Geçtiğimiz hafta içinde Başbakan Erdoğan ile görüşen grupta yer alan Today's Zaman muhabiri Rumeysa Kiger, dün sabah Taksim'de gözaltına alındı. Eşinin verdiği bilgiye göre bir görüşme için sabah Taksim Meydanı'ndan geçen Kiger, bazı protestoculara müdahale eden polisle karşılaştı. Yaşanan karambolde polis tarafından gözaltına alınan Kiger öğleden sonra 13.30 civarında serbest bırakıldı. Kiger polis merkezinden Facebook hesabına 'kimsenin güvende olmadığını' yazdı.
Rümeysa Kiger’in Facebook’ta ingilizce olarak kaleme aldığı yazının tercümesi şöyle:
"Keyfi bir şekilde gözaltına alınış hikayem
Arkadaşlar olan biteni ben kendim anlatmak istedim, bazı doğru olmayan bilgiler dolaşıyor. Sabahleyin evden bir röportaj yapmak için çıktım. Meydandan geçerken ayakta duran birkaç arkadaşı gördüm. Üç tanesi birbirine yakın duruyordu, bir tanesi daha uzakta başka bir yerde duruyordu. Etraflarında basından kişiler vardı, çekim yapıyorlardı. Sonra bir sivil polis gelip bunları götürmeye başladı, ben de nereye götürüyorsunuz ne yaptınız ki dedim ve peşlerinden gittim. Bir şey yapmayacağız sadece kimliklerini kontrol edeceğiz dediler. Ben de burada kontrol edin, nereye götürüyorsunuz onları dedim tekrar. Polis de sadece kimlik kontrolü yapacağız dedi. Ben de tamam o zaman kimliklerini kontrol edip arkadaşları getirmenizi bekliyorum, burada bekliyorum dedim. (O sırada merdivendeydim artık) Merdivenden in dediler, merdiven burası, niye inicem, benim de merdivenim burası dedim. Bu şekilde devam eden bazı konuşmalar oldu aramızda. Sonra da içlerinden bir polis "Sen çok konuşuyorsun ya, sen de gel, sen de gel," dedi ve beni de diğer çocukları götürdükleri otobüse götürdü. Toplamda yedi kişi olmuştuk. Kimse birbirini tanımıyordu. Hala da hiçbirinin ismini bilmiyorum, sormuştum ama unuttum. Bizi önce Taksim İlkyardım Hastanesine götürdüler. Kontrol için. Oradan Taksim Karakola götürdüler. Bunun bir gözaltı olmadığını söylediler defalarca ama arabadan inmemize de izin vermiyorlardı tabii ki. Hukukçular beni aydınlatırsa sevinirim, gözaltında değilsek neydik o sırada bilmiyorum. Sonra GBT sanırım ismi, sicilimizin temiz olup olmadığına baktılar. Savcıyı bekledik. Bu arada barodan avukatımız geldi. Bizi arabadan çıkarıp karakola sokmadılar hiç. Bir polis tutanak getirdi. Ben yüksek sesle arabadaki herkese okudum tutanağı. İlk önce dün akşam ayakta durarak eylem yapan adamı anlatıyordu metin. Sonra twitter 'da ayaktaduran adam hashtagiyle örgütlenmeye başladılar ve meydana toplu olarak geliyorlar anlamına gelen paragraflar yer alıyordu. Sonra da bizim göz altına alınışımızı anlatıyordu. Ben de biz twitterdan toplanıp gelmedik, hatta birbirimizi tanımıyoruz bile dedim ve imza atmayı reddettim. Sonra arkadaşlar da reddetti. Aramızdan biri -17 yaşındaydı- sonradan imza attı galiba, tam bilemiyorum. Sonra da bırakıldık. Toplam 2-3 saatlik bir kayba uğradık ve gözümüz korkutulmaya çalışıldı diye düşünüyorum.
Bu arada ben Today's Zaman gazetesine freelance olarak yazıyorum. Bunu da belirteyim. Bir de sanat yönetmeni, mimar veya sanatçı değilim. Kültür yönetimi masterımı yapıyorum. Kültür sanat muhabirliği-yazarlığı yapıyorum.