Cumhuriyet gazetesinde yeralan Miyase İlknur imzalı habere göre; 1 Kasım seçim sonuçları muhalefet partilerinde bir iç sorgulamaya neden olurken en büyük tartışma en çok oy kaybeden MHP’de hem de tarihinde hiç görülmedik bir şekilde yaşanıyor. Devlet Bahçeli partisi içinde ilk kez bu kadar yüksek sesle eleştiriliyor. Devlet Bahçeli’yi ilk genel başkanlığa aday olduğu günlerde destekleyen, MHP’de milletvekilliği, Genel İdare Kurulu’nda yöneticilik yapan eski meslektaşımız Nazif Okumuş’la konuştuk. Okumuş, Bahçeli’ye eleştirirken onun 2002’den sonraki politikalarını muğlak ve arkasında kimsenin bilmediği bir irade olma ihtimalini yüksek bulduğunu söylüyor. Okumuş’a göre Bahçeli artık jübile yapmalı. Yapmadığı takdirde siyaseti hazin bir finalle terkedeceğini iddia ediyor.
Seçim tek yenileni MHP oldu. Belliydi aslında değil mi?
OKUMUŞ: Tabii daha 7 Haziran seçimi gecesi yaptığı konuşmayla MHP inanılmaz şekilde irtifa kaybetmeye başladı. Bahçeli seçim gecesi iki şey yaptı. Bir tanesi kendisini çıkmaz bir sokağa hapsetti ve dolayısıyla MHP’yi de malum sonuçla karşı karşıya bıraktı. İkincisi ve daha önemlisi de Türkiye’nin önünü kapattı.
Bahçeli neden böyle bir tutum takındı? Mantığı nasıl çalışıyor?
Bahçeli’nin her şeyi tersten okuma alışkanlığı var sanırım. Kendi yapacaklarını kendi iradesiyle ortaya koyma yerine karşısındakine sorular sorarak, niyet okuma ve Türkiye politikasını okumaya çalışan bir siyasetçi görüntüsü veriyor. Bahçeli Haziran seçimindeki tutumuyla bu on üç yıl süreçte sık rastladığımız şekilde iktidarın bütün mevzilerini tahkim etti.
Her iki seçim gecesinde de Bahçeli’nin sır bir telefon görüşmesi yaptığı ve tavırlarını bu görüşmelerden sonra değiştirdiği söylentileri var. Bu bir şehir efsanesi mi yoksa gerçeklik payı var mı?
Ben bu iddiaları bugüne kadar dikkate alan bir insan değildim. Bunları hep komplo teorileri olarak gören bir insandım ama artık şu anlaşılıyor ki, seçim gecesi mi oldu onu bilemem ama Bahçeli’yi o zaman benim de aralarında yer aldığım 2002’nin yazında Kocayayla’da ‘Kasım’da seçime gidelim’ diye haykırması ve ondan sonra hükümeti seçim kararı almaya zorlaması ve neticede bunu başarması nasıl muğlak ve bu kimin iradesi sorusunu kamuoyunda gündeme getirdiyse yıllar sonra Behçeli’nin 7 Haziran seçimleri gecesi “15 Kasım’da yeni bir seçime gideriz” sözü de aynı şekilde muğlaktır. Buna Bahçeli cevap vermeli. O zaman hangi irade Bahçeli’ye erken seçim kararı aldırdıysa şimdi de 15 Kasım’ta yeniden seçim dedirten aynı iradedir. Bunu birisi yaptırdı deme şansına sahip değilim. Birisi mi birileri mi veya bir merkez mi bir güç mü bunu bilemem. Ama inanıyorum ki Partinin yetkili kurullarıyla konuşmadan, milletvekilleri mazbatasını almamışken, tek başına karar alan Bahçeli’nin arkasında bir irade olma ihtimali yüksektir.
Meral Akşener’le yakın dostluğunuz var peki aday olur mu?
Ben Akşener’in aday olacağını düşünüyorum. Meral Hanım toplumsal taleplere karşılık verirse MHP adına çok olumlu olacağını düşünüyordum. Eğer bu talepleri gözardı ederse onun da siyasette final yapacağını düşünüyorum.