Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) internete darbe vuran yeni yönetmeliğine her kesimden tepkiler devam ediyor. RTÜK’ün internet darbesine arka arkaya yazdığı yazılarla tepki gösteren bir isim de; AKP’nin medyadaki en önemli yayın organlarından Sabah’ın başyazarı Mehmet Barlas… Sabah yazarı Barlas bugünkü köşesinde RTÜK'ün internet yönetmeliğini sert sözlerle eleştirerek, keyfi bir sansüre yol açacağını yazdı.
Star gazetesi yazarı Ardan Zentürk de RTÜK’ün internet darbesini bugün köşesine taşıdı. “RTÜK bu yapısıyla derhal lağvedilmelidir” diye yazan Ardan Zentürk, RTÜK’ün internet yönetmeliği ile ilgili, “Erdoğan’ın ‘diktatör’ kimlik taşıdığını 2009 Davos’taki ‘one minute’ten bu yana küresel Siyonist lobi pompalıyor, işin aslı öyle değil diye, sonra, bir kanunla kendi bacağımıza sıkıyoruz” diye yazdı.
RTÜK’ün internet üzerinden denetim yapmaya kalkması ile Türkiye’nin “üçüncü dünya ülkesi” olacağını belirten Zentürk, “Neo-con/Siyonist lobi NETFLIX aleyhine kampanya yürütüyor, her ülkenin meşrebine göre bir kampanya bu, bize de eşcinsellik mevzuu denk geldi, geçiniz” ifadelerini kullandı.
RTÜK’ün internet yayınlarından para almasının da hukuki olmadığını yazan Zentürk, “İnternet milli bir servet değildir, o zeminde toplumun bir hakkı yoktur, devletin o mecradan para alma hakkı da yoktur. O mecra sesini duyurmak isteyenlerin zeminidir, para baskısıyla susturuldukları an, entelektüel sermaye devre dışı kalır, kaybeden demokrasi ve millet olur” ifadelerini kullandı.
MEHMET BARLAS ELEŞTİRİLERİNE DEVAM EDİYOR
Barlas, 2 Ağustos tarihli yazısında şöyle demişti:
“(…) Bu tür güzel haberler arasında RTÜK'e interneti denetleme yetkisi veren yönetmelik maddesine ilişkin haberler, gündeme taş gibi düşmedi mi? Bu kadar başarılı icraata damga vuran AK Parti iktidarı, gerçekten RTÜK'ün mesela Netflix'i veya YouTube'u sansürlemesinin de mimarı mı olacak? İstanbul Belediye Başkanı seçiminin şokunu icraatla ve milleti kucaklayarak aşmak varken, AK Parti kendisini sosyal medyadaki ‘Sansürcülük hortluyor’ içerikli gündeme teslim mi edecek? (…)”
Mehmet Barlas, 3 Ağustos tarihli yazısında da RTÜK darbesinin “ancak Suudilere yakışacağını” belirterek şu ifadeleri kullanmıştı:
“(…) 2002'den beri tek başına iktidarda bulunan ve Türkiye'ye hayal edilmesi bile zor atılımları yaptıran AK Parti'nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en büyük düşmanları kraldan fazla kralcı olanlardır. 21'inci yüzyılın gelişmiş dünyasına yakışmayan davranışları savunanlar ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın deyişi ile ‘Halka tepeden bakanlar’, ancak Suudilere yakışacak bir dünya görüşünün gereklerini bizim toplumumuza uygun görürlerse, bu gidişin sonu hayal kırıklığı ile gelir. Özetle internete sahip olmak gelişmiş ve çağdaş olmaya yetmiyor. Önemli olan interneti özgürce kullanabilmektir.”
Mehmet Barlas bugünkü yazısında da sansür üzerinden, RTÜK’ün internet darbesine gönderme yaptı. Köşesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın öven Barlas, “Cumhurbaşkanı Erdoğan gelişmişliğin de, bağımsızlığın da simgesidir bugün. Ama AK Parti iktidarında ‘Toplumun yüzde 76'sı kontrol istiyor’ diyerek sansürü savunanlar da var... Bir anlamda bunlar da AK Parti'nin ideolojisini, yani denetimli düşünceyi ve yayıncılığı savunuyorlar kendilerine göre” ifadelerini kullandı.
Barlas yazısında “Catch-22” romanından örneklerle sansürün nasıl keyfi bir durum alabileceği uyarısında bulunarak şöyle yazdı:
“(...)DELİ SANSÜRCÜ
Heller'in "Catch-22" romanındaki Yossarian, savaşı bile sevimli hale getirmemiş midir? Yossarian'ı komutanı sansürcü olarak görevlendirir.Cephedeki askerlerin evlerine, eşlerine yazdıkları mektupları sansürleyecektir Yossarian... Ama bu görevi öylesine eğlenceli hale getirir ki... Mesela asker eşine "Sevgili Mary" diye başlayan bir mektup yazmışsa, Yossarian "Sevgili" sözcüğünü karalar.
SİGARAYA ZAM
Bizde de televizyon filmlerinde mesela sigara içenlerin ağızlarında çiçek görülüyor ve bu arada fosur fosur duman çıkıyor ya... Oysa sigaranın paketine yapılan son zam, bu çiçekli sansürden daha etkilidir sigaradan insanları caydırmak için. Yossarian da eşine yazdığı mektubu "Seni çok özledim" diye bitiren askeri sansürlerken "Özledim" sözcüğünü karalar.”
