2011 yılının genel seçimler yılı olması, başta milletvekilleri olmak üzere daha şimdiden siyasi gündemi hayli hareketli hale getirmeye başladığını söylemek istiyorum.
Özellikle Çankırı milletvekili sayısının 3'ten 2'ye indirilmiş olması, önümüzdeki süreçte yaşanılacakların hayli acımasız ve ayak oyunlarının oldukça bolca sergileneceği bir atmosferle karşılaşacağımızı düşünmekteyim!
MHP BU TEŞKİLATLA SEÇİME GİTMEZ!
12 Eylül'de gerçekleştirilen ve yurt genelini bir kenara bıraktığımızda, Çankırı'dan çıkan sonucu Ak Parti'nin zaferi olarak değerlendirmemize herhalde "yanlış" diyeceklerin toplamı iki elin parmaklarının sayısından fazla olmasa gerek.
Çankırı'da yüzde 77'leri bulan "evet" oylarının yapılacak genel seçimlere de olduğu gibi yansıması beklenmese de, burada mercek altına alınması gereken partinin MHP olduğu da gün gibi aşikar.
Geçtiğimiz günlerde Ankara'dan gelen MHP'li parti yetkilisinin, Çankırı'da yapmış olduğu "adam adama" görüşmeler sonrasında önümüzdeki günlerde Bekir Satılmışoğlu başkanlığındaki MHP İl Teşkilatının feshedilerek yeni bir yönetim ile birlikte genel seçimlere hazırlanma gayretine girme projesinin hiç de uzak ihtimal olmadığını düşünüyorum!
MHP Çankırı İl Teşkilatında yapılacak böylesi bir operasyonla, genel seçimlere hazırlanması ve 2 milletvekilinden 1 tanesini MHP tarafına yazdırması, bugünlerden "zor ihtimal" olarak değerlendirilirse de, bunun "Çankırı'yı Ak Parti teslim aldı" şeklindeki karşı değerlendirmeye de yol açmaması gerektiğine işaret edebilirim!
AK PARTİ'DEKİ DURUM!
Derler ya "bolluğun olduğu yerde kavga çok olur" (!) Bundan yola çıkarak, yüzde 77'nin üzerinde "evet" oyunun çıktığı Çankırı'da, başta mevcut milletvekilleri Dr. Nurettin Akman ve Suat Kınıklıoğlu öncelikli olarak yerlerini muhafaza etme adına büyük gayret göstereceklerdir.
Ancak, her iki ismin de Çankırı insanı tarafından geçmiş 4 yıllık performanslarına bakıldığında, çok da "tatmin edici bir düzeyde" geçer not aldıkları kanaatini taşımıyorum!
Gezdiğim, gördüğüm yerlerde söz her iki milletvekiline geldiğinde, karşımdaki Çankırı insanında bir burukluğun ötesinde, coşkulu bir durumun sergilenmediğini cümle alem bilmekte.
Ancak vatandaşın "burukluğu" ile Ak Parti Genel Merkezinin ya da Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "milletvekili seçme kıstasları" Çankırı insanının "değerlendirmesine" hangi oranda iltifat göstereceğiyle de doğru orantılı olduğunu bilmezlikten gelemeyiz.
Bu iki ismin dışında, "potansiyel aday" olarak daha şimdiden sokaklarda ismi telafuz edilen mevcut İl Başkanı Av. İdris Şahin'in de geçmişte yaşadığı sıkıntılardan arınarak "milletvekili adaylığına" soyunacağını düşünmemek de hayli abes olur.
Bu isimlerin yanısıra, birbirinden değerli daha çok sayıda ismin Ak Parti saflarından Çankırı adayı olarak müracaat edeceklerini düşündüğümde, ortaya çıkan tablonun gerek biz gazeteciler gerekse sokaktaki vatandaş nezdinde hangi yansımaları beraberinde getireceğini doğrusu bu günlerden kestiremiyorum.
CHP VE DİĞER PARTİLER
Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturması ile birlikte, ülke genelindeki sosyal demokrat seçmen kütlesi üzerindeki değişimin bugünlerdeki etkisi ilk günlerdeki sinerjisinden aşağılarda olmakla beraber, Çankırı'daki etkisi buradan bir milletvekili çıkaracak düzeyde olmadığını rahatlıkla söylebilirim.
Yine CHP gibi, liderini değiştirmiş ve hangi oranda parçalandığını şimdiden tahlil etmenin hatalı olacağını düşündüğüm Saadet Partisi'nin de Çankırı hinterlandı içerisinde Ak Parti ya da bir ölçüde (yılların getirisi olarak) şansı olan MHP'yi tehdit edecek boyutlarda olduğunu söylemek de herhalde oldukça safdillik olur.
Tabii ki, siyasetçi ve sempati duydukları partililer açısından yaptığım bu değerlendirmeler bir şekilde eleştirilebilir. Ancak bugün için mercek altına aldığımız Çankırı haritası öylesi bilinmeyen denklemleri bizden saklayacak bir konumda değil.
Sözü uzatmadan yazıyı tamamlamaya çalıştığımda; 2011 yılı içerisinde yapılacak olan genel seçimler öncesinde, "kılıçların" kınından çıktığını, "tarafların" özellikle "iktidar partisinde" şimdiden belirginleşme durumu aldığını, ancak bütün bu olaylar yaşanırken, hala birçoğunun ağzında "birlik", "beraberlik" mesajlarının yer almasına sadece ve sadece "tebessüm ettiğimin" bilinmesini isterim.
Politika kazanı öylesine acımasızdır ki; en kart eti bile öylesine kısa sürede pişirirken, ne yazık ki kazanda pişen anlamaz! Ama kürdanı ağzında gezdiren de "sıradaki gelsin" diyerek turlar durur!
Kazandan uzak, dişte kalan parça olmama dileğiyle!