Ramazan dedik, bayram dedik, arada bir de referandumu yaşadık ve yine döndük normal hayata!
Diyeceksiniz ki, "biraz geç olmadı mı?"
Haklılık payınız olabilir ama, günler öncesinden sizleri uyarmıştım; "modum yok" diye! Bugün için de "var" olduğunu söylemem mümkün değil. Bu "mod"suzluk beni nerelere götürecek doğrusu en az sizler kadar şahsım da merak içindeyim!
Ama sizlere de haksızlık etmek istemiyorum. Dolayısıyla Çankırı'ya!
Gördüğüm o ki, referandumdan Türkiye ile ilgili olarak çıkan sonuç ve Çankırı'nın yüzde 77.02'lik "Evet" ile bu sonuca katkı vermesi bazı yerden bitme ile yaşlı dinazorların hayli canını sıkmış!
Bu konuya girsem sayfalarca yazmam gerekir ama birkaç cümle ile mevcut tartışmaya katkı sağlamak istersem; Bugün şikayet edilen ve özellikle altı çizilmek istenilen "Atatürk'ün kurduğu düzen gidiyor" (!) feryadı, düzmece yalanların devamından başka bir terane değildir!
Cumhuriyet'in kurucusu ne zaman ki bu dünyadan göç etti, ertesinde "mevcut düzen" tepetakla edildi! Gelelim "bu halkın derdi yokmuş ki, referandumda 'evet' oyu verdi" (!) şeklinde uzayıp giden dalgalı cümlelerle "evet" oyu veren insanlara "hakaret" boyutundaki sallamalara...
Yurdum insanının hayatı yüz yıllardır "dert" üzerinde! İnsamının ihtiyaçları ve sorunları bugüne kadar ne zaman çözüldü ki? Dertlerin kaynağı kurutulmadıkça benim insanım daima problemli yaşayacaktır.
Ve yurdum insanının en temel problemi de "kendisine güvenilmemesi"dir!
Bakmayın siz, bugün sağda solda "vatan, millet, sakarya" diye bağıranlara! Hele hele "Cumhuriyet elden gidiyor" masalları okuyanlara! Bu nağmeleri seslendirenlerin kendileri de, ağa babaları da "yurdum insanına" zerre kadar güvenmemişler ve sürekli olarak hakir görmüşlerdir...
Vatandaşın karşısına seçimden seçime çıkarak, sadece ve sadece "oy"unu almak için onlara "temenna" etmişler, işlerini bitirdikten sonra yine "gizli kapılar ardında", her türlü hesaba yatmışlardır... Genç Cumhuriyet tarihimizde bütün bunlar öylesine taze belgelerle mevcuttur ki, bunları kenara koyarak "Villası şöyle", "oğlu böyle" malzemeleriyle "vatandaştan oy istemenin" sonuçlarını suratlarında "şamar" olarak hissetmenin herhalde bugünlerde "dayanılmaz hafifliğini" yaşıyor olsalar gerek!
Bu konuya devam edeceğim ama ilerleyen günlerde...
İsterseniz şimdi biraz Çankırı sokaklarına daha inceden girelim!
Çankırı Valisi olarak görev yapan "malum şahıs" (bundan böyle bu şekilde zikredilecektir) iyiden iyiye "cozlamış" durumda! Rüzgar kıpırdasa ve bunun sonucunda dal kırılsa, "ben"den bilecek durumda!
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hayrettin Çelikten, Ak Parti İl Başkanı Av. İdris Şahin ile ilgili "olumsuz" eleştirilerde bulunuyor! Ve "malum şahıs" bu açıklamanın "nedeni" olarak "beni" işaret ediyor!
Çankırı Belediyespor yönetimi ile Belediye Başkanı İrfan Dinç arasında "sıkıntılar" yaşanıyor, "malum şahıs" yine "beni" ortaya atıyor!
Yatıyor, kalkıyor, "uzun saçlı" ile didişmeye bayılıyor!
Hani derler ya; "Aldık başımıza belayı" (!) Resmen durum bu!
Ve "malum şahıs" inciler döktürmeye devam ediyor!
Yapılan bir toplantıda Sosyal Yardımlaşma Vakfının müdürünü milletin önünde azarlıyor: Siz neden sevmiyorsunuz bu Çankırılı'yı! Ben sizden daha fazla seviyorum Çankırı insanını! Kömür veriyorsanız odun da vereceksiniz!
Bak sen!
Kendi kesenden ne verdin sen Çankırı insanına da, böylesi "semerlik" laflar ediyorsun?
Sen önce şu Ilgaz'da toza dumana karışan 4.7 milyon tl'nin hesabını bir ver de! Sonrasına bakarız!
100 kilo odun verecekmiş!
Yaptığın şu telsiyej ihalesini bir sonuçlandır da, sonrasına bakarız!
Yaygarayı kopardın, parayı da kasana koydun! Ilgaz'a telesiyej geliyordu!
İhaleyi yapalı ay geçti! Henüz yer teslimini gerçekleştiremedin!
Tabii sadece "sen" değil! Ilgaz'daki "dala bakan yavrun" da dahil!
Turizm Bakanlığından "ön izin" ile bu işi halledeceğini sanıyorsan ne diyeyim ki ben sana!
Bu arada "dala bakan" (!) yavru!
Sen sen ol sakın ola, "gazeteciye" laf söyleme! Hele hele hiç mi hiç "tehdit" etme!
Gündeme gelmenin başka yöntemleri var! Hoş, tabi ki "büyümeye" gönlün var ise! Ancak öyle görünüyor ki "Ilgaz'dan da bir malum şahıs" adayı yeşermek üzere!
Yine yeşillendi fındık dalları... Zaten hep yeşildi fındık dalları... Zaten ...
* * *
Bu kadar stresten sonra biraz da keyiflenelim... Çankırı Belediyespor'un Sarıyer karşısında elde ettiği 2-0'lık galibiyet sonrası doğrusunu söylemek gerekirse ben fazlaca keyiflendim.
Böylesi bir galibiyet, takımın hem gücünü göstermesi açısından hem de, yeni sezon öncesi yapılan hazırlık çalışmalarının geri dönüşünün ilk getirisi olarak görülmeli. Malum çevrelerce Kulüp Başkanı Sevda Karaali Şireci üzerinde oynanan "yalnızlaştırılma" çabalarının hüsrana uğradığını görmek de beni ayrıca mutlu ediyor.
"18'de 18" kampanyasına "gurbette" yaşayan Çankırı insanının göstermiş olduğu ilgi, Çankırı'daki "yamyamların" utanması ve ders çıkartması gereken bir fotoğraf karesidir.
Ancak, "hormonlu yamyamların" bundan ders çıkartma yerine hala "utanmadan" ve de "sıkılmadan" 1 tl'ye şeref tribününün altında "şerefsizce" maç seyretmelerine akıl sır erdiremiyorum!
Ha bu arada; maç biletleri 10 tl değil mi Sayın Gençlik SporMüdürü? Sahi sen neden hala 1 tl'den maç bileti satıyorsun?
9 tl'yi cebinden mi ödüyorsun?
Çok konu var çooook! Ama sizi sıkacak kadar uzun yazmaya da gerek yok...
Neyin tadını çıkaracaksınız bilmem ama, pazar gününe kadar 2-0'ın tadını çıkartın!
Bu takım sizi sürekli olarak "keyifli kılacak" sonuçları alacaktır. Buna yürekten inanıyorum...
Hakan Yılmaz ve teknik kadro ile tüm futbolcuları "yürekten" tebrik ediyor, hepsini gözlerinden öpüyorum...