Seçimlere az bir süre kaldı. Milletvekili olabilmek için adaylık başvuruları yapıldı. 12 Haziran’da vatandaşlar sandıklara gidip kendilerini dört yıl daha yönetecek ve temsil edecek kişileri seçip Meclis’e gönderecekler. Önümüzde üç aylık bir süre var. Bu üç ay içinde partiler son kozlarını oynayacak ve yeni program ve vaatlerle halktan oy isteyecekler.
Daha üç aylık bir süre olmasına rağmen partiler yine de birtakım vaatlerle yola çıkmaya başladılar bile. Erken kalkan yol alır misali daha şimdiden ilginç vaatlerle karşılaşıyoruz; süre sonuna doğru daha neler neler çıkacak, merakla bekliyoruz.
Tarih de göstermiştir ki, seçimlerde birinci parti olma, yani iktidara gelme ümidi olmayan partiler (ve liderleri) pek de akılcı olmayan, gerçekçilikten nasibini almamış vaatlerle halkın huzuruna çıkarlar. Öyle vaatlerde bulunurlar ki, kazara iktidara gelseler bunların onda birini bile yapamazlar ve yapamayacaklarını da kendileri gayet iyi bilirler. Burada maksat, “ya tutarsa” mantığıyla, oy oranlarını biraz daha yükseltmektir. Tabii, bir de, hiçbir şey söylememektense bir şeyler söylemiş olmak düşüncesi vardır; söylenenlerin mantıklı, tutarlı ve gerçekçi olup olmaması pek önem taşımaz burada… Mesela, “her aileye 600 lira vereceğim” diyen bir lider (ki kendisi hesap uzmanıydı) iktidara gelse dahi bu vaadini yerine getiremeyeceğini çok çok iyi bilir (ve bilmesi gerekir); ama görünen köy bellidir, iktidara gelme şansı yoktur, tek derdi partiyi geçen seçimlerdeki oy oranının birkaç puan üstüne çıkarmaktır ki, başarılı sayılsın… Yine aynı lider “yaz tatilinde askerlik uygulaması getireceğim, fakir gençlere bedelsiz bedelli askerlik yaptıracağım” diyorsa, bu da sinekten yağ çıkarma operasyonun bir başka ayağıdır. Yıllar önce iktidar partisi bedelli meselesini Meclis’e getirdiğinde en hararetli ve ateşli muhalefeti kendi partisinin yaptığı gerçeğini görmezden gelerek üstelik…
Diğer muhalefet partisinin durumu da pek farklı değil. “Kaddafi giderse, aynı şey Türkiye’nin de başına gelecek” diyebilen bir lider var bu partide. “İktidara gelirsek Açılımın müsebbiplerinden hesap soracağız” diyen de aynı liderdir. Kürt sorunu ve PKK terörünü en çok suiistimal eden fakat bunların çözümü konusunda bir tek proje üretmeyen bir parti, zamanında tepki oylarını aldı iktidar ortağı da oldu, fakat şimdi ne yapacak? Halkın önüne nasıl bir program ve vaatler paketiyle çıkacak? Geçenlerde açıkladıkları seçim paketindeki vaatler, irili ufaklı bütün alelade partilerin seçim beyannamelerinde yer alan basit ve dikkat çekmeyen türden. Yani, vatandaş nezdinde “evet, bu çok iyi bir vaat, bana faydası olur” denilebilecek bir lokomotif vaat yok. Böyle olunca da bu parti (ya da diğerleri) nasıl oy alacak?
Şüphesiz muhalefet partilerinin kemikleşmiş bir tabanı ve oy oranları var. Bu seçimlerde de bu oylarını alacaklardır. Gönül oyları ve mevcut iktidara tepki oyları, bu iki partiyi de geçen seçimlerdeki oy seviyesinde tutabilir… Peki ama, bu yeterli midir? Hedef bu mudur?
Düşünün ki, şu anki iktidar iki dönemdir işbaşında. Yani sekiz yıl… Normalde, iki dönem iktidarda kalan partiler yıpranır, aşınmaya uğrar ve oy kaybına uğrarlar. Peki, bugünkü iktidar için bunu söyleyebilir misiniz? Kamuoyu araştırmalarına göre, aksine, daha fazla bir oy oranıyla tekrar iktidara gelecek…
Peki bu nasıl oluyor? Nasıl oluyor da yıpranması gereken bir parti oy oranını yükseltirken, oy oranlarını yükseltmesi gereken muhalefet partileri yerinde sayıyor? Bu sorunun çok sayıda cevabı var ama ben en önemlisini söyleyeyim: Muhalefetin kendisi… Yani, iktidarın kendini göstermesi için bir şey yapmasına gerek yok. Muhalefet partileri zaten iktidar partisi için çalışıyorlar. Söylemleri ve davranışlarıyla iktidar partisinin ekmeğine öyle bir yağ sürüyorlar ki, onların ekstra bir performans göstermesine gerek kalmıyor…
Mesele, iktidar partisine kızmak, küfretmek, tepki göstermek, nefret etmek, onları alaşağı etmeyi istemek değildir. Bu yapılabilecek en kolay ve basit yöntemdir. Ama asıl mesele, bu kızdığınız, küfrettiğiniz, nefret ettiğiniz partiyi nasıl alaşağı edeceğinizi bilmek ve ona göre hareket etmektir. Bu da, halkın önüne mantıklı, gerçekçi ve uygulanabilir program ve vaatlerle çıkmaktır. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve samimice, dürüştçe cevap verin, siz bu muhalefet partilerinde böyle bir ışık ve potansiyel görebiliyor musunuz?
Kısacası, şu anki iktidar partisinin 12 Haziran seçimlerinde de en büyük ve etkili kozu, muhalefetin kendisi olacaktır… Böyle bir muhalefet varken adamlar ne yapsın yani, hayır iktidarı tekrar bize vermeyin mi desinler? Muhalefetin şansı nedir dersiniz?