İYİ Parti Mali İşler Başkanı Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır ve eşi bir süredir market ve pazarları geziyor, fiyat artışlarını kamuoyu ile paylaşıyor. Dikbayır çiftinin 1.5 yıl önce başladıkları ve her ay dört kişilik bir aile için hesapladığı “Milletin Enflasyonu”, TÜİK rakamlarıyla çarşı pazardaki uçurumu gözler önüne serdi.
CEPTE 800 TL İLE...
Cumhuriyet'ten Gamze Kolcu'nun haberine göre; "Milletin Enflasyonu" programını, projenin sahibi İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile pazara inerek noktalayan çift, 2022 Ocak ayından bu yana da "Milletin Geçim Derdi" programıyla 4 bin 253 liralık asgari ücretle yine dört kişilik bir ailenin geçim derdini anlatmaya başladı. Çift, mayıs ayındaki alışverişte kira, aidat, faturalar, ulaşım ve ekmek masrafını düşünce, asgari ücretten alışverişe kalan 800 lirayla marketin yolunu tuttu. Projeyi bu kez, siyasetin içindeki Ümit Dikbayır’dan değil, her ay azalan alım gücü nedeniyle markette bırakmak zorunda kaldığı temel ihtiyaçlar arasında seçim yaparken “gözleri dolan” Nigar Dikbayır’dan dinledik.
"İŞ İÇİN ARIYORLAR"
Zaman zaman “sesi titreyerek” konuşan Nigar Dikbayır, “Milletin Enflasyonu” çalışmasında, her ay aynı ürünleri alarak enflasyonu hesapladıklarını vurguladı. Dikbayır, çalışma ile kendisinin de tanındığını ve gelen telefonların yüzde 70’inin iş ve yardım için olduğunu kaydederek "Geçinemiyoruz" diyen insanların çaresizliğine ve “ekonomik krize” dikkat çekti. Dikbayır, proje kapsamında sabit bir marketten alışveriş yaptıklarını ancak kendisinin Sakarya’da hangi markette, hangi pazarda, neyin daha uygun fiyatlı olduğunu bildiğini belirterek "Nerede ne ucuz, hangi marketten alışveriş yapılır bilirim. İnsanlar da birbirlerine ‘Şurada şu ucuz, oraya koşun’ diye haber verir oldu. Bu son derece yakıcı bir gerçek" dedi. Dikbayır, kendisini "en çok üzen" anları da şu sözlerle anlattı:
"BEBEK NE YİYECEK?"
"Yaptığımız şey, benim için sadece bir proje olarak kalmadı, içselleştirdim. Düşen alım gücü, kasada bırakmak zorunda kaldıklarımız, günlerce kendime gelememe sebep oluyor. Çay keyfimiz gitti, tavuk, et zaten yok. En çok üzen bebek maması ile bebek bezinden vazgeçmek oldu. Projemizdeki pilot aile bu ay bebeğine mama alamadı. 1.5 yılda yaşadığım en acı durum bu oldu. İnsanlar makarnayı haşlar haşlar yer de bebek ne yiyecek? Son yaptığımız alışverişten çıktığımda hüngür hüngür ağladım. Patatesin fiyatını gördüğüm an ‘Yuh’ dedim 17 lira olmuş."
Geçim derdinin en çok "hijyenik pedlerini bile alamayan" kadınları vurduğuna işaret eden Dikbayır, şu ifadeleri kullandı:
EN ZOR SEÇİM!
"Kadın her ay ihtiyacı olan pede bile erişemiyor. Evlerde üç çeşit yemek yapılırdı, tek çeşide düştü. Çamaşır ve bulaşık makinesi deterjanları öyle pahalı ki bunları alamayan kadınlar çamaşırını da bulaşığını da elinde yıkamaya başladı. Ev hanımları bunu hak etmiyor, hak etmiyoruz. Bu ülkenin kadınları bu yoksulluğu, çaresizliği, markette hayati ürünler arasında seçim yapmak zorunda kalmayı hak etmiyor."
Dikbayır’ın dikkat çektiği bir diğer nokta ise ekonomik krizin sonucu olarak yaşanan boşanmalar...
"KİRAYA YETMİYOR"
Nigar Dikbayır, kirasını ödeyemeyen çiftlerin kendi evlerini kapatarak ailelerinin yanında yaşamaya başladığını, "çoklu aile yaşantısının" ise büyük oranda boşanmayla sonuçlandığını kaydetti.
"TENCERELERİ KAYNATMAYA GELİYORUZ"
Her asgari ücretli gibi kuruşun bile hesabını yapan Dikbayır çiftinin, mayıs ayında çıktıkları alışverişte kasada bırakmak zorunda kaldıkları bebek maması, küçük paketini almak zorunda kaldıkları bebek bezi, market rafına geri dönen tavuk, asgari ücretle geçinmek zorunda olan milyonlarca insanın yaşadığı yoksulluğu kamuoyuna taşıdı. Akşener’in "Tencere her iktidarı devirir" sözlerini anımsatan Nigar Dikbayır, "Tencerelerin kaynamasına da az kaldı. Tencereleri kaynatmaya geliyoruz, çok az kaldı" dedi.
"KOMŞUDAN KAÇAR OLDUK"
Dikbayır, insanların artık komşularına gitmediğini de vurguladı. "Komşular artık birbirinden kaçıyor. ‘Ben gitmeyeyim, o da gelmesin’ diye düşünüyorlar. Sebebi ise misafirinin önüne koyacak bir bardak çayı bulamaması" diyen Dikbayır, insanların marketlere çocuklarıyla birlikte gidemediklerini, onlara bir çikolata bile alamadıklarına işaret etti. Dikbayır, ailelerin çocuklarına harçlık veremediklerinin altını çizdi.
"SEPET 4’TE 1 ORANINDA ERİDİ"
Proje başladığında 4 liraya aldıkları bir litre sütün 20 liraya dayandığına işaret ederek alışveriş sepetlerinin dörtte bir oranında eridiğini kaydeden Nigar Dikbayır, “Asgari ücret arttı ama zamlarla yoksulluk daha da derinleşti” dedi. Dikbayır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başlarda hem pazara hem markete gidiyorduk. Şimdi sadece markete gidiyoruz. Meyve alamıyoruz, sıvı sabundan kalıp sabuna geçtik. Üç litre aldığımız ayçiçek yağını bu ay bir litreye düşürdük. Sebze yok denecek kadar az, sadece bakliyat alabildik. Başladığımız gün aldıklarımız bir buçuk yılda lükse dönüştü. 3 Ekim 2020’deki alışverişimizde çay 17 liraymış, şimdi 100 lira. İnsanlar geçinebilmek için evlerindeki eşyaları satıyorlar. Çaresizliği düşünebiliyor musunuz!"