat ediyor. Buradan sesleniyorum; Gelin beraber özel yetkili mahkemeleri kaldıralım. Bir demokrasi ayıbından Türkiye'yi kurturalım. Türkiye'ye özgürlüğü getirelim, milli irade ile seçilmiş milletvekilleri demir parmaklıklar ardında kalmasın. Gelin 12 eylül yasalarındaki bütün antidemokratik uygulamaları kaldıralım, seçim barajını düşürelim, militan yargıya son verelim, siyasallaşan yargıya son verelim. Özel yaşamın gizliliğine saygı duyalım, özel yaşamla ilgili haberlere ağır yaptırımlar uygulayalım. Bunlar olursa Türkiye normalleşir."
'CHP MAZLUMLARIN PARTİSİ'
CHP'nin her şeyden önce mazlumların partisi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Uludere'nin Gülyazı Köyü'nde 34 yurttaşımız katledildi, işte CHP odur. Van depreminde depremden kurtuldular ama çadırda çocuklarımız öldü, o çocuklardır CHP. Faili meçhule kurban gidenlerdir CHP. Tayyip Erdoğan'ın PKK ile pazarlıkları sonucu şehit olan Mehmetçiktir CHP. Boynuna poşu taktı diye hakkında 45 yıl ceza istenen üniversite öğrencisidir CHP. Basılmamış kitabı yasaklanan yazardır CHP. Suçunu bilmeden aylardır hapishanelerde kalan gazetecidir, yazardır, aydındır, asgari ücretle çocuklarına bakandır, kış ortasında yakacak parası bulamayan emeklidir CHP. Onun için CHP bir umuttur. Nazım'ın bir sözüyle sözlerimi bitirmek istiyorum; 'demokrasi' dedik, 'özgürlük' dedik, 'bedeller ödeyeceğiz' dedik. 'Ödenen bedellerin karşısında dimdik ayakta durandır CHP' dedik. 'Bedel ödemekten korkmayacağız' dedik. Onun için diyoruz ki, 'Sen yanmasan, ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa."
'ZULME KARŞI DİRENİŞ' ÇAĞRISI
Bütün CHP'lileri ve bütün yurttaşları 'zulme karşı direnişe' davet eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Koskoca diktatörlüğe karşı direnişe davet ediyorum. Biz özgürce yaşamak istiyoruz. Özgürlüğümüzü kimse elimizden almamalı. Ne söylerlerse söylesinler, ne yaparlarsa yapsınlar, CHP tarihin en önemli kalelerinden birisidir. Hiçbir siyasal partiye bu kadar büyük devrim yapmak, bu kadar güçlü olmak nasip olmadı. CHP, bunun bilincindedir. Onun için yine Nazım için söylüyorum; 'Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayan bir Türkiye."
Kılıçdaroğlu'nun konuşması, kürsüden işitme engelliler için işaret diline de çevrildi.
KURULTAYIN İPTALİ İSTENDİ
CHP 16'ncı Olağanüstü Kurultayında 4 delegenin imzasıyla verilen önergede, yeterli çoğunluk sağlanamadığı gerekçesiyle kurultayın iptali istendi. Divan Başkanı Adnan Keskin ise kurultaya 948 delegenin katıldığını ifade etti, delegelere yarınki kurultaya da katılma çağrısında bulundu.
İkinci kurultayın, yarın yapılacağına işaret eden Keskin, bu kurultayın da delegenin salt çoğunluğuyla toplanacağını, alınacak kararlarda bu oranın aranacağını söyledi
kaynak: milliyet.com.tr - Ümit KOZAN /ANKARA, (DHA)