Cumhuriyet Savcısı, Çankırı Belediyesi'nin hizmet alımlarını mercek altına alıyor!
Ankara yolunda küçük sanayiciler için 38 işyeri yapılıyor ancak arazi Milli Emlak'tan bihaber projelendiriliyor! Böyle olunca da hizmete hazır işyerlerinin satışının önünde oluşan engel aylardır kaldırılamıyor!
Farklı şehirlerden Çankırı'yı ziyarete gelenler şehrin pisliğinden yakınıyor!
Şehrin imar planları sil baştan yapılırken, eşe dosta, partiliye destekçiye onlarca çıkar sağlanıyor, muhalefet gündeme taşıyor ancak tıpkı yukarıda dile getirdiğim konularda olduğu gibi; Kendisini dev aynasında görmekten bıkmayan Çankırı Belediye Başkanı İrfan Dinç'ten ses çıkmıyor!
Peki ya Üniversi Rektörü sözde profesöre ne demeli!
O farklı mı?!
Uluyazı'da devletin yaptığı ihaleler ardı ardına sonuçlanırken, nedense Rektörlüğün gerçekleştirdiği ihaleler sürekli duvara tosluyor!
İnşaatlar sürüncemede bırakılıyor... Yetmiyor, hazırlanan yeni projenin temel atma törenine TBMM Başkanı ve Kalkınma Bakanı gelecek diye davetiye bastırılıyor!
Temel atma töreni gün ve saati gelince ortada ne TBMM Başkanı ne de Bakan oluyor!
Yaşanılanları Sözcü18'den başka bir Allah'ın kulu gündeme taşımıyor!
Fikri takip yapmıyor!
İddialar karşılıksız kalınca haberlerin baş aktörleri kendilerince bildik savunma tezlerini servis ederek "Uzun saçlıya ne yapsak ne etsek aleyhimize yazıyor" (!) kenara çekiliyorlar!
Kamuoyu da bunu yiyor!
Afiyet olsun...
Hem de bal şeker olsun... Kan yapsın...
Daha bir semizleşiniz... Daha bir kanlı ve de canlanınız ki, bir yerlere sığdıramadığınız Çankırı ile ilgili hizmetleriniz hız kesmeden devam etsin!
Çankırı'nın her tarafında hizmetlerinizin karşılığı güller açsın... Çankırı Belediyesi "yılın belediyesi", İrfan Dinç "son on yılın en başarılı belediye başkanı" seçilsin!
Rektör Savaş için aynı şeyi söylememe gerek yok!
Zat-ı muhterem her daim "yılın rektörü" zaten! Birisini birader seçtirirse, ikincisini de birileri ayarlar! Ne var ki bunda!
Sıra "yılın bakan yardımcısı" ödülüne de gelecek!
O ödülü de alacağız Allah'ın izniyle!
Milletvekilliği döneminde üç kuruş boya badana parasını temin edemediğinden elden çıkan İsmail Hakkı Karadayı Kamp Eğitim Merkezi'ne rağmen!
"Tüm engellere karşın AVM'yi yaptık... Yeni Terminali hizmete açtık. Kentsel dönüşümü Türkiye'de ilk gerçekleştiren Belediyeyiz" diye cümleye başlayıp "Çankırı'nın 100 yıllık hayalini gerçekleştirdik. Güldürcek'ten Çankırı'ya su getirdik" şeklinde devam edip "18 ayda 18 proje kapsamında Belediye binasının dış cephesini değiştiriyoruz"la sözünü tamamlayan Belediye Başkanı olur mu?
Burası Çankırı olunca gayet mümkün!
Belediyenin dış cephesini 'belediye projesi' olarak göstermek ne kadar doğruysa, diğer örnekler de o kadar doğrudur!
Çankırı Belediyesi olarak kaldırımdaki çöpü almaktan aciz belediye, 80 km'den su getirdik diye övünüyorsa bu işte tarifi imkansız yanlış var demektir!
Ne tesadüftir ki aynı belediye otopark hizmet alım işinin ihalesini neden 4 kez (beş de olabilir) yaptığını nedense bir türlü izah edemez!
Yatar kalkar Dr. Raif Urga Araştırma Merkezi ile övünür! Yetmez yanına Tarihi Çamaşırhane'yi servis eder! O da yetmez, "okullarımıza projeksiyon aleti alıyoruz" (!) der!
Karatekin Üniversitesi'nin rektörü de skandal temel atma töreni ile ilgili iddialarımıza bildik yalakalarıyla yorum yaptırır: "1 kilo çimenton var mı o temelde?" diye!
Böylesi bir cümle ile tarafıma saldıran şahsiyetin herhalde beton santrali var ki; bana böylesine saldırma cüretinde bulunabiliyor...
İddialara yanıt yok ama bel altı saldırı sorma gitsin!
Hep beraber seyrettiğimiz bu film iyiden iyiye can sıkmaya başladı...
Çankırı bu vurdumduymaz ve de bulundukları görevler itibariyle kamuoyuna karşı sorumsuz isimlerden yeri ve zamanı geldiğinde kurtulmalı...
Bunlarla birlikte bu şahsiyetlerin "çıkarcı ve de menfaatperest" yalakalarını da safdışı bırakarak!
Bilmem anlatabildim mi!
x x x
Bugün "emekli vali" olarak köşesinde oturan Şemsettin Uzun (nam-ı diğer Şerif Taytıs) görevde bulunduğu 5 Mayıs 2009'da yayımladığı genelge ile Çankırı genelinde açık alanlarda alkol alınması ve de satılmasını yasaklamıştı. O günlerde ulusal medyada da geniş yer bulan bu kararla ilgili Kastamonu İdare Mahkemesi'nde açılan davaya mahkeme "Valilik kararlarının 'Kanuna dayanmadan, kanunların öngörmediği yeni sınırlamalar getiremeyeceği, çağdaş toplum düzenine ve kişilerin günlük yaşantısına yönelik düzenlemenin anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine aykırı olamayacağı kuşkusuzdur' vurgusu yaparak emekli vali Şemsettin Uzun'un 2009/2 sayılı kararını iptal etti.
Bu ne demektir?
O günlerde Çankırı yerel basınında sadece ve sadece şahsımın karşı olduğu bu genelge bugün için layık olduğu yere yani "şehir çöplüğüne" gitmiş ve de Şerif Taytıs, pardon emekli vali Şemsettin Uzun'un yetkilerini kötüye kullandığı gerçeği ortaya çıkmıştır.
Günlerinizin güzel, Türk adaletine olan güveninizin kaybolmaması dileğiyle...