Futbolda Dünya Şampiyonu olmuştuk... Ülke bayramlıklarını giymişti, pembeye çalan renklere bezenerek...Bir coşku seli akıyordu, kentlerden kasabalara değin...Türkiye Türkiye sesleri yeri gögü inletiyordu adeta...Pembe pembe balonlar uçuşuyordu semada...
Ve gözlerimizin içi gülüyordu, pembe pembe...Yıllarca süregelen bilinçli bir uğraşın pembe meyvelerini tüketiyorduk, iştahla... Alt yapılarda başarıyla oluşturduğumuz sistemin, oyuncu yetiştirme programlı mükemmel yapısını harekete geçirince, ardı arkası kesilmeyen bir üretim başlamıştı, pembe renkli fabrikaların bacalarından pembe renkli dumanlar çıkarken...
Biz bu işi sonunda başarmıştık, pembe düşünceleri pembe sayfalı gazetelere ve ekranı pembe televizyonlara taşıyarak... Artık yabancı sporculara, devşirmelere gereksinim duymuyorduk...Biz bu işi başarmıştık, siyasal güçlerin pembe renkli masalarında... Avrupa titriyordu, dünya telaş içinde, her açıdan gelişen pembeler diyarı ülkemi izliyordu kuşkulu gözlerle...
Nice rakipleri alt etmiştik, şampiyonayı düzenleyen Patagonya Cumhuriyeti'nin Pata!!!!! kentinde... Görkemli stat Pembe'nin !!!!! tribünlerinden, pembe halı gibi oyun alanına inen muhteşem gösteri, futbol ustaları ülkeleri Almanyayı, Arjantini, İspanyayı ve sonunda Brezilyayı dize getirmeye yetmişti...Bizim çocuklarımız, (Kavgasız - gürültüsüz...Meşale yakmadan, onları oyun alanlarına fırtlatmadan) pembe renkli, kramponları koyuya çalan pembe ayakkabılarla nede güzel halletmişlerdi...
Dünya Şampiyonu olmuştuk, yıldız oyuncularımızın sihirli (!!!) oyunlarıyla...Zaten; Mustafa ile Nusret dünyanın en büyük takımlarından biri Real Madrid'te oynuyorlardı...Barcelona 'da Kadir vardı, İngiltere 'nin Chelsea takımında Selahattin, Liverpool'da Galip, Manchester United takımında Avrupa gol kralımız Mehmet oynuyordu...Almanya'da onlarca oyuncumuz vardı, gurbetçilerin harika çocuklarıydı bunlar..
İtalya'da dolce- vita (Tatlı Hayat) yaşıyordu bizimkiler; pembe renkli Palermo takımı forması altında... Çizme İtalya Ahmet'ten söz ediyordu, yıllardan bu yana... Tam yetmiş teknik direktörümüz dünyanın her tarafına dağılarak futbolda egemenlik kurmuşlardı pembe düşünceleri uygulamaya geçirerek...
Dünya Futbolunda egemen rengin adı Türkiye pembesiydi... Dünya Şampiyonu olmuştuk... Çocuklarımızı pembe giysileri içinde, pembe uçaklarla ülkelerine taşıdık, pembe saraylarda oturanların huzurlarına çıkardık, alkışlar eşliğinde... Ülkeyi yönetenlerin, bir türlü önü alınmayan, pembe hırs hayalleri, geleceğe; yeni ufuklara doğru giderken birden siyah bir toz bulutu kapladı, her yanı...
Göz gözü görmüyordu sanki... Pembenin tonları kaybolmuştu, yeniden karalar bağlamıştık, gerçekler bir tokat gibi yüzümüzde patlarken... Sporda kargaşalı günler yeniden başladı... Kanlı, bıçaklı günlere döndük birden bire... Türk Sporunun Çöküşü dizileri bu kez pembe televizyon ekranlarında değil, beyaz camlardan yansıdı, önce yüzümüze sonra ruhumuza değin. Düşle gerçek arasında inatla taşımacılık yapan beyinsel oluşumdan yoksunların yönetimleri bilmem kaçıncı kez duvara vurdu...
Gerçeklerin ayırdında olmanın mantık ölçümleri içinde matematiksel hesaplar yaparken, yağmur bulutları dağıldı, siyah tonlar spor dünyamızdan çekildi, pembe bahçeler oluştu yeniden... Yedi atletimizin dünya rekorları kırdıklarının pembe haberi geldi... Haberler pembe pembe akıyordu adeta önü alınamadı... Halterde Dünya Şampiyonu olduğumuzu müjdeledi pembe ulaklar... Basketbol Milli Takımımızın Amerika'yı yendiği ve sekizinci kez Dünya Şampiyonu olduğu haberiyle yerimizde zıplamaya başladık...
Olimpiyat Oyunlarında kürsülere sporcu çıkarmaktan doğrusu bıktık, usandık... Dünyanın en iyi futbol ligine sahip !!!! ülkemizin derbilerine yayın talebinin zirve yaptığını gösterir pembe haberi okuyan spikerin, pempe giyisiler içinde olduğunun ayırdında olduk mu bilemedik... Dünyanın en büyük organizasyonu Olimpiyat Oyunları ev sahipliğini yine bize vermek istediler, yeter dedik istemedik... Futbol da Dünya Kupası organizasyonunu da bize ihale etmek isteyenlere de, pembe yanaklı bizim yöneticiler, ''İzin verinde hiç olmazsa bu yıl organizasyon almadan rahat bir yıl geçirelim'' dediler...
Doğrusu çok haklılar... Pembe düşler ülkesi Türkiye'ye bu denli iş verilmez ki... Gerçekten bıktırdılar!!!!!!!... Kolimbiyalı şair Alfanzo'nun bir şiirini anımsadım, pembelerin etkisinde;
Hayal dünyasında gezinirim
bazı bazı... Pupa yelken açarım
ufuklara...Bir düş görür
uyanırım...Gemi batmadan
boğulmadan...Ama içimi bir heves kaplar
yine binmek isterim o gemilere..
Bir kez daha anladım ki; Türk Sporu'nda moda renk pembe'dir... Ve asla değişmeyecektir... Çünkü; Pembe ile düş, yumurta ikizleri gibidir...