ARDAN ZENTÜRK, RTÜK'ÜN İNTERNET DARBESİNİ YERDEN YERE VURDU
Ardan Zentürk’ün, RTÜK’ün internet darbesini sert ifadelerle eleştirdiği yazısı şöyle:
1994 yılında, kısa adıyla RTÜK olarak tanınan Radyo-Televizyon Üst Kurulu kanunun hazırlanmasında siyasi koordinatör olan Oltan Sungurlu’ya söylediğim lafın arkasında bugün de duruyorum: RTÜK bu yapısıyla derhal lağvedilmelidir.
O tarihte siyaset geldi bize fikrimizi sordu, söyledik: RTÜK esas olarak teknik bir kurum olmalı, teknolojinin gelişimi doğrultusunda görsel-işitsel yayıncılığının zemininin sağlıklı yapılanması ve korunmasında görev yapmalıdır. Yayınların “etik/ahlaki” takibini yayın meslek kuruluşlarından seçilmiş bir kurul yapmalıdır.
Radyo-TV yayınlarında “suç unsurunu” takip, savcılıkların, cezalandırması da mahkemelerin kararında olmalıdır, bir kurul kararıyla yayın durdurmanız demokrasiye aykırıdır, suçu tespit edecek olan adalettir, dedik.
Dinletemedik.
RTÜK, parlamentoda temsil edilen partilerin güçleri oranında seçtikleri şahıslardan oluşuyor, bu yapısıyla da özgür yayıncılığın üzerine siyasi vesayeti yerleştiriyor, kabul edilemez.
Yayıncılığı, siyasetin dalgalarına açık bir kurumun eline teslim eder, bir de bu gücü internete yayarsanız, durum vahimdir.
Biz burada yıllardır söylüyoruz, Erdoğan’ın “diktatör” kimlik taşıdığını 2009 Davos’taki “one minute”ten bu yana küresel Siyonist lobi pompalıyor, işin aslı öyle değil diye, sonra, bir kanunla kendi bacağımıza sıkıyoruz.
İnternet üzerinden yapılan yayınları, siyasi vesayet taşıyan bir kurul üzerinden denetlemeye kalkarsanız, kendinizi kıymet-i harbiyesi olmayan “üçüncü dünya rejimleri” arasında bulursunuz, geçmiş olsun…
PARALI YAYINA DENETİM Mİ, OLUR
NETFLIX üzerinden yaşanılan tartışma bir Siyonist komplodur. Nedeni, bu grubun yayına soktuğu ve Facebook kişi verilerinin siyasette nasıl yasadışı olarak kullanıldığını, bununla da Trump’ın seçilmesinin ve Brexit oylamasında “evet” çıkmasının nasıl tezgahlandığını sergileyen belgesel GREAT HACK’tir. (Kurmaylarına söylüyorum, bugüne kadar Başkan Erdoğan’a, Facebook, Google gibi kurumlarda birikmiş birey verileriyle seçmenin yönlendirilmesini belgeleyen CAMBRIDGE ANALYTICA skandalıyla ilgili bir rapor sunmadıysanız, belgeseli izlemesini sağlayın.)
GREAT HACK’le, ABD’deki güçlü Yahudi lobisinin “Demokrat” kanadından NETFLIX kurucusu ve CEO Reed Hastings, Cumhuriyetçi Trump ve evanjelik-siyonist hareketin 2020 seçim kampanyasının belinin ortasına baltayı vurdu!.. Zor kıpırdarlar. Şimdi, neo-con/Siyonist lobi NETFLIX aleyhine kampanya yürütüyor, her ülkenin meşrebine göre bir kampanya bu, bize de eşcinsellik mevzuu denk geldi, geçiniz.
21’nci yüzyılda, yetişkinlerin kendi hür iradeleriyle, kredi kartı numaralarını emanet ederek tercih ettikleri paralı bir yayın grubuna denetim/hatta sansür uygulamaya kalkmak tek kelimeyle deliliktir.
Böyle bir uygulama, önce o ülkeyi, dünyanın en arka mahallesine fırlatır atar, devamında da bu tür kararlara imza atan kadrolar, kendilerini tarihin çöp tenekesinde bulurlar.
Ne oluyor Ankara’da?
Prof. Fahrettin Altun’a güvenirim.Demokrasi-yayıncılık hattındaki küresel dengeleri iyi bilen bir beyindir, koltuğa yeni oturdu, zaman içinde gereksiz/riskli/hatta siyaset açısından hayli düşündürücü bazı atakların önünü keseceğine inanıyorum.
ENTELEKTÜEL SERMAYEYE KELEPÇE Mİ
İnternet üzerinden yapılan radyo-TV yayınlarının RTÜK’e şu kadar para ödemesi anlamsızdır. Hukuken geçersizdir.
Radyo-TV’ler, normal yayınlarında ödeyebilirler, çünkü kullandıkları frekanslar, tıpkı Fırat nehri gibi millete aittir ve devlet bu milli servetleri yayıncı kuruluşlara kiralama hakkına sahiptir.
İnternet milli bir servet değildir, o zeminde toplumun bir hakkı yoktur, devletin o mecradan para alma hakkı da yoktur.
O mecra sesini duyurmak isteyenlerin zeminidir, para baskısıyla susturuldukları an, entelektüel sermaye devre dışı kalır, kaybeden demokrasi ve millet olur."