Ne olduğu “henüz” belli olmayan “Barış Süreci” tartışmalarını izlerken AKP grup başkan vekili Ayşenur Bahçekapılı’nın TBMM kürsüsünden yaptığı konuşma tüylerimi diken diken etti.
Hanımefendi hükümetin PKK ile yaptığı “ateşkes müzakerelerini” eleştirenleri “ne istiyorsunuz” diye yerden yere vurdu. Ona göre ülkeye barış gelmiş, artık “bu ülkede bayram varmış, bayram”…
Mensubu bulunduğu siyasi parti taraftarlarının anlamakta zorluk çekeceğini bilsem de “ne istiyorsunuz” sorusuna naçizane cevap vermek isterim:
Ne istiyorum?
Ne istiyorum biliyor musun, Sayın Ayşenur Bahçekapılı?
Bu devlet önüme yıllarca birçok kanun ve kurallar koydu; dedi ki, bunlar bu ülkenin kuralları. Mesela, kırmızı ışıkta geçersen cezası şudur, vergi ödemezsen şudur, elektrik kullanacaksan parasını filanca yere yatıracaksın, su tüketirsen fiyatı budur, eğer barınmak istiyorsan ya ev satın alacak ya da kiralayacaksın, kaçakçılık yaparsan cezası şu kadardır, bir insanı yaralar veya öldürürsen cezası çok ağırdır ve bunun gibi binlerce kural.
Ben ne yaptım?
Hepsine uydum.
İyi bir vatandaş oldum, okudum “adam” oldum, askere gittim, vatan için hizmet ettim, vergimi ödedim.
Zannettim ki başımızda devlet var, kanunlara uymazsam beni cezalandırır…
Ben elektrik kullandım parasını ödedim, o kullandı ödemedi…
Ben su kullandım parasını ödedim, o su kullandı ödemedi…
Ben 5 liraya dünyanın en pahalı benzinini satın aldım, o 10 kuruşa kaçak getirdi 5 liraya bana sattı, yan gelip yattı…
Ben yıllarca kirada oturdum, başımı sokacak evim olmadı ama o hazine arazisine kondu, döndü dolaştı rezidansı oldu…
Kaçakçılık yasak dedi, aman başımız derde girer diye yurt dışından yolcu beraberi bile telefon getirmedik, gittik sahtekârlar para kazansın diye yurdumun dükkânından fahiş fiyata satın aldık; o bavulla getirip yurdumun dükkanında kılıfına uydurup sattı…
Bir kuruşluk sigarayı 10 liraya satın aldık para devlete gitsin diye; ama devlet değil kaçakçı kazandı, kaçakçı sınır boylarından şehre indi diye…
Daha yazayım mı?
Ne istiyorum biliyor musun?
Genelkurmay Başkanı’nın, Kuvvet Komutanlarının “örgüt mensubu” diye hapse atıldığı bir ülkede elinde silah dağda yol kesip çoluk, çocuk öldüren eşkıyanın da madem yapamıyorsun, hiç değilse “ağzına biber sürülmesini” istiyorum, kahraman yapılmasını değil…
Sen ne diyorsan ben onu yaptım bu güne kadar, koyduğun bütün kurallara uydum ama sen beni değil, onu ödüllendirdin…
Madem böyle bir tercih yaptın, bırak ben de seni artık sevmeyeyim be…
Zorla mı?