Afyon valisinin Genelkurmay Başkanına verdiği plaket ile gündemimize taşınan, devlet büyüklerine plaket komikliği, mecburen yeniden gündemimize taşındı.
Nereye giderseniz gidin, gittiğiniz kurum ya da şahıs sırf reklamı olsun diye orayı ziyaret eden devlet büyüğüne plaket veriyor.
Özal döneminde başlayan bu saçmalık yıllar önce de gündeme gelmişti ama okuyup görgü sahibi olacağımıza, okuyup görgüsüz olmayı çok büyük bir marifet saydığımız için saçmalık hâlâ devam edip gidiyor.
Bu acayip adet tek kelime ile görgüsüzlüktür.
Küçük büyüğe plaket vermez.
Plaket taltif etmek amacı ile verilir ve bir anlam ifade etmelidir.
Başbakan bir yere gidiyor, gittiği yerde, mesela “soğan festivali tertip komitesi” Başbakana plaket veriyor, yahu böyle saçmalık olur mu? Sen kimsin de Cumhurbaşkanına, TBMM Başkanına, Başbakana vs. plaket veriyorsun?
Kabul etmesen, emek sarf etmişler, çaba göstermişler ayıp olmasın diye kabul ediyorsun ama bu saçmalık sürüp gidiyor.
Tıpkı bir gömleğin düğmelerini iliklemeye yanlış başlarsanız sürekli yanlış gittiği gibi, birini kabul edince öbürü de veriyor.
Peki, bu saçmalık kanunlarla düzenlenebilir mi?
Zannetmiyorum.
İnsanlara lüks bir restoranda nasıl davranması gerektiğini kanunlarla öğretemeyeceğiniz gibi, bunu da kanunlarla öğretemezsiniz. Bu bir görgü kuralıdır.
Görgü yoksunu olmak sıradan insanlar için normal karşılanabilir. Bir toplumda herkesin görgü kurallarını bilmesi ve uygulaması zaten çok iyimser bir yaklaşımdır. Böyle bir şey olmaz ama okumuş, tahsilini tamamlamış, belli makamlara gelmiş insanların sahip olması gereken ilk şey görgüdür.
Her gün bir öncekine göre çok daha görgüsüz bir toplum oluyoruz. Bunun sebebi görgüsüzlüğün para eder hale gelmesi; ama ne yazık ki kefenin cebi yok.
Ülke o hale geldi ki bu parayı koyacak kefen de zaten yok.
Allah bizi kurtarsın.