Çankırı insanının yakından tanıdığı ve bir süre de Sözcü18'de yazarlık yapan tarihçi - araştırmacı yazar Ömer Türkoğlu önemli bir skandalı gün yüzüne çıkardı.
Son yıllarda popüler tarih üzerine yazdığı yazılar ile gerek yazılı gerekse görsel medyada önemli bir yer tutan tarihçi Mustafa Armağan'ın pazar (18 Kasım 2012) günü Zaman gazetesinde yayımlanan "Vahdettin'in Mustafa Kemal'e verdiği sır neydi?" başlıklı yazısında yayımladığı Osmanlıca belgenin gerçeği yansıtmadığını dile getiren Türkoğlu "Bu ülkede sahtekarsan seni okurlar, üstelik sahipleri hocaefendinin müritleri olan televizyonlarda gerine gerine ahkam keser, soranlara da 'tarihçiyim' dersin! Tek şart Mustafa Kemal'e küfret, nasıl olsa savunanı kalmadı!" dedi.
İşte Ömer Türkoğlu'nun kaleme aldığı, aynı zamanda sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta takipçileriyle paylaştığı Mustafa Armağan'ın dünkü Zaman gazetesinde yer alan yazısında yayımladığı belge ile ilgili açıklamaları:
"Bu ülkede sahtekârsan seni okurlar, üstelik sahipleri hocaefendinin müritleri olan televizyonlarda gerine gerine ahkâm keser, soranlara da "tarihçiyim" dersin! Tek şart Mustafa Kemal'e küfret, nasıl olsa savunanı kalmadı!
Bugünkü (18.11.2012) Zaman gazetesinde (http://www.zaman.com.tr/vahdettinin-mustafa-kemale-verdigi-sir-neydi/2017154.html) Mustafa Armağan isimli birisi köşesinde Vahideddin-Mustafa Kemal ilişkisini konu etmiş. Okunduğunda anlaşılacağı üzere özeti M. Kemal'i Anadolu'ya Vahideddin "memleketi kurtarması" için gönderdi ama o, gönderenine ihanet etti, aslında son padişah mübarek, ulu bir zattır!
Yazan, bu fikrini kavileştirmek içinde köşesinde bir belgeye yer veriyor ve altına da "Atatürk’ü Anadolu’ya tayin kararnamesi" diye yazıyor. Dokuz maddelik kararnamenin başlığı "Anadolu Fevkalade Müfettiş-i Umumiliği Vezaif ve Salahiyetine Dair Kararname"...
Kararnameyi baştan sona okuyorum, Mustafa Kemal'den en ufak bir bahis yok! Ama kararnameyi Mustafa Armağan Hazretleri "Atatürk’ü Anadolu’ya tayin kararnamesi" yapıvermiş... Bitti mi, bitmedi...
Kararnamenin dokuzuncu maddesini aynen çeviriyorum: "28 Nisan 1336 tarihinden itibaren mer'i (geçerli) olacak olan işbu kararnamenin icra-yı ahkâmına (hükümlerinin yürütülmesine) Heyet-i Vükela (Bakanlar Kurulu) memurdur."
Şimdi ne var bunda diyeceksiniz, hemen söyleyeyim. 28 Nisan 1336 tarihi Rumi tarihtir ve bugün kullandığımız miladi takvime çevirdiğimizde 28 Nisan 1920 tarihini buluruz... Skandal değil mi... Zira o tarihte Mustafa Kemal Ankara'da Meclisi açmış çoktan göreviyle meşguldü...
Yani bu kararname Mustafa Armağan isimli şahsın yazdığı gibi "Atatürk’ü Anadolu’ya tayin kararnamesi" değildir... Yersen öyle olur...
Mustafa Kemal Anadolu'ya "Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişi" olarak gönderilmiştir ve 16 Mayıs 1335 (16 Mayıs 1919) tarihinde İstanbul'dan ayrılmıştır. Görevi de Armağan'ın yazdığı gibi değildir. Sırası gelmişken onu da yazalım:
"1. Mıntıkada asayiş-i dâhilînin iade ve istikrarı ve bu asayişsizlik esbâb-ı hudûsünün tebkîti.
2. Mıntıkada ötede beride müteferrik bir halde mevcudiyetinden bahsedilen esliha ve cephanenin bir an evvel toplattırılarak münasip depolara iddihârı ve muhafaza altına alınması.
3. Muhtelif mahallerde bir takım şuralar mevcut olduğu ve bunların asker toplamakta bulunduğu ve gayr-ı resmî surette ordunun bunları himaye eylediği iddia olunduğundan böyle şuralar mevcut olup da asker topluyor ve silah tevzi ediyor ve ordu ile de münasebette bulunurlar ise kat’iyen men’i ile bu kabil müteşekkil şuraların da lağvı."
Yani Mustafa Kemal'i Anadolu'ya gönderenler ondan "asayişsizliğin nedenlerini tespit etmesini, halkın elinde bulunan silah ve cephanenin toplanmasını ve vatansavunması amacıyla örgütlenen şuraları önlemesini istiyorlardı... Bunları yapmayınca da idam fermanı geldi... Pekiyi sen, Mustafa Armağan, bunları bilmiyor muydun? Bana kalırsa yazdıklarından aldığın paranı tadı kadar, yani bal gibi biliyordun!"